Neyse hepsini yuttum
bunların. Bahtıma yanıp yokluğa terk edilmiş bir halde yoluma devam ederken o ise
Başkan olmanın şöhretiyle adından söz ettirmeye devam etti. Şimdi de Audi A8 ile
gündemde.
Millet topa tutuyor.
Vay efendim, sen bu A8’e nasıl binersin? Hiç mi tasarruf derdin olmaz diye.
Millet bu eleştirisinde
de bir kez daha ters köşeye yattı. Çünkü almamıştı bu A8 Audi’yi. Kiralamıştı. Buna
da mecbur kalmıştı. Çünkü 2016 yılında Başbakanlık tarafından kuruma tahsis edilen
2010 model araç sık sık arıza yaptığından, masrafa yol açtığından, işlevini tam
yerine getiremediğinden ve de ömrünü tamamladığından dolayı sık il dışı programlarda
kullanılmak üzere böyle bir araç kiralanmıştı. 2023 model TOGG’u ise makam hizmetlerinde
kullanacaktı.
Milletin ağzı yine durmadı.
Vay efendim bu Audi A8’i satın alsa daha iyiydi. Kiralığı daha pahalıya geliyor.
Bunun neresi tasarruf diyorlar. Şimdi de tutturmuşlar, bu aracı her il dışına gidişte
mi kiralıyor yoksa yıllık mı diye. Ona göre maliyet hesabı yapacaklar akılları
sıra. Tutturmuşlar bir tasarruf tasarruf diye. Başınıza tasarruf kadar taş düşsün
diyeceğim ama beddua bize yakışmaz. Bereket Başkan işini yapıp her söze cevap vermiyor.
Biniyor arabasına. Gidiyor yoğun il dışı programlarına ve kınayanların kınamasına
aldırmıyor.
Sakın bana döndün asker
arkadaşın Ali’yi savunmaya demeyin. Tamam, kendisini ve yakaladığı şöhreti kıskanıyorum.
Ama el insaf yahu!
El hasıl kıskançlığım
ve hayıflanmam tavan yaptı. O yollardan geçmiş iki kişi olarak o, 2010 modeli aracı
ıskartaya çıkarıp Audi A8’lere biniyor. Asker arkadaşı bense 2000 model Nissan Primera’ya
biniyorum. Bugüne kadar o kadar il dışına gittim. Yıllık bakım dışında pek sanayiye
gitmedim ama hakkını yemeyelim ve bir hakkı teslim edelim. Koskoca Başkan il dışı
programları için işi şansa bırakamazdı. Diyelim ki Konya programı var. 4-6 yaş Kur’an
kursu açılışı yapacak ve hafızlık icazet programına teşrif edecek. Belirlenen gün
ve saat geldiğinde, Başkan Konya’da olmadığında, Başkanım, neredesiniz dediklerinde,
efendim 2010 model arabamız yine arıza yaptı. Şu anda Ankara sanayisindeyiz. Tamirinin
bitmesine az kaldı. 5-6 saat daha bekleyin mi diyecekti. Bu da olmazdı, takdir ederseniz.
Yani Sayın Erbaş ya başkanlık yapacaktı ya da Başkanlığının geri kalan kısmını araba
tamiri için sanayilerde geçirecekti. Tamam, tasarruf önemli ama Başkanlığının ve
kendisinin itibarı ne olacaktı? Zira tasarruf için itibardan ödün verilemez.
Elhasıl kelam, ben çatlayıp
patlasam da bu son araba kiralama olayında Başkan yine haklıydı.
Son söz olarak aynı yolları
tepmiş iki Türkiye insanı olarak o Audi’ye biniyor, bense Nissan Primera’ya. Ondan
sonra da niye hayıflanıyor? Çalış, senin de olsun diyorlar. Ben çalışınca ona yetişebilecek
miyim ayrıca. O yerinde mi duracak sanki. Aynı cendereden geçmiş kişiler olarak
o Audilerle uçuyor, ben ise adeta yaya yürüyorum. Onunla benim aramdaki fark başlarda
pek yoksa da geldiğimiz nokta itibariyle açıldıkça açıldı. Nasıl ki muasır medeniyet
seviyesine ulaşmak için Batı’yı yakalamamız mümkün değilse, benim de asker arkadaşımın
şöhretini yakalamam mümkün değil.
Buna rağmen sen yine
hayıflanmaya devam et Ramazan. Başkan Ali nerede, ben neredeyim diye.
Demedi deme. Bu hayıflanma
seni götürür.
O zaman ölümümden asker arkadaşım Başkan Ali sorumlu olur derim. Bundan sonrasını o düşünsün. Benden söylemesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder