Son yıllarda görülmemiş birbiri ardına gelen ve 10 ilimizi vuran büyük bir afet günlerini yaşıyoruz. Sayısı sekiz on binlerle ifade edilen çökmüş evlerden kimi sağ, kimi yaralı çıkarıldı, kiminin de ölmüş bedenine ulaşıldı. 9 Şubat itibariyle açıklanan resmi rakamlara göre 12.391 ölü, 62. 914 yaralı insanımız var.
Depremde ilk yetmiş iki saatin önemli olduğu söylenir. Bu saat de 04.17 itibariyle dolmuş olacak. Şu an itibariyle göçükte ne kadar insanımızın olduğu belli değil.
Eldeki imkanlar çerçevesinde hem devlet hem de millet nasıl kurtarabiliriz nasıl yardım ulaştırabiliriz, yaralıları nasıl tedavi ederiz üzerine yoğunlaşıp var gücüyle çalışma yaptığı gözlerden kaçmıyor.
Şöyle yapılsaydı, binalar yıkılmazdı, böyle davranılsaydı, bu kadar insan ölmez, kurtarılırdı, organizede ihmal ve eksiklik vardı demeyeceğim.
Üzerinde duracağım husus, bir millet kıyamet sahnelerinden bir sahne ile imtihan olurken sosyal medya üzerinden yayılan dezanformasyonlar, siyaset yapmalar, yapılan şovlar, depreme rağmen kutuplaşmalar, savunma refleksi ve suçlayıcı beyanlar gözlerden kaçmıyor. Cahili de böyle yapıyor, bileni de böyle, sorumlu statüde olanı da.
Deprem olmuş, biri evinde "Oh oh, deprem olmuş. Çok insan öldü, ölecek üzerine oynuyor, bunu da videoya çekip paylaşıyor. Yani ölü cesedin üzerine oturup mutlu oluyor. Bu nasıl bir ruh hali demekten kendini alamıyorsun.
Bu akşam Messenger aracılığıyla haberdar olduğum bir Tik Tok paylaşımına ne dersiniz? Bir dakikalık bu paylaşımı kısaca özetleyeyim. Bir belediye, depremi vuran şehirlerimizden bir şehre yardım kamyonları gönderiyor. Tüm milletin, STK'nın, devletin yaptığı da bu. Gelen yardım kamyonlarını gören ilin vekili, gördüğü kamyonlara isyan eder. "Ne işin var burada? Ne geziyon Türkiye'yi? Sen kendi şehrine bak. Def ol git buradan. Siz İngiliz uşağısınız. Buraya şov yapmaya geldiniz. Devlet burada" diyor. Derken de normal bir lisanla konuşmuyor. Siniri tavan yapmış ve vekil olmanın getirdiği statü ile ağzına geleni söylüyor ve bir cinnet hali yaşadığı hal ve hareketlerinden belli oluyor. Karşı taraf, biz yardım yapmaya geldik, biraz terbiyeli ol der demez, ağzından "terbiyesizler. Siz İngiliz uşaklarısınız" salvoları atarak bir sağa bir sola hareket ediyor. Kaç dönemdir vekil, vekil olarak kaç soru önergesi vermiş, özelliği nedir, Meclis kürsüsüne çıkıp bugüne kadar konuşma yapmış mı bilmiyorum. Bildiğim ilk defa gördüğüm.
Bu görüntü beni üzdü. Doğrusu yardım için gelenleri bu şekilde bir ayrımcılığa tabi tutması, babasının özel mülkü gibi onları kovması ve onlara İngiliz uşağı şeklinde ithamlarda bulunması ve onları şov yapmakla suçlaması idealimdeki vekil profiline yakıştıramadım. Çünkü gün suçlama, şov ve siyaset zamanı değil. Ki vekil, vekil seçildikten sonra sadece o ilin değil, Türkiye'nin vekili gibi bir sorumluluğu var. Tepki gösterdiği belediye şov yapmak için mi yardım getirdi bilmiyorum. Acaba vekilin kendisi de şov yapıyor olabilir mi? Bunun da niyetini bilmem ama görüntüsü şov yapıyorsunuz derken takındığı tavır da enkaz üstünde şov yapmaktan başka bir şey değildi.
Ülkem adına üzüldüm gerçekten. Siyaset bizi ne hale getirmiş, nasıl kutuplaştırmış. Olmaz olsun böyle siyaset dedim kendi kendime. Ne ara bu kadar ayrıştık böyle? Halbuki bu milletin geçmişten gelen en güzel özelliği arada kavga ve husumet bile olsa, bir araya gelinir, kenetlenilir, acılar paylaşılır. Hatta bu tür acılar küskünleri barıştırmaya sebep olur çoğu zaman.
Yorumlar
Yorum Gönder