Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tartışmalı Dini Konulara Dair *

Din, bu toplumu birbirine bağlayan ortak bir değer olmasına rağmen dini alanda yapılan tartışmalar göstermiştir ki artık din, bizi bir arada tutan ortak değerler arasında değil. Kendi elimizle dini, bir ayrışma noktası haline getirdik. Ehli kıble dediğimiz insanlar bölünmenin zirvesini yaşıyor. Taraflar, birbirleriyle mücadeleyi din üzerinden veriyorlar.   Herkes kendi gittiğin yolun tek doğru yol olduğuna inanıyor, farklı düşünceleri yok etmek için amansız bir mücadele veriyorlar. Sanıyorlar ki rakiplere baskı kurunca din kurtulacak ve her şey güllük gülistanlık olacak. Artık din denince aklıma bölünmüşlük geliyor. Halbuki fikirlerin açıkça ifade edilememesi, kişiyi içi başka, dışı başka yapar. Müntesiplerine dünya ve ahiret mutluluğu amaçlayan din, -söylemde kalıp uygulamaya geçirilmedikçe ve herkes anladığını başkasına dayatmadan yaşamaya çalışmadıkça, -birbirimizi anlamaya çalışmadıkça ve katılmadığımız farklı görüşlere saygıyı esas almadıkça, -ortak noktalarımızı ön plana

Alışverişte Kimin Uykusu Gelir? *

Perşembe günümü hizmette sınır tanımadığım oğluma ayırdım. Hani şu 20 yaşın altında olduğu için marttan beri 65 yaş üstü büyüklerle beraber koruma altına aldığımız, evlere kapattığımız, gözümüz gibi koruduğumuz, uğruna okulları tatil ettiğimiz, ekmek almaya dahi göndermediğimiz, ekmek ve diğer yiyeceklerini ayağına kadar getirdiğimiz, şimdilerde kendilerine korona aşısı yapılması bile düşünülmeyen nesilden bahsediyorum. Eskiden olsa ekmeği iki ben alırsam üçüncüsünde olmazsa bir de ben alayım derdi ya da evlat, iki ekmek al gel derdim. Nazla, şifayla gider, alır gelirdi. Şimdi git, ekmek al gel desem, “Baba, unuttun galiba! Benim dışarıya çıkmam yasak” diyor. Zorla göndersem, “Duyun millet! Babam beni ekmek almaya gönderdi” şeklinde CİMER’e bir yazı yazsa, gel de  kurtar kendini ve çık çıkabilirsen işin içinden. Neyse bakımı ve masrafı bana ait, devlet koruması altındaki bu çocuğu; dışarı çıkışı, serbest saatinde direksiyon eğitimi için piste götürdüm. Eğitimini alıncaya kadar yol kena

Sünnetullah ve Rahmet *

11 Aralık tarihli cuma hutbesinin konusu; suyun önemi, su kullanımında israftan kaçınılması gerektiği, kuraklık nedeniyle su kaynaklarının azaldığı, üzerineydi. Cuma namazının farzının ardından topluca yağmur duası yapıldı. Bu yazımda suyun önemi üzerinde durmayacağım. Zira su, hayattır. Olmazsa olmaz birkaç ihtiyacımızdan biridir. Suyun israf edilmesine gelince su konusunda savurgan olduğumuz doğrudur. Bu savurganlığı kim yapıyor? Suyu kaçak kullanmayan ve kullandığı suyun bedelini ödeyen vatandaşın suyu israf ettiğini sanmıyorum. Zira suyu fazlaca kullanmak yürek ister. Kim suyu boşa akıtırsa gelecek su faturası cebini yakar. O yüzden suyu israf eden vatandaş olamaz. O zaman kim? Bana göre bizim su ihtiyacımızı karşılamakla yükümlü olan belediyeler, su israfında başı çekiyor. Belediyelerdeki çim ekme sevdası, mevcut su kaynaklarının daha hızlı tüketilmesine neden olmaktadır. Birileri, bu çim hizmetinden belediyeleri mahrum etmesi lazım. Meclis, “Her türlü çim ekme, yetiştirme, bakı

Ereğli Gofreti *

Herhalde içinizde gofret yemeyeniniz yoktur. En azından tatmışsınızdır. Öyle zannediyorum seviyorsunuzdur da. Kim sevmez ki... Küçüklüğümden beri ben de çok severim. Yeter ki gofret alabilecek param olsun. Giderdim bakkala. Uzatırdım şimdilerde pul olmuş bozuk paramızı. Gofret istiyorum derdim. Bir gazetenin içine koyar, uzatırdı bakkal. Çekilirdim bir kenara kütür kütür yerdim bir çırpıda. Ağzımın tadı gelir, karnımı doyurur, bayram ederdim. Olsa daha da yerdim.  Sonraları bu sade gofretlerin değişik markalara ait güzel ambalajlar içerinde vanilyalısı, muzlusu, çileklisi, kakaolusu çıktı. Yine gofretler, çikolata kaplı olarak tezgahlarda yerini aldı. İster aroma katkılı ister çikolata kaplamalı ister sade ister kakaolu olsun, içine konan katkı maddelerinden midir, çocukluğumda aldığım hazzı yediğim gofretlerden alamaz oldum. Sadece kokusu geliyor. Ağzıma gelen tat, doğal şeker olsa yine gam yemeyeceğim. Şeker mi yiyorum yoksa glikoz şurubu mu içiyorum belli değil. İçinde katkı mad

Tekfircilik Hastalığımız *

Dini bir konuda genel kabul görmüş ve toplumun çoğunluğu tarafından benimsenmiş konularda yeni bir fikir ve görüş serdetmek; geçmişte söylenmiş ve tozlu raflarda yerini almış şaz görüşleri dile getirmek, ben bu konuda şöyle düşünüyor ve bu görüşü tercih ediyorum demek, ateşle oynamak gibidir. Zira bu yol, akıllı ve zeki birinin takip edebileceği bir yol değildir. Başa gelebilecek tehlikeleri sezememek demektir. Kim ki bu yola girerse huzurunu, vücut ve akıl sağlığını kaybetmeyi, dışlanmayı ve linçe tabi tutulmayı göze alması gerekir. Örnek, geçmiş ve tecrübelere dayanarak böyle birinin başına neler gelebilir, gözünüzün önüne bir getirin. Siz bunu yaparken ben, gözümün önünden geçenleri bir sıralayayım. Bu kişiye ne denir veya başına ne gelir?   “Hadis ve sünnet düşmanı”, “sünnet ve hadisleri inkar ediyor”, “oryantalist ve şarkiyatçı”, “oryantalistlerin yerli olanı ve onların işbirlikçisi”, “bunun verdiği zararı İslam düşmanları vermemiştir”, “yaptığı, misyonerlikten başka bir şey d

Ne Çok Sarı Öküzümüş Varmış! *

Bir fikir, bir düşünce etrafında bir araya gelen insanlar, kendileri daha güç değilken; makam, mevki, şöhret ve para gibi nimetlere kavuşmamışken aralarında sevgi, saygı, istişare, birlik, beraberlik, ibadet aşkıyla arı gibi çalışma eksik olmaz. Aralarında abi-kardeş ilişkisi olur. Biri hepsi, hepsi de biri içindir. Birinin bir sıkıntısı olursa yanında yer alır, ona kol-kanat gererler. Tüm bunlar, iyi ki bu grup ya da camianın içerisinde yer almışım dedirtir insana. Çünkü rızayı bari esastır aralarında. Menfaat zaten yoktur.  Bunlardaki bu birliktelik, düşman çatlatan cinsten olur. Zira herkes bunlardaki birlikteliğe ve uyuma gıpta eder. Birileri, çomak sokmaya kalksa da birlikteliklerini kimse bozamaz. Çünkü buna izin verilmez. Değil izin vermek, içlerindeki bir çakıl taşını bile vermezler başkasına.  İşte bunlar; uğraşıp didinirler. Hep bir koldan insanlara ulaşmaya çalışırlar. Zira her biri o ailenin bir ferdi, bir neferidir. Kime ulaşmışlarsa oradan da boş dönmezler. Çünkü insa

Mukadder Son *

İncinen incitir/İnciten incinir.  Zulmeden, zulme uğrar/Zulüm gören zulmeder.  Şiddet gören, şiddet uygular/Şiddet uygulayan, şiddete maruz kalır.  Ayıplayan ayıplanır/Ayıplanan ayıplanır.  Hakaret eden hakarete uğrar/Hakarete uğrayan hakareti tadar. Had bildirene had bildirilir.  Başkasını küçümseyen küçümsenir. Algılarla sonuç almaya çalışan bir gün algılara teslim olur. Başkasına iftira eden iftiraya uğrar. Yalan söyleyene yalan söylenir. Gerçekleri gizleyene gerçekler gizlenir. Kendisiyle yüzleşmeyen, suçu hep başkasında arar. Bir gün başkası da aynısını yapar. Baskı kuran, baskıyla susturan kişi, bir gün bir başka baskıyla susturulur. Ehliyeti bırakıp sadakate sarılanlar, ihaneti en yakınlarından görürler. Hainler de en sadıklar arasından çıkar. Gücü ve şöhretiyle herkese ayar verenlere bir gün bir ayar veren çıkar. Gerilimden beslenenler, bir gün bir gerilimle vurulur. Eden bulur. Başkasına gülene bir gün gülünür. Başkasının derdiyle dertlenmey