Futbol günümüzün gündem oluşturan ve hep gündemde kalan bir
sektörü. Bu sektörde büyük paralar dönüyor.
Pek az ilgisizin dışında büyük bir
çoğunluk futbol ile yatıp kalkıyor. Süper ligi takip ediyor ama maça giderek
ama TV'den izleyerek ama benim gibi skor ve sıralama takip ederek.
Bir seyir zevki olması gereken
futbolda ayak oyunları da eksik değil. Bu da futbolu çirkinleştiren yönüdür.
Süper ligde oynayan 20 takımın her
birinin yeri ayrı olsa da dört büyükler dediğimiz FB, GS, BJK ve TS'nin ligde
ayrı bir yeri var. Bu dört takımın ölüsü bile her yıl ilk beşte yer bulur.
Diğerleri ise çoğunluğu asansör takımı gibidir ve dengesiz. Bir bakarsın bir
sezon şampiyonluğa oynuyor. Bir bakmışsın ertesi yıl küme düşüyor. Bunlar
Anadolu takımları.
Bu yazımda FB'yi ele almak
istiyorum. Bu kulüp GS ve BJK gibi ezeli kulüp. Geçmişleri başarılarla dolu.
Türkiye futbolu dendiği zaman da bu kulüpler akla gelir. Aralarında özellikle
FB-GS derbi maçları nefes nefese geçen ve rekabetin dorukta olduğu maçlardır.
Bu üç takım birbirini çekemese de ezeli rakip olmaları yönüyle bunlarsız ligin
tadı olmaz.
Gelelim FB'ye. Bu kulüp GS ve
BJK'den ayrı olarak adeta bir başkan kulübü. Diğer iki kulüpte kulüp ön planda
iken FB'de başkanlar ön planda ve başkanlarıyla anılır. Olağan seçimleri de
tıpkı Türkiye siyaseti gibi aylarca gündem oluşturur. Bu kulüp siyasetimize
benzeyince başkanları da siyasetçilerimiz gibi başarılı olsun veya olmasın, hep
FB'de başkanlığa devam etmek istiyor. 20 yıl FB'de başkanlık yapan Aziz
Yıldırım buna bir örnektir. Aynı şekilde 6 yıldır FB'nin başında olan Ali Koç
da bir başarısı olmamasına rağmen kulübe yeniden başkan adaylığını açıklıyor.
GS'de başkanlık yapanlar bir ya da
iki dönem sonucunda başkanlığı başkasına devrederken FB'de ise sanki bir devlet
gibi bir FB cumhuriyeti söz konusu. FB'den daha fazla şampiyon olan GS için bir
cumhuriyetten söz edilemez iken FB'de ise adeta bir cumhuriyet ya da bize özgü
yani Doğu toplumlarına ait bir yönetim anlayışı söz konusu. Aynı tarihi
geçmişe sahip GS, değerine değer katıp kurumsallaşma yolunda ilerlerken FB'de
ise başkanlarına dayalı kişiye özgü bir yönetim anlayışı söz konusu.
Ne demek istediğimi çok eskiye gitmeden FB başkalarına
bakarak daha iyi anlayabiliriz. Efsane başkan dedikleri Ali Şen, uzun süre
başkanlık yapıp şimdi yeniden aday olan Aziz yıldırım ve halihazırdaki
başkanları Ali Koç'un izlediği yönetim anlayışları evlere şenlik. Tam bir Türk
usulü.
Bu başkanlar, takımlarının
oyunundan ve sıralamadaki yerinden ziyade başkanlarının refleksleriyle hep
gündemde. Hepsi de gerilim üzerine kurulu. Baskı uygulamada üzerlerine yok.
Genelde hep zenginlerin başkan olduğu bu kulüp adeta başkanların şamar oğlanı.
Kulüp başkanların elinde adeta bir oyuncak. Bir zengin şımarıklığı söz konusu.
Kulübe para verince adeta kulüp bu başkanların malı oluyor. Kulübü arkalarına
alarak adeta kulübü maceradan maceraya sürüklüyorlar. İşin ilginci, başkanların
bu serüvenlerine inanan arkalarında milyonlar var. Ne demek istediğimi son
aylarda Ali Koç'un izlediği yolu gözümüzün önüne getirirsek daha iyi anlarız.
Kulübü sudan çıkmış balığa döndürdü.
Bu zengin şımarıklığının en büyük
zararı da kulüplerinedir. Bilerek veya bilmeyerek ülkenin bu köklü kulübüne
kötülük yapıyorlar. Parayı bastıran bu kulübü emellerine alet ediyor.
Şu örneği verirsem, bu başkanların
FB'yi yönetim tarzı daha iyi anlaşılacak. Malumunuz GS'de olduğu gibi FB'de de
yakında başkan seçimi var. Şampiyonluğa yakın GS'de başkanlık seçimleri sessiz
sedasız ve kendilerine yakışır vaziyette sürerken, şampiyon olması rakibinin
tökezlemesine bağlı FB'de ise adeta kılıçlar çekildi. Takımı emanet ettikleri
teknik direktöre bile saygı göstermiyorlar. Adam daha takımın başında ve
takımın moral ve motiveye ihtiyaç varken başkan adayları seçildikleri takdirde
kulübün başına hangi teknik direktörü getireceklerinin açıklamasını yapıyorlar.
Kendi evlatları olan, gel deyince gelen, git deyince gidecek olan halihazırdaki
teknik direktörleri İsmail Kartal'a bile saygıları yok. İnanın, çocuk yapmaz
yaptıklarını.
Tarihi geçmişe sahip, geçmişi
başarılarla dolu FB, kendine gelmek ve bundan sonra Türk futbolunda etkin olmak
istiyorsa, bu kulübün esas sahiplerinin yapacağı, ilk önce bu başkan adaylarına
hadlerini bildirmeli. FB sizden büyük, alın paranızı başınıza çalın demeli.
Değilse FB bu başkanların elinde oyuncak olur, gittikçe küçülür.
Unutmayalım ki FB bu ülkeye lazımdır. Centilmence rekabet ve futbolun gelişmesi için bu başkanlar elinde FB’nin şamar oğlanı olma sorunu acilen çözüm bekliyor. Bu kulüp Başkanlarına meze edilmemeli. Başkanlar kulüple kedinin fare ile oynamaması için bu kulüp kurumsallaşmalı. İlgilisine ve yetkilisine duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder