Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Partiler Boşuna Meydanlara İnmesin! **

Partiler cumhurbaşkanı adaylarını ve milletvekili listelerini belirledi. Bundan sonra hızlı bir şekilde seçim propagandası yapmak için araziye çıkacaklar. Ramazan demeyip sıcak demeyip şu il, bu il turlayıp duracaklar. Bence boşuna yorulacaklar, çıkmalarına gerek yok. Niçin mi? Partiler odalara kapanıp aday belirlerken fanatikleri onlar adına nice zamandır seçim çalışmasına başladılar bile. Kimi twitter, kimi facebook vb. sosyal medya aracılığıyla yaptıkları klişe paylaşımlarla adaylardan önce milyonlara ulaştı, propagandalarını yapıyorlar hala. Partiler boşu boşuna günlerdir şu adayı mı koyalım, yok bunu mu koyalım diye kılı kırk yardılar. Halbuki böyle yapacaklarına sosyal medyayı bir izleyip kendilerine çalışan, ölümüne mücadele eden fanatik partililerini aday gösterselerdi çok daha iyi olurdu. Kim bu çağda bedava seçim çalışması yapar?  Partilerimiz hala bu çağda miting yapacağız, kalabalık toplayacağız diye uğraşmayı bırakıp kendilerini yenilemeliler. İl il miting yapacağ

Seçimi Kim Kazanır veya Kim Kazansın?

Ülkeyi bir beş yıl yönetecek cumhurbaşkanı ve Meclis üyelerini seçeceğimiz bir seçimin arifesindeyiz. Kim başkan olur, Mecliste çoğunluğu hangi parti elde eder bilmiyoruz. Zira partilerin mevcut oy oranları hiçbirini tek başına çoğunluğu sağlamaya yetmiyor.  Sonucu kararsızlar dediğimiz seçmen kitlesi belirleyecek. Bunun için sandığı beklemek gerekiyor. Biz burada seçimi kim kazanır veya kim kazansın sorusuna cevap bulmaya çalışalım: Halkın değerleriyle barışık olan, halka tepeden bakmayan, toplumu germeyen, rakibini küçümsemeyen, rakiplerine değer veren, belden aşağı vurmayan, nezaketi eldrn bırakmayan, halkın ve tabanının hassasiyetlerini gözeten ve onlara kulak veren; ne zaman, nerede, kime, ne cevap vereceğini bilen, geçmiş söylemleriyle şimdiki söylemleri çelişmeyen, halka güven veren, soğukkanlı olan, rakiplerini eleştirmekten ziyade yapacaklarını anlatan, uçuk-kaçık vaatlerde bulunmayan, ülkeyi yönetmeye talip ekibini iyi kuran, istişareye önem veren, ülke sorunlarına mak

"Ayı mısın Ay Ayı?"

Davetli olduğum bir düğüne giderken sol tarafımdan önüme geçen 4 kişilik bir grubu gördüm. Onlar da beni gördüler. Zaten görmemeleri mümkün değildi. Çünkü karşı yoldan benim bulunduğum kaldırım tarafına geçiyorlardı. Mecburen araba falan geliyor mu diye bakmaları gerekiyordu. Üç tanesi baktı, hiçbir şey olmamış, tanımıyormuş gibi yapıp selam vermeden önümden salona geçmek için yürüdüler. Çünkü yemek kalmayabilirdi. Sadece bir tanesi beni görünce yanıma gelip hal-hatır sorduktan sonra birlikte geldiği ekibe yetişmek için yanımdan ayrıldı. Yapılan bu muameleyi garipsediğimi söylemek isterim. Zira düğüne gelen ekip kişisel davetli değil, bir STK’yı temsilen oradaydılar. Bir yerde temsil makamında olan kişilerin gözü yemekte olmaktan ziyade davet edildikleri yere gittikleri zaman çevreye bir göz atmaları, insanlara selam vermeleri, imkan varsa hal ve hatır sormaları gerekir diye düşünüyorum. Ç ünkü deruhte ettikleri iş  kamu adına yaptıkları bir görevdi. Çevresinde gördüğü insanlar i

Parti Başkanlığı ve Tarikat Şeyhliği

Bu ülkede çoğunluk, tarikat ve dini cemaatlere müntesip olanları "Akıllarını kullanmıyor, şeyhi ne diyorsa sorgulamıyor, sorgusuz-sualsiz itaat ediyor, kendi iradesini kullanmıyor..." şeklinde eleştirir. FETÖ yapılanmasını da örnek olarak verirler. Eleştiri ve örnekleme doğrudur. Çünkü dini cemaat ve tarikatların çoğu bu şekildedir. Yine bu tip müntesipler "Gassalın önündeki meyyite benzetilir." Dini yapılanmalar böyledir de demokrasinin olmazsa olmazı kabul edilen siyasi partilerimizin işleyişi dini hiyerarşiden farklı mıdır? Kanaatime göre hiçbir farkı yok. Tıpa tıp aynısıdır dense yanlış olmaz: * Her ikisi de otoriterdir. Biri, gücünü siyasi partiler yasasından, öbürü de şeyhlik statüsünden alır. Her şeyde tam yetkilidirler. * Ricası emirdir, demiri keser. * Her ikisi ne derse üzerine laf söylenmez. * Karşı gelinmez, itiraz edilmez. * "Ama efendim" denmez. * Sözleri sorgulanmaz, "Vardır bir hikmeti" denir. * Söz dinlemeyen, karşı gelen

Cumhurbaşkanı Adaylarına Altın Öğütler

Yüz bin imza toplayıp cumhurbaşkanı adayı olmayı hak kazanabilseydim öyle mitingler yapacaktım ki dillere destan olacaktı. Herkes beni konuşacak, televizyonlar peşimde koşacaktı. Aday olamayınca miting alanında yapacaklarım benimle kalmasın, aday olanlar faydalansın istiyorum. Umarım adaylar bu kıyağımı unutmazlar da cumhurbaşkanı seçildiklerinde beni yanlarında yardımcı olarak görmek isterler. Çünkü vefa, kadir-kıymet bilmek bunu gerektirir. Neyse vefa, onların meselesi. İnsanlık bende kalsın. Şimdi size miting çalışmalarımdan bahsetmek istiyorum biraz: Günde iki miting düşünüyorum.  Miting arabasının kıble tarafında kurulması emrini vereceğim. Mitinglerimin başlama saati ile bitiş saati arasına mutlaka bir namaz vakti olsun istiyorum. Tam mitinge kendimi kaptırdığım zamanda okunmaya başlayan ezan imdadıma yetişecek ve duyduğum ezanı, "Ezan mı okunuyor" diye halka soracağım. "Eveeet" sözünün ardından "dinleyelim" diyeceğim. Ezan bittikten sonra ami

"Aday Listelerini Nasıl Buldun?"

—Senin siyasetle biraz ilgin var, listelere konan adaylar hakkında biraz bilgin vardır. Partilerin listelerindeki adayları nasıl buldun? —Benim görüşümün ne önemi var? Seçen seçmiş bir kere. —Olsun yine de söyle. —Ne söyleyeyim, hayırlı olsun demekten başka? —Olsun yine de söyle! —Beğenmedim. Daha doğrusu pek heyecan uyandırmadı bende. —Niçin? —Pek yeni yüze rastlamadım. Eskileri kırpıp kırpıp ağır top diye önümüze koymuşlar. Yeni diye konanları da tanımıyorum. Belki onlar seçilince eskilere rahmet okutacak. —Siyaset bir tecrübe işi değil mi? Eski yüzlerin tecrübelerinden faydalanılamaz mı? —Tecrübe önemli mutlaka. Ama ömrünü Mecliste demirbaş olmakla geçirenlerin çoğu bir müddet sonra kendilerini yenilemeyi bırakıp yerini kendilerini tekrarlamaya bırakır. —Yani? —Mecliste çırak-usta ilişkisi olmalı. Eskiler yerine yenisi geldikçe köşesine çekilmeli, işi tadında bırakmalı. Ölümünü Mecliste beklememeli. Çoluk-çocuğuna ve torunlarına da zaman ayırmalı. Tıpkı cumhurbaşkanlığınd

Nasıl Bir Meclis Hayal Ediyor-d-um?

Meclisi ben bir ülkenin tüm dertlerinin masaya yatırıldığı, ülke sorunlarının çözüme kavuşturulduğu bir yer olarak görüyorum. Partiler 27.dönem vekil aday listelerini YSK'ya verdiler. Adaylar iyidir/kötüdür, ehildir/değildir iddiasında değilim. Burada nasıl bir Meclis hayal ettiğimi maddeler halinde sıralamak istiyorum: * Meclisin bu milletin bir mozaiği olmasını, orada belli yaş ve meslek gruplarının toplandığı yer değil; her meslek grubundan vekilin yer almasını istiyorum. Hatta her meslek grubunun kotası olmalı. (İşçi, öğretmen, serbest meslek, özel sektör, sosyolog, psikolog, doktor, mühendis, akademisyen, çiftçi, ekonomist, ticaret erbabı, esnaf, tamirci, sanayici, pazarcı, sendikacı, STK temsilcileri vb. seçilmişler yer almalı.) * Hangi partiden olursa olsun seçilenin önceliği ülke olmalı. * İktidarı ve muhalefeti ülke meselelerini istişare ile çözmeli. * Birbirlerini ön yargısız dinlemeli. * Eğitim ve öğretimi masaya yatırmalı, önce sorunu ortaya koymalı, sonra çözüm y