4 Şubat 2023 Cumartesi

Düşünme Kapasitesi ve Nimeti

"Düşündükçe itiraz etme, uyumsuz olma, huzursuz olma ve huzursuz etme kapasiteniz de artar. Kendi başınıza kararlar almanız, kendi başınıza düşünmeniz; kendi başına düşünme kabiliyeti olmayanları çileden çıkarır.

Bu sözünde Dücane Cündioğlu'nun ne demek istediği açık ise de yine de bu söz üzerine yazacağım bu yazımda.

Bu söze göre itirazın arkasındaki gücün kaynağı düşünce. Bu düşüncedir ki hayata, olaylara, kişilere, haksızlıklara vs. itirazım var dedirtiyor insana. Sonucu itiraz olan bu düşünceye can kurban. Ama bilelim ki itiraz edenlerin sayısı bir elin parmakları kadardır. Çoğunluk tasdik ve noter görevini yerine getiriyor. Düşünüp itiraz edemiyor, içine atıyorsa bilelim ki o kişi korkaktır.

Uyumsuz olma, çoğunluğa aykırı olması yönüyle olsa gerek. Çünkü çoğunluk sessiz ve sakin iken düşünen kalabalığa uyum sağlayamaz.

Huzursuz olma hali dertten olsa gerek. Bir şeyleri dert edinen gidişattan huzursuz olur. 

Huzursuz etme ise gidişatı dert edinmeyenleri uyandırmaya yönelik bir eylemdir. Kendi huzursuz olan başkasını da huzursuz eder. Ki böylelerine bu toplumun şiddetle ihtiyacı vardır.

Dücane, itiraz etmeyi, uyumsuz olmayı, huzursuz olmayı ve huzur bozmayı bir kapasite olarak görüyor. Demek ki bu özelliklere sahip olmak bir kapasite meselesi. Çoğumuzda bu kapasiteler yok demek ki. 

Esas vurucu cümlesi de son cümlesi. Zira burada “kendi başınıza karar almanız, kendi başına düşünmeniz, kendi başına düşünme kabiliyeti olmayanları çileden çıkarır.” derken düşünme kabiliyetini kullananlara bazılarının niçin kızdığını belirtiyor. Demek ki birilerini çileden çıkartan düşünme melekesine sahip olmadıklarından dolayıdır. Olmayınca ne yapsın gariplerim.

Belli ki bilinç altlarında kıskançlık var diyeceğim ama kıskançlık da bir yere kadar anlaşılır. Çünkü onun gibi düşünmek ve olmak isterler ama beceremezler. Çünkü düşünmek çarşı ve pazardan satın alınan bir şey değil, uzun zamana yayılmış bir birikimin sonucudur. Zamanında düşünmeye kafa yormayanlar sonradan isteseler de beceremezler. Çünkü bir düşünmenin bir ürünüdür. Zeka ise kullandıkça gelişir. Zamanında kullanılmadığı için zeka ve düşünme melekeleri dumura uğramıştır.

Bu aşamadan sonra bu melekelere sahip olmayanlar hazıra konmayı seviyorlar ve işin kolaycılığını kaçıyorlar. Nasılsa birileri düşünüp servis ediyor. Onlar da bu servis edileni savunuyorlar. Bu, pişirilmiş yemeği afiyetle yemeye benzer. Yemek kadar güzel bir şey yok. Mutfağa girip o yemeği pişirmek ise zordur. İşin kolayı varken zora niye talip olsunlar.

Sonuç olarak düşünen insan demek özgün fikir sahibi demektir. Allah düşünen insanların sayısını çoğaltsın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder