Kimsenin sadaka alması, başkasına
muhtaç duruma düşmesi istenmese de kendi kendine yetmemek, geliri giderini
karşılamamak, çalışamayacak durumda olmak hayatın bir gerçeği. Diğer taraftan
da Allah yürü ya kulum demiş, bir kesime de vermiş de vermiş. İslam dünyası,
muhtaçların ihtiyacını gidermesini zekat, sadaka, infak, sadakayı fıtır gibi
zenginlerden fakirlere verilecek şekilde bir sistem kurmuş. Bu dini vecibe
geçmişten günümüze veren el, alan el şeklinde gelmiş. Aynı şekilde devlet de
muhtaçları değişik kalemlerden aktardığı kaynaklarla desteklemektedir. Buna
rağmen cadde, sokak, ev, bark, cami önlerinde ve işyerlerinde dilenen
insanların sayısı az değil.
Batı'da ise bildiğim kadarıyla
insanların birbiriyle yardımlaşması söz konusu değil. Orada kendine yeterli
olmayanlar sosyal devlet gereği devlet veya belediyeler tarafından
desteklenmektedir. Yine bizdeki gibi Avrupa’da insanların kapı kapı dolaşıp
dilendiğini sanmıyorum. Çünkü en muhtacı bile çalışmıyorsa, devlet iş
verememişse işsizlik parası alıyor.
Buradan devlete gelmek istiyorum.
Çünkü büyük deprem dolayısıyla devlet sanatçıların sunuculuğuyla Tek yürek adı
altında televizyonlardan canlı yayın yapmak suretiyle yardım kampanyası yaptı.
Bir gecede 115 milyar yardım toplandı.
Yardıma devlet bankaları, Merkez
Bankası, TMSF gibi devlet kurumları da katıldı. Yüksek bağış yaptılar. Yine
holding sahibi zenginlerimiz de kesenin ağzını açtı. Her biri büyüklüğüne göre
büyük rakam açıkladılar. Siyasiler bir maaşlarını bağışladılar. En dikkate
değer olanı da küçük çocukların kumbaralarındaki biriktirdiklerini
göndermeleriydi. 50 TL bağış şeklindeki SMS'ler sabaha kadar yağdı. Cuma
namazında toplanan paralarla DİB de yardıma katılan kurumlar arasındaydı. Yurt
içi ve yurt dışı yediden yetmişe katkı sağladı.
Toplanan 115 milyar lira iyi bir
rakam. Bu para 10 şehri yeniden imara yeter mi, kaç depremzedenin barınma
ihtiyacını karşılar, bilmiyorum. İnşallah yerli yerinde harcanır, yapılan evler
de fay hattından uzak sağlam zeminlere yapılır da yapılan evler evladiyelik olur.
Bu yardım şekli; devletiyle,
milletiyle bu toplumun yardım ruhunu ortaya koymuş olsa da izninizle devletin
topladığı bu yardıma farklı bir açıdan yaklaşacağım. Şunu ilk önce söyleyeyim, devlet
keşke böyle bir yardıma öncülük etmeseydi diyeceğim ama bu haliyle devlet çözüm
bulmak için buna mecbur kaldı. Elinden de başka bir şey gelmedi.
Teşvik etmek ve katılımı yükseltmek
amacıyla düzenlenen Tek yürek kampanyasında isterdim ki bu ülkenin her farklı
unsurundan birer temsilci de orada olsaydı, bu iş sadece sanatçıların
organizesi şeklinde olmasaydı, öyle zannediyorum, geniş kitlelere biz bir,
beraberiz ve buradayız mesajı verilebilirdi. Bu görüntüsüyle diğer sanatçılara
bir gövde gösterisi ve şov oldu.
Devletin yardım toplamasını uygun
görmüyorum. Çünkü bizim kültürümüzde devlet babadır. Baba ise almaz. Hangi
evladı zor durumda ise ona vererek destek olur. Çünkü baba zor günler için
kenara üç beş kuruş atar. Devlet de böyledir. Devlet bu imkanı vatandaştan
aldığı vergilerden sağlar, yetmediği zaman kaynak üretir. Harcarken de gelir
gider tablosu tutar, ihtiyaç olan yerlere gerekli kaynağı aktarır. Bütçe
bittiği zaman gerekirse yeni ek bütçe yapar, borçlanma yapması gerekiyorsa
yapar.
Topladığı her bir parayı kuruşu
kuruşuna devlet hizmetlerine harcar. Harcarken de bir deprem ülkesi olduğumuza
göre doğal afetlerde kullanmak üzere kenarda, köşede para tutar. Bu parayı kolay
kolay kullanmaz. Kullanırsa da yeniden kaynak aktarır. Çünkü bu para kötü
günlerde kullanılmak üzere konan kefen parasıdır, yedek akçedir.
Gördüğüm kadarıyla devletin elinde
ak akçe kara gün içindir türünden tuttuğu bir para yok. Afet olunca da pamuk
eller cebe diyor. Böyle büyük bir afette devlet, “Kara günler için kenarda
tuttuğumuz bütçemizin miktarı bu kadardır. Bu afetin yaralarını sarmak için bu kadar
açığımız var. Sizden bir karşılık beklemeden yardım talep ediyorum” deseydi, daha
makul olurdu. Şimdi sırası mı, değil mi bilmiyorum ama her afette devlet bunu
yapıyor ve veren el olmaktan ziyade sadaka devleti olduğu izlenimini veriyor.
Böyle büyük devlet olunmaz. Devlet dediğin planlı, programlı olur.
Bir diğer husus, bu yardım
kampanyasında yüklü miktarda bağış yapan bankalara. Bu bankaların karları zaten
hazineye aktarılmayacak mıydı? Bu para zaten devletin değil mi?
Holdinglerin verdiği bağışlar, devlete
ödenecek vergiden düşülecekse, bunun adı bağış olur mu? Bu devlet vergisiz
nasıl yaşayacak?
Diyelim ki bağışlar vergiden
düşülmeyecek. Bu kadar büyük bağış yapanlar içerisinde yarın bunu ihalelerde
kullanacaklar çıkar mı, çıkar.
Devlet ihtiyacı olanı karşılamak için vergi artırımına ya da zenginlerden borçlanma yoluna gitseydi, nasıl olurdu?
Yorumlar
Yorum Gönder