6 Şubat 2023 Pazartesi

Depremle İmtihanımız

Zaman zaman depremleri işin uzmanları hatırlatır. Bilmem kaç şiddetinde beklenen depreme hazırlıklı olmamız uyarısı yapılır. Bu şekil hatırlatıcıları dinlesek de uyarılarını kulak ardı ederiz. Çoğu zaman da ne olacak, felaket tellalı deriz. 

Nihayet uyarılar deprem ansızın genellikle derin uykuda iken kapımızı çalar. Ardından devletiyle milletiyle depreme odaklanırız. 

Devlet tüm imkanları seferber eder. 

AFAD en çabuk şekilde deprem yerine ulaşır. Çöken ve yıkılan binalarda iğne ile kuyu kazarcasına canlı çıkarmaya koyulur.

Her canlı çıkarılana sevinirken ölü çıkarılanlara üzülüyoruz. 

Kızılay kan, battaniye, çadır, ısıtıcı vb. yardımlarla deprem bölgesine ulaşarak depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışır. 

Yardım kuruluşları da harekete geçer. 

Ülkenin her bir yerinden yaralıları tedavi için doktor ve hemşire sevki yapılır. 

Deprem bölgesinde olmayanlar maddi yardım için ilgili kuruluşlara nakdi yardım yapar. 

Kan ihtiyacını karşılamak için vatandaş Kızılay Kan merkezlerine koşar. 

Tüm koşuşturma ve hızlı harekete rağmen geriye büyük hasar kalır:  Yıkılan binlerce ev, hasar görmüş binalar, ölen ve yaralanan binlerce insan. 

Ölenler geriye gelmez ama geride kalanların yaraları hızlı bir şekilde sarılır. 

Geriye depremde ölmemiş ama depremi derinden yaşamış kişilerin psikolojisi kalıyor. Bu psikoloji de bugünden yarına birden geçmez. Belki de bu etkiyi yıllar yılı yaşıyor olacaklar. 

Genelde soğuk ve kışın bastırdığı zamanlarda kapımızı çalan depremler, coğrafya kaderdir misali maalesef bu ülkeyi birkaç yılda bir yoklar. 

Deprem öncesi uyarılara kulak vermediğimizi yazının başında belirttim. Deprem esnasında bu yıkımlar niçin denmiyor. Çünkü sıcağı sıcağına arama ve kurtarma çalışmaları yapılıyor. 

Bir müddet yaraları bu şekil sarmaya devam ederiz. Sonra kaldığımız yerden gündelik hayatımıza devam ederiz. Bir daha da depremi hatırlamayız. 

Ne zaman hatırlarız? Yeni bir deprem olunca. O zaman yine aynı koşuşturma ve sahneler...

Hayatımız maalesef bu şekil devam edip gidiyor. 

Ve biz ve bizi yönetenler tedbir almadan yolumuza devam edeceğiz.

Bir türlü depremle yaşamayı öğrenemeyeceğiz.

Pazarcık merkez üssü deprem de maalesef son depremimiz olmayacak.

Ve biz depremlerden ibret almadan, gereğini yapmadan, yıkılan ve çöken binaları yapanlardan, denetleyenlerden hesap sormadan yaşamaya devam edeceğiz. Maalesef durumumuz bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder