—Senin siyasetle biraz ilgin var, listelere konan adaylar hakkında biraz bilgin vardır. Partilerin listelerindeki adayları nasıl buldun?
—Benim görüşümün ne önemi var? Seçen seçmiş bir kere.
—Olsun yine de söyle.
—Ne söyleyeyim, hayırlı olsun demekten başka?
—Olsun yine de söyle!
—Beğenmedim. Daha doğrusu pek heyecan uyandırmadı bende.
—Niçin?
—Pek yeni yüze rastlamadım. Eskileri kırpıp kırpıp ağır top diye önümüze koymuşlar. Yeni diye konanları da tanımıyorum. Belki onlar seçilince eskilere rahmet okutacak.
—Siyaset bir tecrübe işi değil mi? Eski yüzlerin tecrübelerinden faydalanılamaz mı?
—Tecrübe önemli mutlaka. Ama ömrünü Mecliste demirbaş olmakla geçirenlerin çoğu bir müddet sonra kendilerini yenilemeyi bırakıp yerini kendilerini tekrarlamaya bırakır.
—Yani?
—Mecliste çırak-usta ilişkisi olmalı. Eskiler yerine yenisi geldikçe köşesine çekilmeli, işi tadında bırakmalı. Ölümünü Mecliste beklememeli. Çoluk-çocuğuna ve torunlarına da zaman ayırmalı. Tıpkı cumhurbaşkanlığındaki süre gibi iki dönemle sınırlandırılmalı. Kimse kendisini bulunmaz Hint kumaşı görmemeli. Adam hasta yatağında can çekişiyor, hala vekillik sevdasında. Sanki Meclis dışında hayat yok bu tiplere göre. Deruhte ettiği görev iyi bir şeyse bıraksın da bu iyi şeyi biraz da başkası yapsın. Yok kötü bir şeyse çektiği eziyet yeter. Biraz da başkası çeksin bu çileyi.
—Elimizdeki kumaş bu! İyi bildiğimize vereceğiz artık.
—Biz iyi olanı değil, önümüze konanı onaylayacağız. Bizim görevimiz seçme değil, bize dayatılana oy vereceğiz. Bizden onayı alan da bir beş sene gözümüze gözükmeyecek.
—Nereden biliyorsun?
—Hep öyle gördük bugüne kadar. Bundan sonra da değişeceğini sanmıyorum. Çünkü biz, bizi temsil edecek vekil değil, başımıza beyefendi seçiyoruz.
—Çok karamsarsın, bu kadar olumsuz düşünmek fazla değil mi?
—Hiçbir zaman karamsar değilim, ama çok da ümitvar değilim.
—Ne yapmak lazım?
—Bir oyun olan demokrasi oyununu oynamaya devam edeceğiz. Başka çare yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder