Beleşe bayılırım.
Buldum mu beleş, yerleşirim hemen. Ucunda ölüm de olsa boş mezara bile talibim.
Beleşin suyu siyah olurmuş. Hiç umurumda değil. Sonu bana pahalıya gelirmiş.
Çok da tın. Yeter ki beleş olsun, benim olsun. Benden halihazırda bir şey
çıkmasın. Sonrasında torunlarım ödermiş. Çok umurumdaydı sanki. Benden çıkmadıktan
sonra varsın ödesin torun. Torun öderken bana gönül koyarmış. Varsın koysun. Dede,
yaptığın iş mi dermiş. Varsın desin.
Mesela seçim
ekonomilerine bayılırım. Veriyor derim, amma da bonkör derim. İşi biliyor
derim. Hem oyumu alır hem de takdir ederim. Seçim ekonomisi ülkeye zararmış. Ne
yapalım zararsa. Ülkeye zarar diye beleşten mahrum mu kalayım. Ülkenin temeline
dinamit konarmış. Varsın konsun. Beleş, kaşıkla verilenin kepçeyle
alınmasıymış. Varsın alınsın. Kaşıkla yemiyor muyuz zaten. Kepçeyle nasıl
yiyeceğiz sonra.
Örneklerle anlatmaya
çalıştığım gibi beleş benim işim. Beleş için yaratılmışım. Nerede, ne zaman
beleş görsem, mutluluğuma diyecek olmaz. Zaten mutluluk için yaşamıyor muyuz şu
dünyada. Yeter ki o anda benden bir şey çıkmasın.
Yine bir seçim
öncesi seçim yatırımı olarak konan, 65 yaş üstüne toplu taşıma bedava hizmeti
de beni en çok sevindiren ve heyecanlandıran icraatlardan biri idi. Beni üzen
ise hala yaşımın tutmaması idi. Yaşlanmayı pek istemesem de sırf bu hizmetten
faydalanmak için yaşlanmayı çok istedim. Bir an evvel yaşlanayım da tüm
belediye otobüslerine sabah akşam bineyim. Birinden inip diğerine bineyim.
Öyle hayal kurmuştum
ki her bir hatta ilk durağından son durağına kadar gideyim. Böylece şehri tüm
mahalleleriyle birlikte göreyim. Bir hat seferini tamamlayınca diğer hatta
bineyim. Bir bakmışsın akşam olmuş.
Ben 65'ine gelip
otobüslere bu şekil beleş hayali kurarken gelen akaryakıt zamlarıyla birlikte
bazı illerde 65 yaş üstüne beleş binişin kaldırıldığı ya da kaldırılacağı
söylentileri beni derinden etkiledi. Zaten en büyük korkum bu idi. Vah bana vah.
İlk çıktığında bu endişemi dile getirmiştim zaten. Ben o yaşa gelinceye kadar
kaldırırlar bu hizmeti demiştim. Daha 65'e 5 kala belediyeler bu hizmete yan
çizmeye başladı. Hasılı daha dereyi görmeden paçaları sıvama hayalim hiç
gerçekleşmeden suya düştü. Doğmamış çocuğa biçtiğim don da boşa gitti. Nerede
kaldı hizmet belediyeciliği. Nerede kaldı gönül belediyeciliği. Benim içime sinmeyen,
yaratılış amacıma ters, beleş olmayan bu hizmetsizliği ben ne yapayım.
Üzüntüden ne
yazdığımı bilmiyorum ama merak ettiğim, belediyeler içinde bulundukları borç
batağından 65’lilerden biniş parası alarak mı kurtulacaklar ya da düze
çıkacaklar. Kusura bakmasınlar da onları içine düştükleri borç batağından
hayatını beleş üzere kuran ben bile kurtaramam. Varsınlar başka yol arasınlar. Esirgemesinler
ahir ömrümde benden şu beleş hizmeti.
Ezcümle 65’ine
varmadan ve en bu hizmetten bir kez bile faydalanmadan bu hizmet sekteye
uğratılırsa bilsinler ki bu beni götürür. Giderken de gözüm açık gider.
Ölümümden de bu hizmeti kaldıran, kaldırmaya teşebbüs eden belediyeler
sorumludur. Öldükten sonra da ölüm nedenimi belirlemek için boşu boşuna adli
tıpa götürüp kafamı, gözümü yardırmayın. Öldüğümü duyan doktor beni incelemeden
“Beleşçiliğin kurbanı. Ölümünden, beleş binişi kaldıran belediyeler sorumludur”
yazsın ölüm raporuma.
Cenazeme de bu
hizmeti sona erdirmeye çalışan belediyelerin hiçbir personeli katılmasın,
salıma da yapışmasınlar. Onlardan tek isteğim, ölümümün ardından cenazeme katılmayı
düşünen 65 yaş üstüne, toplu taşımanın beleş olmasına imkan vermeleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder