Ana içeriğe atla

Dijital Kumar

Kumar ocakları söndürür, aileleri parçalar uyarılarına rağmen kumar oynayanların sayısında azalma olmadığı gibi artış var.

Kumar oynayanların sayısı arttığı gibi kumarın kendisi de çeşitlendi. Eskiden belirli mekanlarda fiziken oynanan kumar son yıllarda dijitale taşındı, sanaldan oynanıyor. Buna dijital veya sanal kumar deniyor.

Kumarın bu yeni türü mekanlarda oynanandan daha tehlikeli ve daha yıkıcı. Bunun için bir yere gitmenize gerek yok. Oturduğunuz yerden anlık, saniyelik oynanabiliyor. Aynı anda büyük borç batağına içine girebiliyorsunuz. Yeter ki elinizde bir cep telefonu olsun. Bir tuşluk iş. Bu yönüyle bakıldığı zaman kumar mekanları aştı, cep telefonunun olduğu her yer kumarhaneye dönüştü.

Bu dijital kumarı ağırlıklı olarak 18-25 yaş arası erkek gençlerimiz oynuyormuş. Sayıları da 2 milyon civarındaymış.

Gençlerimiz bu tür siteleri nereden buluyor demeyin. Gençlerin aramasına gerek yok. Zira bu siteler gönderdikleri mesaj ve linklerle gençlerimizi bu tuzağa kolay düşürüyor. Kafada da kolay yoldan emeksiz çok para kazanma olunca bir bakmışsın gençlerimiz kendilerini bu kumar sayfalarında buluyor.

Önce çok kazanacağım diye oynanan bu kumar, kaybettikçe kaybedileni geri alacağım düşüncesiyle, gençlerimizi daha da hırslandırıyor ve kısa zamanda kumar bağımlısı haline getirebiliyor. 

Habersiz, gizliden gizliye ve sessizce oynanan bu kumar çeşidine aile iş işten geçtikten sonra farkına varabiliyor. O zaman da iş işten geçmiş oluyor. Çünkü çocuğumuzun merak ve emeksiz çok para kazanma hırsı, bir müddet sonra beraberinde ödenmesi güç büyük bir borca dönüşüyor. Bu zamana kadar çocuğumuz kaç bankadan kredi çekmiş, kredi kartından çekmiş, tanıdığı çevresinden borç almış. Kısaca aile hangi taşı kaldırsa, o taşın altından borç çıkıyor. Kimine altın kimine TL kimine de döviz borcu.

Çocuğun bu borcu ailenin borcu. Güç bela, satıp savıp öncelikli olarak ödenme yoluna gidiliyor. İş bununla kalsa ne isteriz. Aile dokuz doğurarak bu borcu ödemeye çalışırken çocuğumuz bir bakmışsınız, bir daha oynamış. Gerekçe, elimde değil. Yani çocuğumuz kumar bağımlısı olup çıkmış. Borç ve bağımlılığa bir de yalan eklemek lazım. Çünkü gizli kapaklı yapılan işler hep yalanla yürür. Çocuğumuz aynı zamanda bir yalan makinesine dönüşmüş olabiliyor. Hatta borç alacak tüm yolları tğkettikten sonra çocuğumuz hırsızlık yapma yoluna bile tevessül edebiliyor.

Bu yeni kumar türü maalesef gençlerin elinde bir bomba. Atılan bu bombanın zararını da tüm aile çekiyor. Bu yolda intiharlar, evli ise ayrılıklar da oluyor. Kaçan huzuru söylemeye gerek yok.

Bu konuda ne yapılır ne edilir bilmiyorum ama benim çocuğum yapmaz, biz çocuğumuzu şu terbiyeye göre yetiştirdik, bizim çocuğumuzun işi başından aşkın. Kumara vakti olmaz demeye gelmez. Zira bu yeni kumar türü her genci yutabildiği gibi her aileye de sirayet edebilir. Bu konuda bu kumar siteleri için devlet ne yapabilir, acaba tedbirler alabilir mi, bu sitelere girişi zorlaştırabilir mi bilmiyorum. Cimer yoluyla devlete öneri sunabiliriz. Lise ve üniversite öğrencileri derslerde hocaları tarafından bu konuda bilinçlendirilebilir, tehlikesine işaret edilebilir. Diyanet sadece yılda bir kez aralık ayının son haftasında içki, kumar ve yılbaşı kutlamasına dair bildik hutbe verme yerine aralık ayını beklemeden bu dijital kumara mutlaka dikkat çekmelidir. Aileler, çocuğumuzun gelir ve gider durumunu o değilden takip edebilir.

Sonuç olarak bu neslin şeytanı bol. En büyük şeytanları da bu dijital kumar bataklığı. Allah gençlerimizi bu tuzağa düşmekten onları korusun. Bu tuzağa düşenleri de tez elden kurtarsın. Onlara ve herkese helalinden rızık yemeyi nasip etsin. Ailelerin de yardımcısı olsun. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde