22 Şubat 2023 Çarşamba

Ne de Çok Seviyoruz Fâsık Olmayı!

Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6) ayetini bilmek için dini tedrisat yapmaya gerek yok. Çünkü bu ayet hutbede, vaazda, kürsüde, hemen hemen her yerde söylene söylene hepimizin belleğinde iyice yer etti. Genelde de asparagas haber ortaya çıktığında, hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımız bir konuyla ilgili kişilere suç isnat edildiğinde hemen bu ayeti okuruz.

Nedense okumakla kalıyor, ayetin gereğini pek yerine getirmiyoruz. Bunu bile bile bir nefer gibi algı savaşının içerisinde yerimizi alıyoruz. Kimin kim olduğuna bakmadan birileri tarafından hazırlanıp servis edilen, kişi ve bir grubu hedef alan paylaşımlar yapıyoruz. Paylaşımlarla da kalmayıp kişilerin geçmiş durumlarını da piyasaya sürüyoruz. Bunu yaparken elimizde bir mahkeme kararı var mı, ilgili kişiler hakkında bir suç duyurusu yapılmış mı, savcılık ilgilileri hakkında bir iddianame hazırlamış mı demiyoruz. Vuruyoruz da vuruyoruz. Tüm bunları yaparken masuniyet karinesini de bir tarafa bırakıyoruz. Beraatı zimmet asıldır sözü yine Hucurat 6 gibi sadece dilimizde.

Aslı astarını bilmeden, kişileri hedef alan ve töhmet altında bırakan paylaşımları yapma konusunda fikri, zikri, düşüncesi ve meşrebi ne olursa olsun, istisnaları hariç tüm kesimler iyi sınav vermiyor. Maalesef isnadı, iftirayı, algıyı her kesimden yapanlar çok. Parçadan hareketle toptancılıkta zaten üstümüze yok. Bunun vebal ve günah olduğunu, yakışık almadığını bilmek için dindar, mütedeyyin olmaya da gerek yok. Her kesimden birilerinin yaptığı, bu uğurda her şey mubah parolasıyla hareket etmektir.

Diyelim ki dini hassasiyeti olmayanların günah ve vebal diye bir endişeleri yok. Kendisini dindar ve mütedeyyin olarak tanımlayan, Müslümanlığı kimseye vermeyen; orta, lise ve üniversitede dini tedrisat yapmış, Hucurat 6. ayetin metnini orijinalinden ezbere okuyan, ayetin nüzul sebebini de bilen, ağzından ayet ve hadisi düşürmeyen kesimin içerinde aslı astarının ne olduğunu bilmeden kişi ve gruplar hakkında algıya yönelik o kadar paylaşım yapan var ki bunları görünce insanın küçük dilini yutası geliyor. Sen de mi Brütüs diyorsun. Hem savcı hem hakim hem avukat rolünde görev yapıyor. Sosyal medya üzerinden insanların kalemini kırıyor. Günah nerede kaldı, vebal nerede kaldı, bu ayet nerede kaldı.

Öyle zannediyorum, bu konuda kitabi bilgiye sahip olanların vebali daha büyüktür. Bildiklerini uygulamadıklarından dolayı da ilaveten sırtlarına kitap yüklemiş oluyorlar. Vah yazık...

Tüm bu algıya yönelik savaşın içine dalanlar, bu işi yaparken kişileri geçmiş yaşantısıyla vuruyorlar. Bakın şimdi böyle gördüğünüz kişi, geçmişte şunu yaptı diyorlar. Böyle yaparak, sizin şimdilerde güvendiğiniz bu kişi dolandırıcının ve sahtekarın biriydi mesajını vermek istiyorlar.

Diyelim ki hakkında paylaşım yaptığımız kişi ya da kişiler, geçmişte her türlü kötülüğü yapmış hatta yargılanıp mahkumiyet bile almış olsunlar. Bir insan geçmiş yaptığı hatalarıyla, yanlışlarıyla ve suçlarıyla yüzleşmiş, bir daha asla deyip nasuh tövbesiyle tövbe etmiş, yüzde yüz değişmiş ve geçmişe sünger çekmiş olamaz mı? Böyle olabileceğini birileri yine çok iyi bilir. Bilir de bir savaş yaptıkları için bu uğurda her şeyi mubah görürler. Bunun için seve seve fasık bile olurlar. Hoş, fâsık olmayı kabul etseler, yine de gam yemeyeceğim. Çünkü en azından yaptıklarının doğru olmadığını biliyorlar diyeceğim. Yazık gerçekten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder