Para çıkartmanın
yolunu biliyordum artık. İlçe MEM’e yazı yazmadan soluğu il özel idaresinde
alıyordum. Sonraki çıkarttığım para ile okulun içini, dışını bir güzel
boyattım. Müdür ve yardımcı odası bir arada idi. Giriş kapısının birini
kapattırarak müdür odası yaptırdım ödenekle. Öğretmenlere, boşaltılan müdür
odasını verdim. Geniş geniş oturdular. Müdür yardımcısı da öğretmenlerin
kullandığı küçük odaya geçti.
Zamanın Meram
Kaymakam’ından bahsetmek üzere bu yazıyı kaleme almak istemiştim. İşin içine
inşaat, onarım girince gördüğünüz gibi yazı nerelere gitti. İnşaat işine
girince ne inşaat biter ne de onarım. Ben en iyisi Meram Kaymakam’ına değinip
bu yazıyı bitireyim. Çünkü farklı bir mülki amirdi.
Zamanın Meram
Kaymakam’ı Konya’nın değeri İrfan Kenanoğlu idi. Bilgi, donanım, birikim,
hoşgörü, hoşsohbet, muhabbet ehli, özgüveni yüksek, sosyal ve iletişim yönü
güçlü, mütevazılığı elden bırakmayan, çocukla çocuk, büyükle büyük bir devlet
adamı idi.
Bazı mülki amirler
gibi insanlara ve özellikle devlet memurlarına mesafe koyan kibir abidesi ve ne
oldum delisi biri değildi. Oturmasını, kalkmasını bilen biri idi. Devlet adamlığı
ciddiyetini elden bırakmadan espri yeteneği, hazır cevaplılığı, taşı gediğine koyması,
espri ile cevap vermesi unutamadığım yönlerinden.
Aynı zamanda çok
zeki ve güçlü bir hafızaya sahip biriydi. Gördüğünü ve dediğini unutmazdı. Kendisi
için Konya’nın hafızası dense yeridir. Konya’dan Ankara vali yardımcılığı
gitti.
Ankara’da vali
yardımcılığı yaparken kanlı 15 Temmuz darbesi oldu. Üzerine kayıtlı olan telefonlarının
birinde By-Lock yüklü olduğu iddiasıyla KHK ile memuriyetten atıldı. Binlerce köşesine
çekilen ve içine kapananlardan biri oldu. Sonra duydum ki masumluğu anlaşılmış,
göreve iade edilmiş ama emekliliğini isteyip bana eyvallah, benden bu kadar demiş.
Öyle zannediyorum hayata ve bu hayatı kendisine reva görenlere küsmüştür.
Geri iade olunca göreve
dönmesini isterdim. Çünkü devletin böyle değerlere ihtiyacı vardı. Ama dönmedi.
Niçin dönsündü ki? Kolay
değil FETÖ isnadını kaldırmak.
Hoş dönse de işini halletti,
döndü diyecekti çoğumuz. Çünkü bu çoğumuza göre ateş olmayan yerden duman çıkmazdı.
FETÖ’cü denmişse vardı bir şeyler.
Yine bu çoğumuza göre
kendisine niye böyle bir isnat yoktu. Yeter ki birine FETÖ’cü densin. O kişi masum
olduğunu kimseye anlatamaz, kimseye ispat edemezdi. Aklansa bile bu toplumun çoğuna
göre o kimsenin aklanması şaibeliydi.
Ki bu toplumun o çoğumuza
göre bu tipleri memuriyetten atmak da yetmezdi. Hapis cezası olmak üzere her
türlü ceza bunlara verilmeliydi.
Bilir bilmez, elde belge
olmadan insanlara FETÖ iftirası, açığa alınması, görevden atılması bizim çoğumuza
göre bir şey değildi. Masum ise dönerdi. Göreve geri dönenin psikolojisi nasıl olur,
hiç düşünülmedi.
Hasılı toplumun sesi çok çıkan, rüzgara ve güce göre tavır alan çoğunluğa göre kişinin FETÖ’den dolayı mağdur olduğu hiç ikna edici bulunmadı. Çünkü onlar ateş düştüğü yeri yakan familyadan değildi. Bol keseden atan tuzu kuru insanlardı. (Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder