Ana içeriğe atla

Deprem Sınavında Artı ve Eksilerimiz

Ne zaman bir doğal afet olsa milletimiz kesenin ağzını açar. Afet bölgesine malıyla, canıyla koşar. Tüm millet seferber olur yardım etme ve koşuşturma konusunda. Dini hassasiyeti yüksek olan da bunu yapıyor, hassasiyeti olmayan da. Bu da inansın veya inanmasın insanımızın insanlığını gösteriyor. Mayasının sağlamlığına işaret ediyor. 

2-3 gün içinde organize olup adeta yardımı yağdırdı. Deprem bölgesinden artık yardım göndermeyin uyarıları gelmeye başladı.

Ayni ve nakdi yardımın yanında deprem bölgesine gönüllü giden insanlarımız var. Kimi arama kurtarma ekibine katılıyor kimi sağlık görevlisi olarak gidiyor kimi yemek yapmak için kimi de ne iş verirlerse yaparım diyerek soluğu deprem bölgesinde alıyor.

Belediyeler tüm teçhizatıyla birlikte sıcak yemek çıkarmak için deprem bölgesine taşındı.

Sosyal medya üzerinden yardım toplayanları mı ararsın. Okullar, kurumlar, STK'ler, sanatçılar vs. yardım kampanyası düzenleyenleri mi ararsın. Camilerde yardım sergisi mi dersin. Kan lazım olur deyip kan bağışlamak için saatlerce kuyruk bekleyenleri mi ararsın. Deprem bölgesine gidecek eşyayı yüklemek için görev alanları mı ararsın. Ne ararsan var. Yediden yetmişe tüm millet bir şekil seferber olmuş vaziyette.

Takdire şayan bu hasletimize dair verebileceğimiz örneklerimiz çoktur. Böyle günlerde bu millet bu şekil kenetleniyor. Sağ olsun, var olsun.

Aynı şekilde tüm kurum ve kuruluşlarını, imkanlarını afet bölgesine gönderen, eksiklik ve aksaklıkları gidermeye çalışan, bölgenin sevk ve idaresini ve güvenliğini sağlamaya çalışan devlet de elinden gelen çabayı gösteriyor. Bölgedeki ev sahiplerine, kiracılara maddi destek veriyor, her depremzedeye defaten yardım yapacağını beyan ediyor, olağanüstü hal ilan ediyor. Yıkılan evlerin yerine bir yıl içerisinde yeni evler yapacağını açıklıyor.

Tüm bunlar depremzedelerin yaralarını sarmak için. Yaralar sarılır mı? Zor. Çünkü bölge insanı evini kaybetmiş; annesini, babasını, çocuğunu enkaza vermiş. Haydi hepsi giderildi diyelim. Çoğunda deprem fobisi oluşmuş durumda. Bu psikolojiyi nasıl atlatacaklar? Deprem esnasındaki uğultuyu bile kolay kolay unutamayacaklar.

Tüm bu dayanışma ve kenetlenmenin yanında eksikliğimiz yok mu? Olmaz olur mu? Bu kadar büyük bir bölgeyi yıkıp geçen depremde aksaklığın olmaması mümkün mü? Bunların yeri mi demeyin. İyi hasletlerimizin yanında aksayan yönleri de görmemiz ve söylememiz lazım. Lütfen sırası mı demeyin. Ne hepten her şey çok güzel türünden savunanlardanım ne de hiçbir şey yok diyenlerdenim. Hoş bu iki zümreye yaranamam. Zaten böyle bir niyetim de yok.

Geniş bir alana yayılmasından mıdır, bu depremde devlet biraz tutuktu. Önceki depremlerde gösterdiği performansı yeterince gösteremedi. Ani ve hızlı kararlar alamadı. İyi bir organize ve koordine yapamadı. Lojistik desteği yeterince sağlayamadı. Depremin ilk olduğu anda hangi bölgede ne kadar yıkım var, hangi bölge çok etkilendi bilgisine ulaşamamış olmalı ki arama kurtarma ekibini dengeli bir şekilde dağıtamadı. Bunda devletin bölgedeki birinci derece temsilcilerinin de depremzede olmasının payı büyük. Bölgeyle yeterince sağlıklı iletişim kuramadığından, elindeki kurtarma ekibini ilk saatlerden itibaren verimli kullanamadı. Şayet ilk andan itibaren iyi bir organize olabilseydi, belki de enkazın altından daha çok canlı çıkarma imkanı olacak, ölü sayımız daha az olacaktı.

Arama kurtarma ekibinin bazı bölgelere geç intikalinin yanında, bölgeye vatandaşın gönderdiği yardımları sevk ve idare etme, dengeli dağıtma konusunda da iyi koordine yapılamadı. Bir yerde eşya bolluğu yaşanırken diğer bölgelerde yokluk çekilmesine sebep oldu. Buradan anlaşıyor ki her bölgeye yeterince hatta fazlasıyla yardım gitti ama bu yardımları depremzedeye dağıtma konusunda eksikliklerin olduğunu gösteriyor.

GSM operatörleri her depremde olduğu gibi yine sınıfta kaldı. Birçok bölgede İnternet çekmiyor, telefon görüşmesi yapılamıyor. Belki de hem arama kurtarma hem de yardımları sevk, idare ve dağıtım eksikliğinin en önemli sebebi telefondan kaynaklı sağlıklı iletişim kurulamamasındandır.

Yine her depremde olduğu gibi bu depremde de yağmacılar kendini gösterdi. Lanet olsun bunların insanlığına.

Yorumlar

  1. Eleştirilerinin bir kısmına katılamayacağım. Çünkü ilk andan itibaren hızlı hareket edilseydi, rast gele insanları oralara sevk etselerdi onların iyi niyet mi kötü niyetle mi gittiklerini bilemediğimiz için daha kötü şeyler olabilirdi. İçlerinde ajanlarının da olabileceği düşünülerek kontrollü şevki sağlanmıştır. Su uyuyup düşman uymayacağının hesabı yapılmıştır. Sonra çok genil bir coğrafya aksaklıklar tabiki olacaktır. Dünyada benzeri görülmemiş bir afet. Ben yine buna da şükür diyorum. Dört dörtlük olmasa da yine de iyi yönetildi diyorum. Burada kesinlikle bir ayırım yapmıyorum. Allah yâr ve yardımcıları olsun. Bir daha böyle bir acı yaşatmasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koordine ve organizede aksaklığın olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı da söyledi. Bu tespiti kabul etmek lazım. Ki her tespit her aksayan yeri görmek sonraki afetler için çıkaracağımız derslerdendir. Elbette bu deprem diğer depremler gibi değil. Hızlı hareket belki çok can kurtarmamıza katkı sağlardı.

      Sil
  2. Elbetteki hızlı hareket daha çok canın kurtarılmasını sağlardı sayın hocam. Ben kontrollü sevkiyata dikkat çekmek istedim. İç ve dış düşmanlar bunu fırsata çevirir, iç ayaklanma veya taarruz veya ihtilal yapıp ülkemizi işgale yeltenenler olabilir. Amiral uzmanlar bu konuya dikkat çekerek düşman ajanlarına dikkat edilmesini tavsiye buyuruyorlar. Bizim hızlı ve kontrolsüz hareketimizden istifade edebilirlerdi. Vefat eden tüm vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun, kalanlarına da Allah yardim etsin sabırlar versin inşallah. Selamlar Allah'a emanet ol

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. As, amin hocam. Böyle büyük acıyı fırsat bilerek böyle bir kalkışmaya yeltenenlerin Allah belasını versin. Öyle bir şeye kalkışan da tutunamaz. Benim dikkat çekmek istediğim konuda AFAD yetkilisi açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklama yaptı. AFAD yetkilisi "Biz Urfa'ya intikal etmiştik. Sonra Hatay, Maraş ve Adıyaman''da yıkımın daha fazla olduğunu öğrendik" dedi. Yani aksamann sebebi bölgeyle ilk başlarda sağlıklı iletişim kurulamaması. Fuat Oktay da AFAD görevlilerini bu tespitler sonrası yeniden planladıklarını, Maraş, Adıyaman ve Hatay' a daha fazla ekipman gönderdiklerini açıkladı. Rabbim bir daha göstermesin.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde