Bu ülke şiddet ülkesi. Genelde öğretmen ve sağlık
çalışanları olmak üzere makam, mevki, meslek, cinsiyet ve statü gözetilmeden
herkes şu ya da bu şekilde bu ülkede şiddete maruz kalıyor. Yani kimin gücü
kime yeterse.
Şiddetle kalsa iyi. Sonu ölümle bitenleri bile var.
Konya'da bir kalp doktoru hasta yakını tarafından kurşun yağmuruna tabi
tutulmuş. Yakın mesafeden aldığı kurşunlarla doktor oracıkta öldürülmüştü.
Şimdi de yabancı uyruklu bir öğrencinin, okuldan atılmasının suçlusu olarak
gördüğü okul müdürünü öldürmesi gündemde.
Şiddet ve cinayete başvuranların çoğu, sonu çözümsüzlük
olsa da kendi çözümünü kendi buluyor ve kendince cezalandırma yoluna gidiyor.
İzlenen bu yolda ise maalesef akıl devre dışı kalıyor. Akıl devre dışı kalınca bir
anlık sinirle gözü hiçbir şeyi görmüyor.
Gündemdeki okul müdürünün Irak uyruklu bir yabancı
tarafından öldürülmesi bana manidar geldi. Çünkü şiddet ve cinayet haberleri şu
ana kadar hep bu ülke insanından gelmişti. Tek eksiğimiz, bir yabancı uyruklunun
öldürmediği kalmıştı. Bunu da görmüş olduk.
Garibime giden;
Bu yabancı öğrenci bu ülkeye ne ara geldi?
Özel okula gidecek parayı nereden, nasıl buldu?
Hangi cesaretle okul müdürünü planlayarak taammüden
cinayete yeltenebiliyor?
Sorunlu olduğu için okuldan atılan bu öğrenci, belinde tabancasıyla
elini kolunu sallayarak okula nasıl girebiliyor?
Okul müdürünün odasına kadar nasıl gidebiliyor?
Kapıda güvenlik falan yok mu? Hoş olsa kaç yazar. Ben şununla
görüşeceğim diyen içeriye rahatça girebiliyor. Gerçi okul kapısından içeri girmek
zor olsa bile çoğu okullar Nasrettin Hocanın türbesi gibidir. İhata duvarından atlanarak
pekala okula girilebiliyor.
Çoğu okullarda güvenlik zaten yok. Okulların güvenliği, cebinde
kaleminden başka malzemesi olmayan nöbetçi öğretmenler aracılığı ile sağlanıyor.
Dışarıdan okulu basmaya gelene, elinde bıçak, belinde tabancası olana bunlar ne
yapabilir?
Bu yönüyle bakıldığı zaman okullar, bu tür sorunlu öğrenci ve
bazı problem veliler yönünden tehlike arz ediyor. ABD’de zaman zaman okula makineli
tüfekle gelip rastgele ateş açıp onlarca kişinin ölümüne sebep olan cinnet hali
bizim okullarımızda da olmaması için bu tür hasta ruhlu insanların önünde hiçbir
engel yok. Çünkü okullar yol geçen hanı gibi.
Güvenlik yönünden bu durum, sadece okullara mahsus değil. Hastanelerimiz
de okullar kadar güvenliksiz. Her ne kadar hastanelerde güvenlik görevlisi olsa
da güvenlik görevlileri çok etkili değil. Etkili olsa da bir polis gibi onları pek
ciddiye alan yok. Çoğu hastanede X-Ray cihazı yok. Olsa da hastaneye giren, bu cihaza
girmeden içeri girebiliyor. Bunu gören güvenlik görevlisi de sesini çıkarmıyor.
Bildiğim kadarıyla günlük binlerce hasta ve hasta yakınının girdiği Konya Şehir
hastanesinde X-Ray cihazı yok. Nitekim bir güvenlik görevlisi, belinde tabancasıyla
bu hastaneye girip kurşun yağdırdığı doktorun ölümü belleklerde hala tazeliğini
koruyor.
Bugün hastane, okul vb. yerlerde bireysel olan şiddet ve cinayet
olaylarının, yarın daha büyük menfur olaylara zemin hazırlayacak tehlike ve potansiyel
bu ülkede var. Tabiat boşluk kabul etmez ve tedbir almada da ihmal büyük olaylara
gebe olabilir. Ne yapıp ne edip şiddet ve cinayeti minimuma indirecek caydırıcı
tedbirlerin zamanı geldi geçiyor. Bir yabancı uyruklu öğrencinin işlediği müdür
cinayeti, bu işin tuzu ve biberi oldu.
Belki de bu olup bitenler daha bir başlangıç. Yabancıların
uyguladığı şiddet ve cinayetlere belki de bundan sonra daha fazla şahit
olacağız. Çünkü Türkiye her bir kıtadan, özellikle gelişmemiş ülkelerden gelen düzenli
ve düzensiz göçmenler cenneti olma yolunda hızla ilerliyor. Böyle giderse
Teksas ya da Beyrut olmamız hiçten değildir. Sonra biz ne ara Teksas olduk deriz
de o zaman ağlayanımız olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder