Depremi dört gözle beklediğimizi,
depremi heyecanla geçireceğimizi,
Deprem olunca sarsıntının dışında hiçbir
şey görmediğimizi,
Bina yıkılacak diye endişe
etmediğimizi,
Sarsıntıyla beraber kimsenin
dışarıya kendisini atmadığını, balkondan atlamadığını,
Depremin ardından yıkılan binanın
olmadığını,
Bina altında kimsenin kalmadığını,
ölmediğini, yaralanmanın ve mal kaybının olmadığını,
Sarsıntının ardından can ve mal
kaybı olmadan herkes kaldığı yerden işine devam ettiğini,
Depremle ilgili birimlerin deprem
bölgesine gitmeye ihtiyaç duymadığını,
Devlet yetkililerinin deprem
bölgesine gitmediğini,
Kızılay'ın ve yardım kuruluşlarının
deprem bölgesine yardım götürmediğini,
İnsanların evlerine giremedikleri için
çadırlarda yaşamadığını,
Deprem fırsatçılarının olmadığını,
Depremden dolayı kimsenin kimseyi suçlamadığını,
Bir ev alırken veya satarken ev depreme
dayanıklı mı, bu ev ne zaman yapıldı, ev de eskiymiş, deprem vergisi var mı gibi
soruların sorulmadığını, bu tür soru ve muhabbetlerin hakaret kabul edildiğini,
Müteahhit ve ustanın ucuza mal etme ve
daha fazla kazanma hırsıyla malzemeden kaçırmadığını,
Malzemeden kaçıranlara devletin yumruğunu
balyoz gibi indiğini,
Çürük bina yapanlar olursa, ilgililerin
en ağır ceza aldığını, bu cezanın teşebbüs edecekleri kulağına küpe olduğunu,
Ülkemin günü kurtaran politikalardan,
prensipleri ve yerleşmiş devlet kültürünün olduğunu,
İşini kötü ve eksik yapmasından dolayı
kimsenin gemisini kurtaran kaptan olmadığını, yaptığının yanına kar kalmadığını,
Bu ülkede deprem dahil hayatın her alanında
kan, gözyaşı ve keder olmadığını vs.
Görebilecek miyim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder