Sizin tabiat
kanunları, doğa kanunları adını verdiğiniz kanunlar, benim evreni yaratırken tabiata
koyduğum, sünnetullah adını verdiğim, her birinin düzen, tertip ve evrenin devam
ve işleyişini sağlama misyonu olan, emrimden çıkmayan değişmez yasalarımdır.
Bu kanunlarım
arasında yağmur var, kar var, soğuk var, sıcak var, rüzgar var, deprem var, gece
ile gündüz var, mevsimler var...
Bu kanunlarımın bir
kısmı hoşunuza giderken bazı kanunlarım hoşunuza gitmez. Ama bilin ki hiçbiri
gereksiz ve lüzumsuz değildir. Hepsi doğanın ve sizin yararınızadır. Acısıyla
tatlısıyla hepsi benim nimetimdir. Bu nimetlerimi say say bitiremezsiniz.
Unutmayın ki bu
kanunlarım yeryüzünün düzeni için olması gereken kurallardır.
Bu kanun ve
kuralları inceleyip araştırın.
Bunun için bunları
inceleyip araştıran ve ortaya çıkaran bilim insanına kulak verin, bilimsel
yaşayın. Asla bilimden ayrılmayın. Kılavuzunuz bilim olsun. Demiyor muyum ben,
bilmiyorsanız, ehline sorun diye.
Bilime uymak, bilime
kulak vermek, bilimi dinlemek ve bilimsel yaşamak; namaz, oruç gibi herkese
farz olan ibadetlerimdir. Buna uymak da farzdır.
Namaz, oruç gibi ibadetler
sizinle benim aramda olan kişisel ibadetlerdir. Sizi terbiye etmek ve ahlakınızı
güzelleştirmek içindir. Yerine getirirseniz, sizin faydanızadır. Karşılığını kat
kat vereceğim.
Yasa çeşitlerimden fiziki
yasalara uygun olarak hayatınızı düzenlemek ise doğayla uyumlu yaşamak içindir.
Namaz ve oruçtan önce gelir. Uyumlu yaşarsanız, burnunuz kanamaz. İsyan eder, savsaklar,
ciddiye almaz ve burnunuzun dikine giderseniz, bilin ki doğamın kanunları acımasızdır.
Yıkar geçer gider ve öldürür. Kendinizle beraber başkalarını da öldürürsünüz. Namaz
da kılamazsınız, oruç da tutamazsınız.
Bunu yaparken de şu Müslüman,
şu çocuk, bu kadın, şu masum diyerek kimseyi seçmem. Fiziki yasaya aykırı hareket
eden, o yasanın ortaya çıktığı yerde bulunan herkesi benim yasalarım içine alır
ve kimseyi seçmez.
O yüzden nasıl ki bu
dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayarak hayatı ciddiye alıyorsanız, yaşamın yasası
olan bu kanunlarımı da ciddiye alın, hayatınızı ona göre düzenleyin ki rahat edin,
huzur bulun. Bunun için kendi kendinizi tehlikeye atmayın ve kendi ellerinizle ölüme
davetiye çıkarmayın.
Unutmayın ki benim değişmez
yasalarım, evreni yaratırken evrenin içine koyduğum ölçülerimdir, kaderdir. Mesela
depremler yerin nefes alması, yerin sakladıklarını ortaya çıkarması ve yeni nimetleri
ortaya koyması bir kaderdir. Size düşen bu kadere teslim olmak değildir. Yapıp ettiklerinizle
kendi kaderimizi kendiniz oluşturmaktasınız. Benim kaderimle, kendi kaderinizi karıştırmayın.
Sizin göreviniz, benim kaderime karşı tedbir almaktır. Benim faylarımın üzerine
ev yaparsanız, bu evleri de çürük yaparsanız, benim deprem kaderim, o başınızı soktuğunuz
evlerinizi yıkar ve sizleri öldürür. Hala tüm suçu kadere atarak burnunuzdan kıl
aldırmıyorsunuz. Siz tevekkülü de anlamadınız. Halbuki önce bir konuda yapılması
gereken her şeyi yapıp sonra tevekkül edecektiniz.
Hasılı, bilim bilim bilim.
Bilim demezseniz, inim inim inlersiniz. O aklı niye verdim ben, o iradeyi niye verdim
ben? Aklınızı başınıza alın artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder