Bazıları
doğuştan idareci olarak doğmuş ve sen idareci olmalısın. Bulunduğun yerde tutunup
gözün daha yukarılara olsun. Zira senin için yükselmenin sınırı yok demiş olmalı.
Bir şekilde
koltuğa otururlar ve koltuğa öyle bir yapışırlar ki kaldırabilene aşk olsun. Çünkü
koltuk bu tipler için araç değil, amaçtır.
Koltukta
tutunmak için kendisini oraya getirenlere hep minnet duyar. Onlara saygıda kusur
etmez. Ricaları bile emirdir onlar için. Zaten bu koltuğa onların dediğini yapmak
için gelmedi mi? Yerine getirmemesi varlık sebebine aykırıdır. Sadece vefa ve minnet
borçlu olduklarına değil, tüm üstüyle ilişkileri iyi tutar, aklına yatmasa bile
uyum içinde çalışır. Güce karşı boynu kıldan incedir.
Bu şekil
kendisine hava veren bu koltukta mutlu bir hayat sürerken kazara bir kazaya
kurban gidip koltuğu altından çekilse, dünyası zindan olur. Yaşamasının bir
anlamı kalmaz. Ayakta gezen bir ceset gibi olur. Ne yapmıştı ki hâlbuki. Saygıda
kusur mu etmişti. Ne dediler de yapmadı bugüne kadar. Ne güzel de alışmıştı işine
gücüne. Bir güzel de çevre edinmişti. Bir haksızlık olmalıydı. Zira en zor zamanda
görev almış, onlar için kelle koltukta savaşmış, nicelerinin kalemini kırmış ve
saçını süpürge etmişti.
İçinde
bulunduğu durumu bir türlü kabullenemez. Onunla yatar, onunla kalkar. Çünkü koltuk
her şeydi onun için. Ha altından koltuk gitmiş ha ölmüş. Sonra ne diyecekti başkasına.
Başkası bir koltuk uğruna geçmişte şu yaptıklarına değdi mi derse, ne diyecekti.
Of... Çekilir mi bu dünya.
Hayata
ve insanlara küser. İnsan içine çıkamaz. Herkesle selamı sabahı keser, eve kapanır.
Bir düşünmedir gider. Başına gelen bu duruma sebep olanları bir türlü affetmez.
Çünkü ne yapmıştı ki.
Çevrenizde vardır böyleleri.
Bu
tipler koltuğu varlık sebepleri olarak görürler, hayatlarında 'B' planına hiç
yer vermezler.
Varları-yokları
koltuktur. Hep bir taraftan emir alırken alt tarafa da emir vermeye alışmışlardır.
Emri
altındakiler emrini yerine getirdikçe sevinç ve mutluluktan dört köşe olmuşlardır.
Gittiği
her yerde ilgi-alaka ve saygı gördükçe itibarlı biri olduklarına da kendilerini
ikna ederler.
Hele
bir de başkasının bilmediği bazı şeyleri bilirlerse, bulunmaz Hint Kumaşı
olduklarına ve koltuğu bıraktıkları takdirde işlerin aksayacağına da
kendilerini inandırmış iseler, kendileri olmadan bu işler yürümez.
Hasılı
ne kadar yıpransalar, itibar kaybına uğrasalar, koltukta ezilseler ve heyecanları
kalmasa dahi istifayı hiç düşünmezler ve koltuğa yapışıp kalırlar. Bu tipler için
bir Hint atasözünü buraya yazıyorum: “Eğer birileri oturduğu koltuktan
kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa, kesinlikle altını kirletmiştir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder