2010-2011
yılları olsa gerek. Meram'da bir okulda çalışıyorum. Şube müdürü aradı bir gün
öncesinden. Yarın Kaymakam ile okuluna geleceğiz dedi.
Ertesi
gün öğleye doğru mahallede elektrikler kesildi. Haliyle okul telefonu da
çalışmıyor. Şube müdürü cepten aradı, yoldayız geliyoruz diye.
Öğleye
doğru misafirlerimiz geldi. Kapıda Kaymakam'ı karşıladım. Odama almak istedim.
Kaymakam, odaya girmeyelim. Öğretmenler odasına geçelim. Öğretmenleri topla
dedi.
Bir
ders boyunca 10 kadar öğretmenle hasbihal etti Kaymakam. Her öğretmenle tek tek
tanıştı. Her biriyle tek tek ilgilendi. Daha önce çalıştıkları il, ilçe,
okulları, nereli, kimin kızı ve oğlu olduklarını sordu. Kaymakam'ın Konyalı
olması, uzun süre Meram'da Kaymakamlık yapması tanışma faslının da uzamasına
sebep oldu. Konyalı olanlardan bazılarına falan neyin olur, köyünüzün eski ismi
şu. Değişen bu isimleri köylerin yeniden almasına imkan sunduk. Köyünde şu var,
bu var dedi durdu. Konyalı olmayıp da uzak illerde çalışan ve başka şehirden
olan öğretmenlere ise oraların tarihi ve kültürel yerlerini ziyaret edip
etmediğini sordu. Falanın türbesine ziyarete gittin mi dedi. İsim ve soy
isimlerinin anlamlarına da indi. Yuvarlak cevap verenlere, sen oraya gitmemişsin.
Bir daha git dedi. Malyemez soy adını taşıyan öğretmene, yemeyip durmadan mal
mı biriktirdiklerini sordu. Kaç çocukları ve kaç yaşında olduklarını sordu.
Hasılı tüm öğretmenlerin şeceresini ortaya koydu. Sıra bana geldi. Ramazan'a
bir şey sormaya gerek yok. Girişte bana üniversitede okuyan iki başarılı çocuğu
olduğunu, kendisinin de hafız olduğunu araya sıkıştırdı dedi.
Sonra
sadede geldi. Öğretmenlere Ramazan'ı burada yok kabul edin. Bir isteğiniz,
müdürden bir şikayetiniz var mı dedi. İsterseniz ben çıkayım dedim. Buna da
Kaymakam izin vermedi.
Sonra
mahallede yeni yapılacak okul yeri konusuna geldi. Belli ki Kaymakam bu konuyla
ilgili görüşümüzü öğrenmek için gelmiş. İnce uzun mahalle, okul yeri konusunda
şuraya olsun, buraya olsun diye ikiye bölünmüştü. Ayrılığın başını da muhtar ve
bakkal çekiyordu. Sen ikisinin tarafını da tutma. Neresi daha uygun onu söyle
dedi bana. Ben de görüşümü ortaya koydum.
Yarı
şaka, yarı ciddi muhabbet bu şekil epey sürdü. Kaymakam bol bol güldürdü.
Kaymakam'ın
ilgi, bilgi, donanım, hafıza ve zekasına ve mütevazılığına hayran kaldım. Bu
arada girişte Kaymakam'a, kendim ve çocuklarım hakkında hiç bilgi vermemiştim.
Nereden, nasıl öğrendiyse artık. Ama hoşuma gitmedi değil. Sakın ola söylemiş,
unutmuşsundur demeyin. Aradan bir saat geçmiş. Unutmuş olamam. Ben ki 1974 veya
1975 olmalı. Ablamı istemeye gelen eniştemin ağabeyinin kız isteme esnasında ne
şekilde su içtiğini hatırlıyorum.
Bu
kadar muhabbetin ardından Kaymakam ayrılmak istedi. Öğretmenlere, "Sizi bu
kadar tuttum. Dersinizden de kaldınız. Kusura bakmayın. Belki bana kızmış
olabilirsiniz ama şundan eminim ki sizi burada tuttuğumdan dolayı dersler boş
geçtiği için tüm öğrencilerin hayır duasını aldım. Bu bana yeter. Çünkü
öğrenciler boş dersi çok sever" dedi. Gülüştük.
Aslında
bu yazı ile anlatacağım, boş derslere öğrencilerin çok sevindiği konusu idi.
Gördüğünüz gibi buraya gelinceye kadar dallanıp budaklandım. Epey bir yere
girip çıktım. Ama olsun. Bu vesileyle bir anekdotu da hatırlayıp kayda
geçirdim. Bir sayfalık yazım da bitmiş oldu. Çünkü benim için esas amaç sayfayı
doldurmaktır.
Sayfa
dolmuş olsa da anekdotun devamını da getireyim.
Ertesi
veya birkaç gün sonra ilgili şube müdürü ya telefonla aradı ya da ilçede yüz
yüze görüştük. Ramazan Bey, sizin okula gelirken size haber vermek için
telefona davrandım. İsmin bir türlü aklıma gelmedi. Telefonla uğraştığımı gören
Kaymakam Bey, müdür bey, arayıp durma. Okul müdürünün adı şu. Numarası da bu dediğini
söyledi.
Bunu
da duyunca pes dedim Kaymakam için. Bu kadar da olmaz dedim. Sürekli haşır
neşir olduğumuz, görüştüğümüz zaman saatlerce konuştuğumuz (daha doğrusu o
konuşur, ben dinlerdim. Konuşmayı da bitirmezdi. Söylediğini bir daha bir daha
söylerdi.) eğitim ve inşaat işlerinden sorumlu şube müdürünün ismimi, cismimi hatırlamaması
garip. Aslında ismi kaydederken okul ismiyle kaydetseydi, isim ve numara arayışına
girmezdi. Bir de çok konuşan karşıdan bir şey almaz.
Şube
müdürü, Ramazan Bey derken Kaymakam’ın Ramazan demesi ilginç. Normalde kaymakamlar
müdür bey diye hitap eder. Ama bu Kaymakam diğer mülki amirler gibi değildi. Daha
doğaldı. Biraz bağlantı kurarsa aradan beyi kaldırırdı. Kaymakam ile ilk görüşmemi
de bir başka yazımda yazı konusu edinmek isterim. Ne de olsa hatıralar, yaşlıların değneğidir diyor Cenap Şahabettin.
Hocam anladığım kadarıyla kaymakam bey gerçekten işin ehli birisi benim dikkatimi çeken okul yeri konusunda özellikle sizden bilgi alması ve görmediği ve bilmediği bir durum varsa bunu tespit etmeye çalışması gerçekten kaymakam beyi tebrik etmek lazım ben de fırsat bulursam tanışmak isterim
YanıtlaSilKaymakam işinin ehli ve vizyonu olan biriydi. Konya'da ayrıldıktan sonra duyduğum kadarıyla emekliliğini istemiş. Halihazırda emekli.
Sil