Ana içeriğe atla

İşsizlik Oranını En Doğru Tespit Etmenin Yolu

TÜİK'in açıkladığı işsizlik oranına inanıyor musun?

İnanmayıp da ne yapacaksın? Eldeki veri bu. Hem sonra doğrusunu öğrenip de ne yapacaksın? İşsizlere iş mi vereceksin?

Vereceğimden değil de benimki merak işte. Sen hiç merak etmiyor musun?

Merak etmeye gerek kalmadan merakımı gideriyorum.

Nasıl?

Boş ver benim nasıl tespit ettiğimi. Sen en iyisi GSM operatörlerine git. Hem merakını giderirsin hem de bu konuda en doğru bilgiye ulaşırsın.

GSM operatörleri ne alaka. İşsizlik oranlarından bahsediyorum.

Ben de onu diyorum.

İşsizlik oranlarını GSM operatörleri de mi tutuyor?

Tutmuyor efendim ama bir düğmeye bassalar, Türkiye'deki işsizlik oranını en sağlıklı bir şekilde ortaya koyarlar.

Nasıl yapacaklar bunu?

Çok kolay efendim. Türkiye'de kaç operatör varsa bunların genel merkezine ulaşacaksın.

Ulaştım diyelim.

Onlardan, haftada bir hiç sektirmeden cuma mesajı gönderenlerin sayısını alacaksın.

İşsizlerin sayısını diyecektin galiba.

Hayır efendim. Cuma mesajı gönderenlerin sayısını isteyeceksin.

Bağlantı kuramadım.

Cuma mesajı gönderenlerin sayısı eşittir Türkiye'deki işsiz sayısı.

İlginç.

İlginç ama bu konuda en sağlıklı bilgi bu.

İyi ama işi olduğu halde bu mesajı gönderenler de var.

Onları da işsizler arasında say gitsin. 13.08.2022

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde