—Baba, sen bu
hale düşecek adam mıydın? Ne oldu sana böyle?
—Ne varmış halimde?
—Aynaya bir bak istersen.
—Bakıyorum devamlı. Yine aynıyım ben.
—Değil baba değil. Eskisi gibi değilsin. Yüzün gülmüyor. Yüzünde
bir tedirginlik hakim. Eskisi gibi pozitif enerji vermiyorsun. Kitleleri
ardından sürükleyemiyorsun. Yeni bir şey söylemiyorsun. Hep kendini
tekrarlıyorsun. Seni dinleyen umutsuz vaka pozisyonuna giriyor.
Eskiden
yapacaklarını anlatırdın. Şimdilerde ise yapacaklarından ziyade başkasını
kötülüyor ve onlarla korkutuyorsun herkesi. Gören de olumsuz ortamı yaratan,
direksiyonun başında başkası var sanır.
—Öyle değil mi?
—Ne alakası var? Her şey senin eserin. Yaptıkların ve
yapmadıkların. Bir de şimdi olduğu gibi üzerine hiç toz kondurmaman yok mu?
Beni kahreden de bu.
Tamam, bir
şeyi yapamayabilirsin. Yaptığını ağzına yüzüne bulaştırabilirsin. İnsanlık
hali. Herkesin başına gelebilir. Bu durumda yapamadım, şundan dolayı demek
varken suçu hep başkasına atıyorsun. Seni tanıyamam da bundan.
—Haklı olabilirsin ama o zaman suçu kabullenmiş olurum. O zaman
üstüme üstüme gelirler.
—Gelsinler. Söyleyeceğin vardır mutlaka.
—Benim taktiğim, suçu başkalarının üstüne atarak kavgayı başlatmak
ve şaşırtmak. Onlar biz ne yaptık derken ben üzerlerine çullanırım. Ne
yapacaklarını şaşırırlar.
—Ama onların suçu yok ki.
—Hiç suçları yoksa bile suyumu bulandırmaları yeter de artar. Bunun
için onları geçmişle vururum. Onların geçmiş çamaşırlarını karıştırırım.
Repertuarımda malzeme çok.
—Yapmadıklarından dolayı onlara yüklenmek etik mi?
—Ben işin etiğinde değilim. Benim kavgamda etiğe yer yoktur.
Baskın basanındır misali onların sinir uçlarına dokunurum. Zira herkesin yumuşak
karnını bilirim. Sinirlenince hata üstüne hata yaparlar ve bana malzeme verirler.
Ondan sonra keyfime diyecek yok. Bu yolda her şey mubahtır benim için. Bir
de öyle ikna edici yönüm var ki hayranım bu yönüme. Bana inananları gördükçe keyfe
geliyorum. Dişi deveye erkek desem, yemin billah edip erkek diyenim çok. Hasılı
evlat benim işim olgu değil, algıdır.
—Pes doğrusu. Bir de bir sözün diğerini tutmuyor. Buna ne dersin?
—Yeni felsefem her güne yeniden uyanmak gibi dünü hesaba katmadan yeniden
hayata başlamak. O yüzden dün ne söylediğim değil, bugün ne söylediğim önemli.
Bugün söylediğimi de yarın nakzederim.
—Yani dün dündür, bugün de bugün diyorsun.
—Aynen öyle.
—Ama bir zamanlar bu söze kızıp eleştiriyordun.
—Olabilir ama o dünde kaldı. Bugüne bakmam lazım.
—Hiç bu yaptıklarınla yüzleşmeyecek misin?
—Yüzleşirim belki. Ama şimdi değil.
—Ne zaman?
—Beni bu halimle kabul eden milyonlar var. Bu ilgi bu iltifat bu alaka
bu alkış bu yaşa, var ol olduğu müddetçe yapamam bunu. Karşılığı Var yani. Yüzleşirim
dedim. Ne zaman biliyor musun? Ne zaman sıfırlanırım, karşılığı kalmaz. İşte o zaman
ya Rabbi beni affet derim, olur biter.
Yorumlar
Yorum Gönder