Üstadım!
Bazı etkili ve yetkili olan
kişilerin bir sözüne bakıyorum bir de eylemine. Çıkan sonucu midem
kaldırmıyor.
U dönüşünü de hayat felsefesi
edinmiş. Dün ak dediğine bugün kara diyebiliyor. Bu kişi dünkü mü bugünkü mü,
hangisi anlayamadım.
En son söyleyeceğini ilk başta
söylüyor. Kırıp döküyor, mangalda kül bırakmıyor. Meseleyi Filistin-İsrail
haline dönüştürüyor. Sonra bir bakmışsın, kızıp bağırdığıyla, ayar vermeye
çalıştığıyla bir araya gelmiş, sarmaş dolaş olmuş.
Sözüne bakarsan, yunmuş yıkanmış.
Alemin dürüstü. Sanırsın ki dünyada bir iyi o var. Ayet, hadis okuyor. Ben
bundan ötesini bilmem. Bunlar benim hayat felsefem. Benden başkasını beklemeyin
profili çiziyor. Bir zaman böyle gidiyor. Gören ve duyan da adam dediğin böyle
olmalı. Uğruna ölürüm ben diyor. Sonra bir bakmışsın tersi biri olup
çıkmış.
Ha bu demek değildir ki hiçbir şey
yapmadı. Peşine takılan kişilerin istediği bazı simge şeyleri yerine getirdi.
Alın istediklerinizi, tepe tepe kullanın. Bu iyiliğimi de hiç unutmayın dedi.
Peşinden gidenler de bak, dediğini yaptı. Görmedik böylesini. Ölsem de gam
yemem. Başımın tacıdır artık deyip destek verdikçe verdi.
Hasılı simge olan ne varsa elde
edildi ama gelinen nokta itibariyle görüldü ki simgelerin içi hep boşalmış ya
da boşaltılmış. Anlamını kaybetmiş. Anlamını kaybetmemesi mümkün değil. Çünkü o
kadar kullanıldı ki kullanıla kullanıla simgeler, eskidi.
Ezcümle eline ne aldıysa kırdı,
döktü, yaptı, yıktı. Şimdi jübileye hazırlanıyor. Tüm bunlar olup biterken
sevip sayanı ise ne idik ne oluyoruz, ne umduk ne bulduk demedi. Kokuşmuşluğa
ve çürümüşlüğe rağmen gözünü kapattı, burnunu tıkadı ve var bir hikmeti. Bu yol
ve uğurda ölmek var dönmek yok dedi ve yoluna devam etti. Kendilerine eşlik
etmeyenleri nankör ve hain ilan etti. Nasıl bir mide varsa. Belli ki burunları koku
almıyor. Belki de bu koku bağımlılık yaptı. Kokunun farkında değiller.
Geldiğimiz nokta itibariyle amaçlanan ile ulaşılan sonuç, umulan
sonuç değil. Artık simgeler serbest ama o simgeler ben değil. Dışı seni, içi
beni yakar.
Tüm bu olup bitenlerden sen bir şey anladın mı? Bu insan ve
peşine takılan insanlar hangi kafayı taşıyorlar böyle? Ne dersin bu
konuda?
Ne diyebilirim ki?
Dersin bir şeyler.
Diyeceğim odur ki etkili ve yetkili bir büyüğümüz yolun
başında, "Emir komuta merkezim bana papaz elbisesi giy diyorsa giyerim ve görevimi
yaparım" şeklinde bir söz söylemişti. Kimsenin içini bilemem elbet. Ancak
sonuçları itibariyle diyebilirim ki belki gördüğümüz derviş görünümünün veya sarık
ve cübbenin altında papaz elbisesi vardır. Benden görünüp bana vuruyordur. Müslüman
mahallesinde salyangoz satıyordur. Alıcısı da varsa niye satmasın değil mi?
O kadar da değildir herhalde.
Hatice’ye değil, neticeye bak. Ben neticeyi böyle okuyorum. Sen ise Hatice’den gözünü alamıyorsun. Dikkat et, bu gözde duygular vardır. Fakat akıl yoktur. Aklın geri plana itildiği yerde pislik paçadan akar. Duygular o pisliği görmez. Görse de eskiden bu pislik bile yoktu dedirtir insana. Gözün olayların perde gerisini görsün. Senarist gibi görünen aktörün, senaryoyu oynayan bir oyuncu, perde gerisinde ise gerçek senarist emir komuta merkezi olabilir. Ben olup biteni ve sonucu böyle okuyorum. Ümit ederim ki bu okumam yanlış çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder