Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Yeni Dönemden Beklediklerim ***

Yeni sistemle birlikte Türkiye 3.Cumhuriyet evresine geçti. Her başlangıç bir umuttur. Umarım yeni sistem, dertlerimize derman olur. Bu sistemle birlikte birikmiş sorunlarımızı çözmemizin yanında bakış açımızı da değiştirmemiz lazım. Bundan sonraki yapacaklarımız eskinin bir kopyası; eski hamam, eski tas olacaksa sistem değişikliğini niçin yaptık sorusunu sormaya başlarız kısa zamanda. İzniniz olursa bir vatandaş olarak yeni sistemden beklediklerimi madde madde belirtmek istiyorum: -Ekonomiye neşter vurulmalı. (sıcak paraya değil, üretime dayanan bir ekonomi) -Gençlere istihdam alanları açılmalı. -Kamuya eleman ve öğretmen alımında, yönetici seçiminde uygulanmakta olan sözlü mülakat kaldırılmalı. Yerine merkezi sınav ve güvenlik soruşturması kriter olarak konmalı. -Büyükşehir statüsüne alınmış illerdeki ilçe belediyeleri kaldırılmalı. -Merkez ilçelerde bulunan kaymakamlıklar, ilçe milli eğitimler ve diğer ilçe müdürlükleri kaldırılmalı. -Eğitim ve öğretim ameliyata alı

Zamana Riayetin Neresindeyiz?

Yaz dönemi üç günlük mahalli bir kurstayım. Kursu veren, kursun yeri, kursun tarihi, kursun başlangıç ve bitiş saati belli. Kurs merkezi olarak ulaşımı kolay bir yer seçilebilirdi ama seçilmemiş. Kursa başladık, tanışma faslından sonra kurs veren kişi, zamana riayet konusunda hassasiyetini belirtti: Ne zaman başlayacağımızı, teneffüse ne vakit çıkılacağını, teneffüsün süresini, öğle arasını ve bitiş saatini üstüne basa basa söyledi. Hocamız, "Bu kursu almak için yüzlerce kişi müracaat etti. Maalesef herkes alınamadı. Siz şu 28 kişi meslektaşlarınıza göre şanslısınız..."dedi konuşmasının başında. Bu sözünü sunum esnasında birkaç defa daha söyledi. Kursa 1,5 saat geç intikal eden bir kursiyer, "Bu kursa seçilen bizlerden hangimiz bu kursu almaya layık kişileriz..." dedi konuşma arasında. Kursiyer meslektaşın konuşmasını da diğerleri gibi can kulağıyla dinledim. Avukat gibi konuşuyordu. Hem konuşması, hem giyim ve kuşamı dürüstlük abidesi gibi geldi ban

Bu Bakan İş Yapar! *

“Adalet esasımız olacak. Her şeyde adalet olmalı. Bizim varoluş nedenimiz çocuk, davamız çocuk. Kendi ego davamız olmamalı. Yeteneğinle bir yere gelirsen bu anlamlı olur. İlişkilerle bir yere gelmeye çalışırsan bu, Allah’ın gücüne gider. Bir okul müdürünü ilişkisinden dolayı atarsanız adaletsizlik olur. Gidişat yeteneğe doğru gitmeli. İlke temelli çalışalım referans temelli değil. Gerçek bir ekip oluşturun. Ekibinizi sıkıca kucaklayın." Bu sözler çiçeği burnundaki yeni MEB Bakanının 81 il müdürüne karşı yaptığı konuşmadan bir bölüm. Bu sözlere içimizden şapka çıkarmayacak olan yoktur sanırım. Yeni hükümet sisteminin ilk kabinesi açıklandığında ismi MEB Bakanı olarak açıklandığında milyonlarda bir heyecan ve olumlu hava oluşmuştu. Demek ki millet boşuna beklenti içerisine girmemiş.  Milletin beklentisi ve umudu devam etsin, eğitim ve öğretime vurulacak neştere destek versin; öğrencisi, velisi, vatandaşı, öğretmeni, alt ve üst yöneticileri Bakana güvensin; bu bakan iş yapar. Y

Haydi Bu Günü Bilin Bakalım!

Günlerinde; -gün görmediğin gündür, -günlerinin günler öncesinden belirlendiği gündür, -günler öncesinden hazırlığın yapıldığı, türlü ikramların hazırlandığı, evin silinip süpürüldüğü, sana öbür tarafa geç dendiği gündür, -misafirler gelmeden sana erkenden evi terk et dendiği gündür, -eve o gün erkek sineğin girmesinin yasak olduğu gündür, -akşama kadar şurası senin, burası benim, bir de şuraya uğrayayım diye akşama kadar sağda-solda oyalandığın; herkes evinin yolunu tutarken görenlerin "Şu adamın gidecek evi yok mu" dediği gündür, -akşam eve gelince mutfak lavabosunun yıkanacak kaplarla dolu olduğu ve sana "Aç mısın" diye sorulduğu gündür, -"Ben tokum, sana ne hazırlayayım, gündüzden kalan kurabiye, kek, batırık; biraz da çay var. Isıtıp koyayım, ben evleri süpüreceğim dendiği ve senin o gün gündüzden kalanlarla bayram ettiğin gündür,  -"Beni falan yere bırakabilir misin, beni akşam şuradan alabilir misin" dendiği gündür, -işten

Kayaönünde Piknik

Bedava bir piknik teklifi aldım. Piknik yeri olarak şehrin gürültüsü ve kalabalığından uzak bir yer seçilmiş, şehre uzaklığı 70 km'lik bir mesafe. Çoluğu, çocuğu yanıma alarak atladım gittim pazar günü. Baldan tatlı idi benim için ne de olsa! İçim içime sığmıyor. Nasıl sevinmezsin ki! Şehirden uzak bir yer seçildiğine göre doğa harikası bir yer olsa gerek. Bir tarafta akan su, dopdolu barajı, yemyeşil tabiat, püfür püfür esen rüzgar. Camız havası gibi bir şey beklediğim. Yeme ve içme sonunda otur otur sıkılırsam diye yanıma da benden bir parça olan cep telefonumu aldım. Onun yanına da şarjım kalmazsa diye power bankı aldım. Sıra sıra ağaçlardan Güneş görebilirsem yanmamak için şapkam da yanımda. Allah'tan daha ne isterim ki! Öğle dolaylarında piknik mevkiine doğru yola çıktım. Menzilime yaklaşırken yeri öğrenmek için telefonuma sarıldım. O da ne! Şebekem çekmiyor. Bereket yanımdakinin hattı çekiyor. Varacağımız yeri o telefondan öğrendik. Daha doğrusu öğrenemedik

Torpilin Neresindeyiz? **

Kamuya eleman alımında veya yönetici seçiminde her birimizin ağzımızdan düşürmediği kulağa hoş gelen iki güzel kelime var: Liyakat ve ehliyet. Bu iki kelime sadece dilimizde değil, 657 Sayılı DMK' da da istenen kriterlerden ikisi.  Liyakat ve ehliyetin neresindeyiz? Ne kadar riayet ediyoruz ihtiyacımız olan yere birini seçeceğimizde? İşte bu sorular çok su götürür maalesef. İstediğimiz kadar liyakat ve ehliyeti dilimizden düşürmeyelim, Kanun'da iki şart olarak sunmaya devam edelim, Allah Kur'an'da "Emanetleri ehline verin" buyursun; sonuç, imam bildiğini okuyor. Bu alanda milletçe sınıfta kaldık desek yanlış olmaz. Maalesef karnemiz ve sicilimiz iyi değil, hatta berbat. Çünkü kahir ekseriyetimiz iyi bir sınav vermiyor.  İşin garibi adam kayırmacılığından, ahbap-çavuş ilişkisinden "Dayısı olan giriyor" diyerek herkes şikayetçi. Ama istisnalar hariç çoğumuz bu işin içindeyiz. Yeter ki bir yere atanacak bir tanıdığımız olsun veya atama

15 Temmuz Darbe Gecesinde Sala Veren Müezzinleri Darp Edenlere Ne Yapıldı?

15 Temmuz darbe gecesi Diyanet İşleri Başkanlığının direktifi gereğince tüm Türkiye’de camilerimizin minarelerinden sala okunmaya başlanmıştı hatırlarsınız. 120 bin camide aynı anda okunmaya başlanan salalar toplum nezdinde hüsnü kabul gördü.   Kanlı darbe teşebbüsünün ikinci seneyi devriyesinde Habertürk kanalına telefonla bağlanan ve 15 Temmuz gecesi ile ilgili sorulara cevap veren eski(eskimez) Diyanet İşleri Başkanına gazeteciler, “Basın ve medyada darp edilen din görevlilerin bilgileri yer aldı. Bu sayı tüm Türkiye’de kaç din görevlisinin başına geldi” şeklinde bir soru sordu. Sayın Görmez, “60 camide sala veren müezzine fiili saldırı olduğunu” söyledi. Yine gazeteciler, “Darp eyleminin kaç tanesi darbeci askerler tarafından işlendiğini” sordu. “Yarıdan fazlasını” cevabını verdi Sayın Görmez. “İmamlara yapılan bu fiili saldırı ile ilgili ne yapıldığı” sorusuna, “Haklarında suç duyurusunda bulunuldu” dedi Görmez. Gazetecilerden “Suç duyurusu yapılanlar hakkında hangi fiili te