Ana içeriğe atla

Yusuf Selim Torun

01.01.2022 tarihinde üçüncü torun dünyaya geldi. 

Yeni yıl ile birlikte hayata merhaba diyerek yılın ilk gününde ben de varım dedi. 

Babası gibi cumartesi günü doğdu.

Güzel ahlak, iffet ve sabrın timsali olsun anlamında Yusuf mu olsun; "Kusuru olmayan, sağlam, doğru olan, tehlikesiz, zararsız, kurtulmuş, samimi, sakin, temiz" anlamlarına gelen Selim mi olsun derken, anne babası, ikisini de birden taşısın diyerek Yusuf Selim adını koydu. 

Dört torun arasında çift isim taşıyan tek torun unvanına sahip. 

İnsan ad aldığına çeker derler. Tüm anlamları üzerinde taşırsa örnek gösterilen dört dörtlük biri olur. Temennimiz ismiyle müsemma olması.

Yusuf Selim doğum tarihi bilinmediği için nüfus memurunun 1 Ocak yazdığı bildiğiniz binlerce çocuktan biri değil. Hem resmi hem de gerçek doğum tarihi 1 Ocak olduğu halde gerçek doğum günün mü sorusuna muhatap olacak. Ama olsun. Doğum tarihi belli. En azından aslında benim gerçek yaşım şu gün demeyecek. 

Her çocuk gibi oyunla büyüyor. Sevdiği oyuncağı gördü mü bıkıncaya kadar kendi halinde oynar. 

Başka akranında sevdiği bir oyuncak görürse bilin ki oyuncağın galibi Yusuf Selim'dir. Ne yapar ne eder. Onu alır ya da aldırır. Ardından, başkasının ağlayıp sızlamasına aldırmadan, elde ettiği zaferin keyfini çıkarır. 

Her şeyi anlamasına rağmen konuşmak için acele etmiyor. Nasılsa önümde koca bir ömür var. Şimdiden çenemi yormayayım. Zamanı gelince bir konuşurum, pir konuşurum düşüncesinde. Şimdilik dağarcığını kelimelerle doldurmakla meşgul.

İleride zaman ne gösterir bilmem. Halihazırdaki görüntüsü, rahatıma düşkün olup hayatın keyfini çıkaracağım der gibi. 

Evin dışında gittiği yerde yabancılık çeker. Hemen topa girmez. O değilden etrafı bir güzel süzer. Sonra yavaş yavaş ısınmaya başlar. 

Gördüğü kişilere ilk başta mesafelidir. Muhatap ilgi gösterse de pek tepki vermez. Ama kimdir, necidir, hırlı mıdır dercesine uzaktan izler. Karşısındaki bir adım atarsa sonraki adımları kendi atar. Elinden tutar götürür, seni oyuna dahil eder.

Memnuniyetini gülümsemesiyle ifade eder.

Haydi şunu getir dediğin zaman üşenmeden gidip alır gelir.

Sosyalleşme yönünden diğer kuzenlerine göre daha şanslı. Evde onunla birlikte oynayan, kendisini koruyup kollayan bir ağabeyi var. Diğer kuzenlerinin ve ağabeyinin böyle bir şansı yok.

İnşallah bahtı ve yolu açık olur.

Sağlıklı, huzurlu ve bereketli ömürler onun olsun.

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde