Eskiden kölelik vardı. Alınır satılırdı. Sahibi köle
üzerinde her türlü tasarrufa sahipti. Kölenin ne özgür iradesi vardı ne de
hayata dair umutları. Çünkü hayatı efendisinin iki dudağı arasındaydı.
Savunulacak ve övünülecek bir tarafı olmasa da bu tür köleliğin belki en iyi
tarafı, kölenin geçim gailesinin olmamasıydı. Çünkü tüm geçim efendiye aitti.
Yine de her kölenin hayalinde bir gün özgür olma hayali vardı. Kölelerin bir
hayali daha olurmuş. Bu da özgür olduktan sonra bir köleye sahip olmak. Bu
hayal garip değil mi? Garip olmaya garip. Çünkü kendisi kölelikten muzdarip.
Buna rağmen köle edinme hayali kuruyor.
Günümüzde kölelik yok. Zira eski anlamıyla kölelik kalktı.
Yerine modern kölelik geldi. Çünkü insanların birçoğu, anasından doğduğu andan
itibaren karın tokluğuna çalışıyor. Çalışıp didiniyor. Buna rağmen başkasının
yardımına muhtaç yaşıyor. Bugün için iş bulamayan her işsiz, işi olduğu halde
kazancı evini geçindirmeye yetmeyen herkes bir nevi modern köledir.
Yine statüsü ve kazancı iyi olan bir yerin efendisi olan
nice kelli felli insanların bir başka statü karşısında köle muamelesi gördüğü
şeklinde bir kölelikten bahsedebiliriz. Televizyonlarda görürsünüz bu tipleri.
Haberlere konu oluyor. Bir yerin her şeyi olan, iki dudağı arasından çıkan emir
kabul edilen bazı zevatın üstü karşısında nasıl durduğu, azarlandığı, gücün
adını zikretmesiyle beraber nasıl ayağa kalktığı, el pençe ayakta nasıl
durduğu, toplum önünde azarlandığı halde nasıl sesini çıkarmadığı gözlerden
kaçmadı. İç hali bilinmez ama herhalde o anda başından kaynar sular dökülmüş
hissine kapılmıştır. Nereden de bu makama geldim demiştir. Allah kimseyi bu
duruma düşürmesin. Bir yerde güçlü ve kudretli ama bir başka güç ve kudretin
karşısında boynu kıldan ince bu duruma da modern kölelik dense yeridir.
Bir başka modern kölelik türünden bahsedilebilir. Bu
da Goethe tarafından ifade edilmiş. Bunlarla ilgili olarak “Özgür olmayıp kendini
özgür sayan kimseden gayri köle kalmamıştır” der. Herhalde bu tiplerin sayısı günümüzde
daha fazladır. Piyasada, sağınızda ve solunuzda böylelerini çokça görürsünüz. Ben
özgür bir bireyim, bu fikirler bana ait diyerek dolaşır dururlar.
Kim kendini ne şekil kabul ediyorsa etsin, istediği kadar ben
özgürüm desin dursun. Keşke dedikleri gibi özgür olsunlar. Ama güç karşısında sesini
çıkarmayan, makam ve mevkiini kaybedeceği endişesi taşıyan, haksızlık karşısında
sesini çıkarmayan, mimlenir ve dışlanırım korkusuyla görüşünü açıklamaktan korkan
herkes nazarımda modern köledir.
Yine modern köleliğin içerisinde; kişilik ve kimliğini bir grup
içerisinde bulan, onlara sürü psikolojisi içerisinde teslim olan, sürüyle hareket
eden, burada bulunmaktan mutluluk duyan, sürü dışına çıkmayı zül addeden, bunu da
kendisine dava diye yutturan, kendisini davanın ölmez savunucusu ve fedaisi sanan,
kurtuluşu burada bulunmakta gören, servis edilen fikirleri sorgusuz sualsiz kabul
edip savunan tipler vardır ki bunlara modern köleliğin içerisinde gönüllü kölelik
statüsünü vermek lazım. Sayıları da az değil. Bunlar da Goethe’nin kastettiği kişilerdir.
Bu tür gönüllü köleliği özgürlük sanıyorlar. İyi sanlar demekten başka seçeneğimiz
yoktur. Çünkü bu tür özgürlüğe aşık olanlara hiçbir sözün tesiri yoktur.
Hasılı, biz eski tür kölelik kalktı diye sevine duralım. Yaşadığımız hayat köleliğin şekil değiştirdiğini, eski köleliğin yerini modern köleliğin aldığını gösteriyor. Bu da tabiat boşluk kabul etmez sözünün gerçekliği bir kez daha tescillenmiş halidir. Herhalde eski köleler kalkıp gelseler, bizim yaşadığımız modern ve gönüllü köleliği görseler, “Evet, biz köleydik. Özgür irademiz, sormamız ve sorgulamamız yoktu. Birey değildik. Efendimiz ne derse onu yapardık. Özgür olma ve özgür olduktan sonra bir köle edinmenin dışında bir hayalimiz yoktu. Ama görüyorum ki sizin bu haliniz bizden beter. Çünkü bizim rızık endişemiz, makam ve mevki beklentimiz ve en önemlisi evimize ekmek götürememe korkumuz yoktu. Zira sahibimiz karşılıyordu bunları. Sizin efendileriniz kendi kendinize yetecek bir gelecek bile vadetmiyor. Hasılı biz köleydik ama bizimki bir zorunluluktu. Siz ise bizden farklı olarak okumuşsunuz, makam ve mansıp sahibi olmuşsunuz ama hala özgür olamamışsınız, gönüllü kölelik yapıyorsunuz. İnsan hiç kendi rızasıyla köle olur mu?” derlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder