Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hiciv etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çin Olacağız Artık

Doğuluyuz. Daha doğrusu Doğulu idik. Olmayacak böyle, Batılı olalım dedik. Hani şu muasır medeniyet dedikleri. Bu uğurda çok didindik. Batılı da olamadık. Bari eski kimliğimize dönelim, dedik. Baktık, biz ona da yabancılaşmışız. Kendimiz olalım dedik. Bu da olmadı. Zira biz kim, kendimiz olmak kim. Ne yapacağız böyle? Biz hiçbir şey olamayacak mıyız? Çünkü ne Batılı olabildik ne de Doğulu kalabildik. Biz hiçbir şey olamayacak mıyız derken yani iki arada bir derede iken şükür ki bir şey olmaya karar verdik: Bahtımıza Çin çıktı. Artık bundan sonra Çin gibi olmaya karar verdik. Talih kuşu demek bu. Bahtımıza Etiyopya, Kenya da çıkabilirdi. Buna ancak şükredilir. En azından bir şey olacağız çünkü. Bir kesere sap gibi bir şey bu. Fena mı? Artık bu aşamadan sonra kimse bize, siz kimsiniz diyemeyecek. Derse de ağzının payını alacak. Evet, biz Çin gibiyiz. İleride gibiyi de kaldırır, Çin oluruz. Bize bu imkanı veren ve bir şey olmamıza karar veren yetkililerden

Bana Bir Fon Bulun!

Parasızlık başa bela. Çünkü parasız hayat dönmez. Bu yüzden tüm mücadelemiz hayatı döndürecek paraya sahip olmak. Parasızlık böyle de ya paralı olmak. Bu da bela. Çünkü para fazla olunca, ne yapacağım bu parayı diye düşünüp taşınırsın. En iyisi, kararınca olmalı para. Ne eksik ne fazla. Gelir gideri karşılasın yeter. Ağzımdaki baklayı çıkarayım. Benim de kötü günler için ayırdığım bir on beş bin lira fazlalığım var. Kaç gündür kara kara düşünüyorum. Nasıl değerlendireyim bu parayı diye. Bu para ne ki demeyin. Beğenmediğiniz para bugün iki emeklinin birer aylık maaşı. Hasılı, cebimde iki emekli parası var. İstiyorum ki bu parayı değerlendireyim. Ama nerede, nasıl? Altın alsam, altın fırlamış. Yanına yaklaşamam. Döviz alsam. Bugüne kadar dövizle hiç işim olmadı. Borsaya zaten yabancıyım. Kur garantili mevduat da kalktı. Finans kurumlarına yatırıp kar payı alsam...bu finans kurumlarına dair şüphelerim hiç dağılmadı. Yüksek faiz veren bir bankadan mevduat hesabı açtır

Ayak ve Beyin

Mükemmel bir vücudumuz var. Ne eksiği var ne de fazlası. Bu vücudun her bir parçası ve organı gerekli. Ayaklar sayesinde ayağa kalkar, dikiliriz.  Ayaklar sayesinde emeklemekten kurtuluruz.  Ayak sayesinde yürür koşarız.  Ayaklar sayesinde dengede dururuz.  Ayaklar sayesinde çömelir ve zıplarız da.  Vücudun tüm yükünü ayaklar çeker.  Akılsız başın cezasını yine ayaklar çeker.  Düşmanı ayağımıza bakmasından biliriz.  Bu pahalı hayatta özel oto, toplu taşıma ve tramvay istemez. Gideceğin yere seni masrafsız götürür. Yeter ki yürümeyi gözün kessin.  Sen yürürsün. Yürüdükçe ayaklarına kara sular iner ama olsun.  Kavgayı tavsiye etmem ama mecbur kalırsan, kavgalarda rakibine tekme atmak suretiyle ayaklarını silah olarak kullanabilirsin. Bu arada dikkatli olmazsan tekme de yersin.  Ayakla ayak oyunları da yapabilirsin, ayak oyunlarına da maruz kalabilirsin. Hasılı ayağın işlevi saymakla bitmez. Tüm organlar gibi ayaklar da bir nimettir.  Hatta bu ayakla para bile

Piyasaları Sükunete Davet Etmişliğim Var Geçmişte

" Piyasaları sükunete davet ediyorum: Devlet nasıl ki sahipsiz değilse bakanlıklar da sahipsiz değildir. Biri/leri görevinden el çeker veya çektirilirse, bu görevi yapacak bu ülkede nice isimsiz vatansever kahramanlar bilirim. Yeter ki siyasi irade, iradesini ortaya koysun ve "Bu devletin size ihtiyacı var" desin.  Şayet böyle bir görev tevdi edilirse; 1.TÜFE ve TEFE her ayın üçünde eksi çıkar. En fazla sıfır olur. 2.Her türlü döviz işleri itina ile seyredilir. Seyretmek istemeyenler, TRT1'de biri bitmeden diğeri başlayan reklamsız dizilere yönlendirilir. Burada hem dizi izler hem hoşça vakit geçirir hem de kanalın sağ alt köşesinde döviz bilgisine yer verilmez.  3.Şom ağızlı, felaket tellalı ve de art niyetli birileri, "Döviz yükseliyor" derse, böylelerine her türlü cevap repertuarımızda vardır: "Senin dövizle işin ne? Döviz borcun mu var? Maaşını dövizle mi alıyorsun?" gibi. 4.Anlamayıp, temcit pilavı gibi hala döviz yükseliy

Can ve Ten

Bu dönemden sonra etkiyi ve yetkiyi, makam ve mevkii bırakıp torunlarıma zaman ayıracağım. Sen bilirsin.  Kalsaydın demeyecek misin? Demez olur muyum? Zira usuldendir. Kalaydın. Bakalım günler ne gösterir.  Bugüne kadar yapmak isteyip de yapamadığın kaldı mı? Yaptım hepsini.  Hiç pişmanlığın var mı?  Yok. Geriye dönüp pişmanlık duyacağım hiçbir şeyim yok. Çünkü bu hayatın kitabını ben yazdım.   Hiç mi yok?  Yok da hatırın için var bir tane diyeyim. O da pişmanlık değil. Bugün olsa yine aynısını yaparım. Onu da gitmeden halledeceğim.  Nedir o?  Beşşar Esad'la aynı masada fotoğraf vermek.  Çok mu önemli?  Önemli tabi. Bugüne kadar herkesle oturdum. Bir o kaldı içimde ukde. Kimlerle oturdun?  Katil dediğimle oturdum.  Şerefsiz başlığı atılanla oturdum.  Zalim dediğimle oturdum.  Say say bitmez. Esad'la da oturdum mu, tamam.  Doğru mu bu yaptıkların?  Misyonumu yerine getirmek için gerekirse papaz elbisesi giyerim. Yeter ki hareket merkez

Piyasaları Sükunete Davet Etmişliğim Var

Ne zaman bir koltuk boşalsa, oraya talip olan bir yazı yazmışlığım var. Şimdilerde yazmadığıma bakmayın. O işten anlayıp anlamadığım da önemli değil. Tek hedef yeter ki bir koltuğum olsun. İşte onlardan biri.  Sosyal medyada yazıp paylaşmışım. Seneyi devriyesinde anı olarak karşıma çıkınca, bloğumu kontrol ettim. Bu paylaşıma blokta yer vermediğimi gördüm. Üzerinden üç yıl geçmiş yazımı sanırım Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medya üzerinden istifa ettiğinde yazmışım. Bakalım ne yazmışım: “Piyasaları sükunete davet ediyorum. Devlet nasıl ki sahipsiz değilse bakanlıklar da sahipsiz değildir. Biri/leri görevinden el çeker veya çektirilirse bu görevi yapacak bu ülkede nice isimsiz vatanseverler bilirim. Yeter ki siyasi irade, iradesini ortaya koysun ve "Bu devletin size ihtiyacı var" desin.  Şayet böyle bir görev tevdi edilirse, 1.TÜFE ve TEFE her ayın üçünde eksi çıkar. En fazla sıfır olur. 2.Her türlü döviz işleri itina ile seyredilir. Seyretmek istemeyenler, TRT1&#

Gelmez Böylesi

Hep dışa kaybetse de içte başarılıydı. Onun başarısı 13 yılda 13 yarışı kaybetmesine rağmen dimdik ayakta kalmak oldu.  Yeryüzünde kimseye nasip olmayacak bir başarıydı bu. Tarihte, bu alanda elde etmiş olduğu başarılarla anılacak. Çünkü bundan önce olmadığı gibi bundan sonra da onun bu başarısını egale edecek bir babayiğidin ortaya çıkacağını sanmıyorum.  Yine devam edecekti bu yenilgi serisine. Tek yapacağı, her zamanki yaptığı olacaktı. Bu da onun için çocuk oyuncağı idi. Dışta yenilgi için içten destek almak gerekti.  Bunun için kolları sıvadı. Hep ve daima yenilgi için bir kez daha yetki istedi. Sonra çekilip kenara oturacağım dedi. Yalnız ben beni değil, siz beni aday göstereceksiniz. Buna istemem, yan cebime koy da diyebilirsiniz. Sonrasında helal süt emmiş, geçmişi temiz birine bırakacağım bu bayrağı. Şimdi çıksın biriniz benimle yenilgi rekabetine dedi.  Rakip de çıktı tam dişine göre. Bu rakip falan ne ki. Daha önce ne dişli rakipleri egale etmişti. Bu da hep yenilg

Eğitim ve Öğretimde Senaryo Dönemi

Eğitim ve öğretim alanında 100 yıllık Cumhuriyet döneminde denemediğimiz sistem kalmadı. Aşağı yukarı her hükümet zamanında sistem değişikliği yapıldı. Hatta aynı hükümetin bakanları değiştiğinde bile zaman zaman değişiklikler oldu. Kah ders saatleri artırıldı kah azaltıldı. Bazı dersler kondu bazıları kaldırıldı. Bazısının ders saati azalırken bazısının artırıldı. Sınıf geçme sistemi zaman zaman hep değişti. Sadece ilkokul zorunlu, diğer kademeler isteğe bağlı iken önce 8 yıl kesintisiz zorunlu eğitime geçildi. İlkokul ve ortaokul kademesi ilköğretim şeklinde birleştirildi. Liselerin önüne kah hazırlık kondu. Hazırlık artı üç yıl oldu. Sonra hazırlık kalktı. Liseler 4 yıla çıkarıldı. Zorunlu eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarıldı. 4+4+4 sistemine geçildi. Sınav sistemini söylemeye gerek yok. Değişiklikten hep nasibini aldı. Büyük umutlarla yeni okul türleri açıldı. Bu okullar gözde okullar oldu. Sonra bu okullar kaldırıldı. Proje okullar bu yıllarda revaçta. Yabancı dil kah kaldırıldı

Basın Yasasının 29. Maddesine Dair

Sosyal medyada boy göstermek, yazıp çizmek, fotoğraf paylaşmak istiyorsunuz. Ama yeni çıkan basın yasasının 29.maddesi üzerinden koparılan fırtınadan haliyle korkuyor ve iki eliniz bağlı oturuyorsunuz. Millet ne paylaşıyor diye bakıyorsunuz. Ama millete de bir hal olmuş. Çoğu kimse paylaşmama orucuna niyet etmiş. Az sayıda paylaşılanları beğenseniz, bu da başınıza iş açabilir. Çünkü öyle bir hava yaydılar. Ne yapıp ne edeceksiniz. Kara kara düşünüyorsunuz. Sizin bu kara kara düşünmenize ben de üzülüyorum. Panik ve korku vermeden bu endişenize çözüm olmak istiyorum. Yalnız merhemim yok ki başıma süreyim. Bu durumda ne yapalım? Sizi bilmem ama şu aşamadan sonra panik, korku ve endişe yaratacak, kamu düzenini ve sosyal barışı bozacak, dış saldırılar varken iç huzuru bozacak paylaşımları yapmamaya ant içtim. Mecburen eski alışkanlıklarımı terk edeceğim. Yani suyu üfleyerek içeceğim. Yasak olmayanları da yasaklayacağım. Mesela bir yakınım öldü. Eş, dost cenazesine katılsın d

En Kârlı Ticaret

Dün dündür, bugün de bugün prensibini düstur edinerek sık sık U dönüşü yapacaksın. Bunun için önce kırıp dökeceksin. Meseleyi Filistin-İsrail meselesi haline getireceksin. Büyük söz söyleyeceksin. Can, beden ten ne varsa ortaya koyacaksın. Ben yaşadıkça gelmem, gitmem, gelemez. Çünkü ben haklıyım. Bu iş bitti diyeceksin. Herkes senin ciddiyetini anlayacak. Sonra tamir yoluna gideceksin. Yalnız bu dönüşü burnundan kıl aldırmadan birden yapmamayı, zarardan kısa yoldan dönmemeyi zamana yaymayı badü harabil Basra'ya kadar öteleyeceksin. Tüm bu süreçte zarar görülürmüş, maliyeti ağır olurmuş demeyeceksin. Bir şey olmamış gibi görünüp yoluna devam edeceksin. Ne kadar suçlu olursan ol, her defasında üste çıkmayı bileceksin. Derviş görünümlü olmayı hiç terk etmeyeceksin. Bir nevi kuzu postuna bürünmüş kurt olacaksın. Tevazu görünümlü kibri hiç elden bırakmayacaksın. Güç zehirlenmesi denilen zehirlenmeyi iliklerine kadar hissedeceksin.  Allah, din, iman, ahlak, adalet, ehliyet, liyaka

Değer miydi Zengin Olmaya?

Fakirliğime üzülürdüm hep Niye fakirim ben derdim Ne zaman düze çıkacağım  Bitmeyecek mi benim bu derdim  Ne zaman ki bir derin hoca çıktı Dedi zenginden 500 yıl önce Gireceksin cennete İşte o zaman içimin yağları eridi Hemen arkaya yaslandım İyi ki fakirim dedim Dile kolay bir 500 yıl Bekleyemezdim çünkü Meğerse zenginlik başa belaymış  Bekleyecekler şimdi 500 yıl Acımaya başladım şimdiden  O kelli felli zenginlere. 

Seçme Fıkralar (28)

Ellah Ellah!  Fakir bir Erzurumlu bir ramazan günü öğle namazını kılmak için abdestini alır, caminin yolunu tutar.  Namaza daha vakit var. Caminin önündeki banka oturur. Az sonra yanına biri gelir. Her ikisi de ezanı beklemeye koyulur.  Sonraki gelen elini cebine atar. Cebinden bir deste dolar çıkarır. Tek tek saydıktan sonra çıkardığı cebine dolarları koyar. Sonra elini diğer cebine atar. Oradan da çokça avro çıkarır. Bunları da tek tek sayıp diğer cebine koyar. Sonra elini arka cebine atar. Oradan da Türk lirası çıkartıp saydıkça sayar. Cebindeki envaiçeşit tüm paraları bu şekilde saydıktan sonra arkaya yaslanır. Eline aldığı tespih ile iki defa Ellah Ellah deyince, tüm bu olup bitenleri izleyen fakir Erzurumlu, eliyle yukarıyı işaret ederek "Ver ver. Daha adını söylemeyi bile bilmiyor" der ve okunmaya başlayan ezanla birlikte namaz kılmak için camiye geçer. Ardından da cebi para dolu Erzurumlu girer. Fakir Erzurumlu, camiye gelen herkesle beraber cemaatle n

Sonuçları İtibariyle Ben Buyum

Seni herkes biliyor da bir de senden dinleyelim. Ortadoğu ve Balkanlar benden sorulur. Daha ötesi de var: Dünya lideriyim ben. Bugüne kadar kimse sırtımı yerine getiremedi. Böyle giderse getiremeyecek de.  Bu senin maharetin mi rakiplerinin beceriksizliği mi?  Ben maharetliyim. Bende Allah vergisi yetenek var. Yine de rakiplerimin bu konudaki katkısı yadsınamaz. Hepsi beni alt etmek için çalışıyor ama bilerek veya bilmeyerek hepsi bana çalışıyor.  Bunca yılın ardından yaptıklarını kısaca anlatır mısın?  İsrail'den çok ekmek yedim.  Ama İsrail'e en büyük tepkiyi hep siz verdiniz.  Doğrudur. Ama ben ne kadar tepki göstermişsem, İsrail daha da rahatladı. Sayemde tehlike gördüğü tüm devletleri ekarte etti.  Mesela?  Mısır'dan çekinirdi. Bugün Mısır diye bir devlet ha var ha yok. Irak öyle, Suriye öyle. Lübnan ve Ürdün hakeza. Hamas vardı İsrail'e kök söktüren. Bugün o da diğerleri gibi can derdinde. Etrafında devlet kalmayınca İsrail yeniden doğmuş gibi

Halılar mı Bizden Çekiyor yoksa Biz mi Halılardan?

Mobilya ve ev rengine uyumlu olanını alırız halının hem de en iyisinden. Alırken de paraya acımayız. Üzerine bazıları ayakkabı ile bassa da çoğunluk çorabıyla veya çıplak ayakla basar, gezinir. Üzerinde oturur, uzanır yatarız.  Her misafir gelmeden önce elektrikli süpürgeyi çalıştırır, bastıra bastıra bir güzel temizleriz. Aynı işlemi misafir gittikten sonra da tekrarlarız.  Her süpürüşte dünya kadar kir çıkar evin hanımına göre. Aslında kir denen tüyüdür. O tüyler rahatsız eder evin içişleri bakanını. Misafirin gelip gitmesiyle kurtulamaz halı. Haftalık rutin elektrikli süpürge açılır. Bir baştan diğer başa tüm odalar yeniden temizlenir. Üzerindeki tüyler kişinin sakalını çeker gibi makineye çektirilir.  Haftalık temizliğin yanında bir de yazlık ve kışlık temizlik vardır.  Temizlemenin dışında, kazara üzerine çay dökülürse, eline geçen ne kadar bez varsa, çayın sarısı geçmesin diye envaiçeşit sabunla yıkanır ve silinir. Sana göre çay sarısı falan kalmasa da evin hanımına

Daha Beleşe Konmadan

Beleşe bayılırım. Buldum mu beleş, yerleşirim hemen. Ucunda ölüm de olsa boş mezara bile talibim. Beleşin suyu siyah olurmuş. Hiç umurumda değil. Sonu bana pahalıya gelirmiş. Çok da tın. Yeter ki beleş olsun, benim olsun. Benden halihazırda bir şey çıkmasın. Sonrasında torunlarım ödermiş. Çok umurumdaydı sanki. Benden çıkmadıktan sonra varsın ödesin torun. Torun öderken bana gönül koyarmış. Varsın koysun. Dede, yaptığın iş mi dermiş. Varsın desin. Mesela seçim ekonomilerine bayılırım. Veriyor derim, amma da bonkör derim. İşi biliyor derim. Hem oyumu alır hem de takdir ederim. Seçim ekonomisi ülkeye zararmış. Ne yapalım zararsa. Ülkeye zarar diye beleşten mahrum mu kalayım. Ülkenin temeline dinamit konarmış. Varsın konsun. Beleş, kaşıkla verilenin kepçeyle alınmasıymış. Varsın alınsın. Kaşıkla yemiyor muyuz zaten. Kepçeyle nasıl yiyeceğiz sonra.  Örneklerle anlatmaya çalıştığım gibi beleş benim işim. Beleş için yaratılmışım. Nerede, ne zaman beleş görsem, mutluluğuma diyecek olmaz

İşsizlik Oranını En Doğru Tespit Etmenin Yolu

TÜİK'in açıkladığı işsizlik oranına inanıyor musun? İnanmayıp da ne yapacaksın? Eldeki veri bu. Hem sonra doğrusunu öğrenip de ne yapacaksın? İşsizlere iş mi vereceksin? Vereceğimden değil de benimki merak işte. Sen hiç merak etmiyor musun? Merak etmeye gerek kalmadan merakımı gideriyorum. Nasıl? Boş ver benim nasıl tespit ettiğimi. Sen en iyisi GSM operatörlerine git. Hem merakını giderirsin hem de bu konuda en doğru bilgiye ulaşırsın. GSM operatörleri ne alaka. İşsizlik oranlarından bahsediyorum. Ben de onu diyorum. İşsizlik oranlarını GSM operatörleri de mi tutuyor? Tutmuyor efendim ama bir düğmeye bassalar, Türkiye'deki işsizlik oranını en sağlıklı bir şekilde ortaya koyarlar. Nasıl yapacaklar bunu? Çok kolay efendim. Türkiye'de kaç operatör varsa bunların genel merkezine ulaşacaksın. Ulaştım diyelim. Onlardan, haftada bir hiç sektirmeden cuma mesajı gönderenlerin sayısını alacaksın. İşsizlerin sayısını diyecektin galiba. Hayır efendim. C

B.k mu, Sidik mi?

Şu iki kişiden hangisini seçersin? Hiçbirini.  Niçin? Benim için bir anlam ifade etmiyorlar.  Diyelim ki birini seçmen gerekirse? Yine seçmem. Niye? Biri b.k diğeri sidik de ondan. Mecbur kalırsan, herhalde sidiği tercih edersin değil mi? Hayır. Niye? Sidik öbürüne göre daha ehven değil mi? Sidik öbürünün habercisidir. Önce sidik gelir, ardından öbürü. Aralarında fark yok mu? Yok. Halbuki sidik biraz hafif değil mi? Sidik biraz ehven gibi görünse de biri önden, diğeri arkadan çıkar. Farklı yerden çıksalar da her ikisi de koku verir. Her ikisi de aynı yere gider. Ama rahatlatma yönleri yok mu? Olmaz olur mu? Kişi önden ve arkadan boşaltınca rahatlar. Esas sıkıntı bunların boşalmamasında. Bak, faydaları varmış. Kişiye faydası var. Bırakılan yeri kokuturlar. Buralara girmeye mecbur kalan neredeyse burnunu tıkar. İhtiyacını çabucak gideren oh be dünya varmış diyerek soluğu dışarıda alır. Bu b.k ve sidiğin zorunluluk dışında gönüllü müşterileri vardır

Enflasyon Ortalamasında İyi Durumdayız

" Mesela, son 21 yılın enflasyon ortalaması yüzde 15'in altındadır. Bu ortalama rakamın 1970'lerde yüzde 34, 1980'lerde yüzde 44, 1990'larda yüzde 74 seviyelerinde olduğunu unutmamalıyız. Yani biz, Türkiye'nin sadece güncel değil, çok eskilerden beri gelen kronik bir sorunuyla mücadele ediyoruz. Bu mücadelede enflasyonu yüzde 6'lara kadar düşüren de yine biz olduk." (Recep Tayyip Erdoğan) Bu gerçekler üzerine söz söylemenin bir gereği yok ama bu gerçekleri görmek istemeyenler için biraz açalım. Çünkü yandık, bittik, çok kötüyüz diyenlere bu gerçekler kapak olsun. Buna rağmen inanmayan olursa, geçmiş kronik enflasyon tarihçesini baksın. Zira halebi oradaysa arşın burada. Ölçmeyi bilirse tabi. 70’lere bakalım. % 34 enflasyonla, ölmeden bugüne iyi gelmişiz. Benim burada merakım, bu yıllar yokluk dönemiydi. Tüp, yağ kuyrukları yaygındı. Bu yokluk dönemleri zannedersem, ülkenin 70 sente muhtaç olduğu yıllar. Ülke bu kadar yokluk içinde iken

Okullara Liyakatli Müdür

Kamu Ajans, liyakatli müdürler geliyor deyip on maddede faydalarını saymış. Bu habere halihazırda çalışan müdürler liyakatli değil mi sorusu akla gelse de madem bir işe kalkışılmış. Vardır bir hikmeti diyelim.  Haberde detaya girilmeden beş yılın sonunda müdürün müdürlüğüne devam ya da tamam görevinin öğretmenlere verileceği yazılmış. Yani müdürün ipi öğretmenlerin elinde olacak. Bu projeye taş koymadan katkıda bulunmak isterim: Müdürü puanlamak için tek başına öğretmen yeterli olmayabilir. Müdüre; Okul aile birliği başkanı ve yardımcısı, Okul öğrenci temsilcisi, (Temsilci seçimi kaldırılmış olsa da yeniden ihdas edilebilir.) Okulun en yaşlı ve genç öğretmeni, (Tüm öğretmenler puan verecek ama bu ikisi bir daha versin.) Yeni atanmış bir ilçe müdürü ile yine yeni atanmış iki şube müdürü (Mevcut müdürler hakları baki olacak şekilde araştırmacı yapılabilir.) evet/hayır şeklinde puan versin.  Bunlara; Mahalle muhtarı, STK'ler, Okulun hizmetlisi, Tüm öğrenciler,