Başlığı böyle koyduğuma bakmayın. Zira doğa isyan etmez.
Evren yaratılırken fiziki yasalar gereği kendisine ne görev verilmişse, milim
şaşmadan görevini ifa ediyor.
Durum ve inancım bu iken yıkıp
geçen depremin yaralarını saramadan, enkazı kaldırmadan, daha tüm
cenazelerimizi defnetmeden, kısaca iki büyük depremin şokunu atlatamadan, büyük
deprem denebilecek birbiri ardına artçılar ara ara yoklarken, her sallantı deprem
bölgesini, özellikle Antakya'yı daha da yaşanmaz hale getirirken, 20.00
sularındaki Hatay merkezli 6.4 ve 5.8 şiddetindeki iki bağımsız deprem, ister
istemez ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, bu kabus ne zaman sona erecek dedirtti.
Gerçekten ne olacak ülkenin bu
hali? Biz bu büyük imtihanın altından nasıl kalkacağız? Nereden tutacağımızı,
ne yapacağımızı bilemez bir durumdayız. Bir acziyet hali okunuyor hepimizin
gözlerinde.
Belli ki imtihanımız büyük ve bu
imtihan bugünden yarına dinecek görünmüyor.
Belli ki yer yıllardır içinde tutup
biriktirdiği, patlama noktasına geldiği enerjisini boşaltarak derin bir nefes
alıyor. Nefes alırken kırıp geçiriyor. Üstünde nefes almasını engelleyen insan
yapımı ne varsa hepsini sallayıp silkeliyor. Bazısının ikiye bölüyor bazısını
yere çökertiyor bazısını sağa, sola, öne ve arkaya yatırıyor. Siz benim rahat
nefes almamı engellerseniz, yıkımım büyük olur ve Allah'ın bana verdiği gücüm
karşısında, emek sarf ederek yaptıklarınızın bir hiç ve bir örümcek ağı gibi
olduğunu sağ kalırsanız, görün. Görün ki yeni dersler çıkarın ve hiç şakam
olmadığını bilin. Nasıl yaşanması gerektiğini anlayın artık diyor.
Ne diyelim. Gerçekten gördük,
görmekle de kalmadık, yaşadık. Unutup gitmezsek, öyle zannediyorum, insanca
nasıl yaşanması gerektiğini bit tecrübe öğrendik. Temennimiz odur ki bu acı
tecrübeyi hayatımıza uygulayacağız. Yeter ki yer sakinleşip derin bir uykuya
dalsın. O uyurken bizler gözlerimizi dört açacağız ve bilimin gereğini yapacağız.
Evet, hayatın kendisi bir tecrübe. Bu tecrübe bize pahalıya
patlasa da verdiğimiz kurbanların ardından sağ kalan bizler, yaptıklarımızla ve
yapamadıklarımızla yüzleşeceğiz.
Aynı zamanda her acıdan dersler çıkarırken her zorluktan sonra
bir kolaylık gelir fermanı gereği bakarsınız, bu afet bize nice nimetler bahşedecek.
Belki de keşfedip değerlendiremediklerimizi alın kullanın diyecek. Belki de bu sayede
zengin yeraltı madenlere ulaşacağız. Çünkü her deprem gizlediği yeni nimetleri ortaya
çıkarır.
Hiçbir şey çıkmasa bile dilimiz yandı, bundan sonra yoğurdu
üfleyerek yiyeceğiz. Belki de her şeyi usulüne uygun, yerli yerince yaparak geri
kalan ömrümüzü, anaları ağlatmadan insanca yaşayacağız. Bundan ala nimet, kaynak,
maden ve kazanım mı olur.
Her şeyin hayırlısı. Ömrün de ölümün de. Yeter ki bizler sebepleri yerine getirelim, ayağımızı sağlam yere basalım. Bundan sonra hiçbir şey huzurumuzu kaçırmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder