28 Şubat 2023 Salı

Siyasetimiz Aynı Kazanda Kaynamaz

Enkaz altında kalıp kurtarılmayı bekleyen binlerce insanımızın "Kimse yok mu" feryatlarına rağmen "Siz artık ölüsünüz. Bulabilirseniz, enkaz altında bir bardak soğuk su için. Bizden umudu kesin" dercesine minarelerden sala okuduk. Bu sala bile enkazdakileri ölüme terk ettiğimizin bir göstergesidir.

Deprem anında bile iktidarın ve muhalefet partilerinin bir araya gelmemeye özen gösterdiği, yan yana olmak istemediği, birbirinden telefon beklediği, kimsenin birbirine telefon etmediği, herkesin başına buyruk hareket ettiği, iktidarın muhalefetin yardımını istemediği, muhalefetin de iktidarın yardımını istemediği şeklinde bir tavır içerisine girdiği gözlerden kaçmadı. Uluslararası yardım çağrısında bulunarak yurt dışından arama kurtarma talep ettik ama yurt için güçler ve imkanlarımızı depremde dahi bir araya getiremedik. Bu bile bizim aynı kazana atılsak, aynı kazanda kaynamayacağımızın acı bir göstergesidir. 

Bir kanal, depreme maruz kalmış belediye başkanlarını derdini anlatsın diye ekrana çıkarıyor. Sorular arasında kendinizi veya bir başkasını sorumlu görüyor musunuz diyor. Şu yönünü ihmal ettik. İstifa etmemiz gerekir diyeni görmedim. Kimi ilçe belediyesinin sorumluluğunda diyor, kimi sadece benim şehrim değil, her yer yıkıldı cevabını veriyor. Tüm sorumluları istifa ederse, ancak o zaman düşünebilirim. Şu anda öyle bir gündemimiz yok. Yaraları arıyoruz. Bu, asrın felaketi, daha önce yeryüzünde görülmemiş diyor. Geriye dönüp şunu yapmasaydım dediğiniz oldu mu sorusuna keşke diyeni görmedim.

Bir başkası, canlı yayında olduğu halde konuşmayı ve soru almayı bırakıyor, ezanı dinleyelim diyor ve ezanı dinliyor. 

Bir başkası değil, iki büyükşehir belediye başkanı birden "Efendim, ölülerimize en güzel şekilde son görevimizi ifa ettik. Savcı nezaretinde, doktor muayeneleri yapıldı, ölüm nedeni tespit edildi, Diyanet usulüne uygun defin işlemlerini yaptı, hamd olsun diyor. Dirisini hiçe saydığı insanının ölüsüne bari son görevini bu şekil en güzel şekilde yapsın, değil mi? 

Bir başkası, şu şu sebeplerden dolayı birkaç gün gecikme ve aksaklıklarımız oldu. Onlara zamanında yetişip kurtaramadık ama ölümlerinde bak buradayız. Haydi onlara bir Fatiha okuyalım. Bu süreçte eksikliğimiz varsa helallik diliyoruz deyiveriyor. Ölen öldü ama sağlarınız yaşadı. Onlara evlerini bir yıl içerisinde teslim edeceğiz demeye getiriyor. 

Bir başkana, kaç binanız yıkıldı deniyor. Şehircilik Bakanlığında sayılar diyor. Resmi bina yıkıldı mı deniyor. Bilgisi Bakanlıkta diyor. Kayıp çocuk var mı diyor. Bana gelen bilgi yok. Varsa da bilgi İçişleri Bakanlığında olur diyor. Ana muhalefete ait bir belediye, deprem anından beri sizin ilinizde deniyor. Ben görmedim çalıştığını. Başkanı gelip gitmiş, ben görmedim diyor. Ne çalışması yapıyor o belediye deniyor. Bilmiyorum. Başkanı beni arayıp bir geçmiş olsun bile demedi diyor. Yani depremzede bir büyükşehrin belediye başkanı kendi ilinin valiliğinin önü olan en meşhur caddesinde bir başka büyükşehir belediyesinin ne iş yaptığını bilmiyor. Aslında ilinde bir başka belediyenin olduğunu bilmemesi mümkün değil. Varlar, şu işi yapıyorlar dese, yapılan bir yardımı ikrar anlamına geliyor olmalı ki inkar yolunu seçiyor. İyi ki bu süreçte siyaset yapmıyorlar.

Tüm bu örneklere bakınca hiçbirinin en ufak bir suçluluk duygusuna sahip olduğunu maalesef göremedim.

İktidarı, muhalefeti, milleti ve STK’siyle bir devlet olduğumuzun, böyle zamanlarda güç ve imkanlarımızı bir araya getirerek kenetlenmeye çalışalım diyeni görmedim. Her biri ilgi ve alakayı diğerinden bekliyor. Aynı yerde iş yapmaktan yan yana görünmekten hicap duyulduğunu gözlemledim.

Onca sıkıntı ve hengâme arasında bu kadar insanımızın ölümüne şu ya da bu vesileyle sebebiyet verdik. Ölülerimize üzülüyoruz diyeni görmedim. Defin işlemlerini iyi yaptık demeyi bir marifet saydıklarını gördüm.

İlinde ne olup bittiğini bilmekten aciz insanların bir şehre nasıl şehrulemin seçildiğini, o şehri nasıl yönettiğini televizyondan acı acı seyrettim.

Bu şehirler kimlere emanet? Tüm bunlara rağmen bu ülke iyi ayakta dedim. Tabi buna ayakta durma denirse. Vah yazık vah yazık. Bu anlayışla başımıza ne gelirse az bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder