22 Mayıs 2018 Salı

Parti Başkanlığı ve Tarikat Şeyhliği

Bu ülkede çoğunluk, tarikat ve dini cemaatlere müntesip olanları "Akıllarını kullanmıyor, şeyhi ne diyorsa sorgulamıyor, sorgusuz-sualsiz itaat ediyor, kendi iradesini kullanmıyor..." şeklinde eleştirir. FETÖ yapılanmasını da örnek olarak verirler. Eleştiri ve örnekleme doğrudur. Çünkü dini cemaat ve tarikatların çoğu bu şekildedir. Yine bu tip müntesipler "Gassalın önündeki meyyite benzetilir." Dini yapılanmalar böyledir de demokrasinin olmazsa olmazı kabul edilen siyasi partilerimizin işleyişi dini hiyerarşiden farklı mıdır? Kanaatime göre hiçbir farkı yok. Tıpa tıp aynısıdır dense yanlış olmaz:
* Her ikisi de otoriterdir. Biri, gücünü siyasi partiler yasasından, öbürü de şeyhlik statüsünden alır. Her şeyde tam yetkilidirler.
* Ricası emirdir, demiri keser.
* Her ikisi ne derse üzerine laf söylenmez.
* Karşı gelinmez, itiraz edilmez.
* "Ama efendim" denmez.
* Sözleri sorgulanmaz, "Vardır bir hikmeti" denir.
* Söz dinlemeyen, karşı gelen veya buna meyleden veya bunu içinden geçiren(Hiç tavsiye etmem) en iyi ihtimalle dışlanır, hayatı biter dense yeridir.
* Saygıda kusur edilmez.
* İkisi de değişmez; şeyh şeyhliğine, parti lideri de parti liderliğine -ölümüne kadar-devam eder. (şeyhlikte kongre ve seçim olmaz, parti liderliğinde ise kongreler yapılsa da, lider başarısız bulunsa da, kongrelerden yine parti genel başkanı olarak çıkar.)
Siz parti liderliği ile şeyhlik ne alaka diye bıyık altından gülmeye devam edin. Aralarındaki ortak noktalar say say bitmez. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder