Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Müteferriçliğimden Kesitler (1)

“Derdini, sıkıntısını gezerek atan kimse. Yürüyerek rahatlayan, dolaşarak sıkıntısından kurtulan kişiye” müteferriç denirmiş. Bu kelimeyi 2023’ün Ocak ayında duydum. Anlamını da bu vesileyle öğrenmiş oldum. Adını ve anlamını bilmeden başladığım müteferriçlik, pandeminin Türkiye’de görüldüğü günlere (2020 Mart) dayanıyor. Yürüyerek dert ve sıkıntı ne kadar atılır bilmem ama bilinçsizce başladığım bu yürümenin; göbeğimin inmesine, ayaklarımın açılmasına ve vücudumun rahatlamasına faydalı olduğuna yüzde yüz inanıyorum. Hem bedenen hem zihnen dinçleştim. Hantallıktan kurtuldum. 2020’nin ramazan ayında iftar vaktini değerlendirmek amacıyla ikindiden sonra kendimi dışarı atarak 40 dakika yürüdüm ilk başlarda. Marketlerde burnunu gösterip ağzını kapatan maskelilere, maske öyle değil, böyle takılır diyerek kurallara uygun maskemi takıp fotoğrafımı çekerek bu maskeli fotoğrafımı sosyal medyada paylaşmıştım. Paylaşımıma yorum yazanlara cevap verirken paylaştığım fotoğrafım gözüme ilişti.

Sen misin Canı Künefe Çeken? (2)

Zile bastım. Kapı açıldı. Ooo diyecekler sandım. Gördüm ki normal günlerden bir gündü gelişim ev halkı için. Belki de hangi dağda kurt öldü ya da künefesizlikten iflahımız kesildi, nasıl yiyeceğiz diye düşünüldü. Belki de şok geçirdikleri için tepki verilmedi. Künefe künefe diye tutturan oğlan dışarı çıkacakmış. Zamanını buldun der gibiydi.  Neyse oturduk yemek için. Oturunca eşofmanımda damlacıklar gördüm. Tek tük de samana benzer ince ince döküntüler. Damlacıklar yağmur damlaları, döküntüler de rüzgarın yerden savurduğu olmalı dedim ve zekama hayran kaldım. Öyle ya rüzgar eşliğinde yağmur vardı. Başka ne olacaktı. Yine de test için elimi dokundum damlacığa. Dokunduğumun yağmurla alakası yoktu. Elime bulaştı tatlı bulaşığı.  Bir kalkış kalktım oturduğum yerden. Başka yerimde var mı derken gömlekte de vardı bulaşıklar. Adeta parlıyordu gömleğimde oluşan desenler.  Sıcağı sıcağına yiyeceğim künefeyi bırakıp üzerimi değiştim ve ardından künefeyi bir beş dakikada bitirdik. Beş dak

Sen misin Canı Künefe Çeken? (1)

Aile efradım ekonomik kriz dinlemedi. Tutturdular ille de künefe diye. Ne de olsa arkalarında anaları var. Bir böyle... beş böyle. Baktım olmayacak. Künefesiz giderlerse kendimi affedemezdim. Geri kalan ömrümü de vara onlara bir künefe yedirseydim diye nedametle geçiremezdim. O zaman yapacağım tek şey, sonu pişmanlık olacak bir aile faciasına yol açmadan bu künefe meselesini halletmeliydim. Bunun için akrep beni sokmadan elim cebime gidip gelmeliydi. İyi de nasıl ve nerede yiyecektik? O değilden sordum nerede var bu künefeci diye. Neredeyse hep bir ağızdan evimize beş dakika mesafede cadde üzerindeki künefeciyi söylediler. Bilmem ne zade imiş adı da. Meşhurmuş üstelik.  Bir zaman sonra caddeye çıktım. Gör gör, buradayız dercesine künefeci gözümün önünde belirdi. Burnumun ucundaymış meğer.  Künefecinin yerini öğrenmiştim. Geriye gelmek kaldı buraya. Bir de künefe fiyatlarını öğrenmek. Benim için de en önemlisi bu idi. İçeri girip sormak olmazdı. Bunu da öğrenmek zor olmadı. Go

Okulların Yeni Rengi

Üzerime ne giysem, bana ne yakışır demem. Daha doğrusu neyin yakıştığından anlamam. Bulduğumu giyerim. Yeni bir şeyler alayım da demem. Modası da geçse eskimediği ve daralmadığı müddetçe rengi ağarsa bile üzerime yeni bir şey almam. Evim şunları yıllardır giyersin. İle karşı üzerine yeni bir şeyler al ısrarlarına, son raddeye gelinceye kadar direnirim. Baktım ısrar bezdirir noktaya gelince, olmayacak böyle deyip mağazaların yolunu tutarım. Giderken ya yanımda biri olur. Hangisi bana yakışır, söyle, onu alayım deyim ya da tezgahtardan yardım isterim. Hangisini dersen onu alacağım derim. Yanımda götürdüğümün ya da tezgahtarın göz zevki var mı yok mu bilmem. Belki de benden kurtulmak istedikleri için olsa gerek. Şu sana yakışır derler. Beğendiklerini gözüm kapalı alırım. Eve gelince şu beğendiğin renge bak derler ama olsun. En azından aldım. Al al faslı bitmiş olur.  Kimsenin giydiğine, giydiğinin kendisine yakışıp yakışmadığına da bakmam. Üzerinde elbise var o kadar benim için.  Bakma ze

Çeyreğimizi Getirin!

Zamanın behrinde iki çocuğumun düğününe bir arkadaş, teşrif etmiş. Hediye olarak da her birine birer çeyrek getirmişti. Gel zaman git zaman düğün yapma sırası o arkadaştaydı. Davet etti gideceğim. Giderken de bir çeyrek değil, iki çeyrek götüreceğim. Çünkü garibimin tek çocuğu var. Piyasanın durumu malum. Çeyreğin de. Uzatmayacağım. Çünkü bu durumu “Yandığımın Resmidir” başlıklı yazımla mizahi bir tarzda yazı konusu edindim. https://dilinkemigiyok.blogspot.com/2024/04/yandgmn-resmidir.html  Bu yazımın altına, yazılarımın çoğunun altına yazdığı yorumlarla yazıma katkıda bulunan ve yorumlarıyla ufkumu açan Ra55 rumuzlu takipçim, başından geçen bir anekdotunu yorum olarak yazmış. İbretlik olduğu için bu yorumunu aynen alıyorum: “ Maalesef çeyrek altın ile ilgili durumlar böyle. Sayın hocam çocuğunuza yaptığınız düğün davetiyesinin altına, NOT: Takı getirilmemesi rica olunur!" yazdırsaydınız, düğününüze takı getirmezlerdi ve siz de şimdi rahat ederdiniz. Ancak, düğünlere götürül

Meğerse Sübyan Mektepleri Kapanmamış!

31 Mart mahalli seçimlerinin ardından seçmenin iradesiyle bazı belediyeler el değiştirdi. Bunlardan bir tanesi de Bursa Büyükşehir Belediyesi. Seçimin ardından Bursa Belediyesine yönelik bir iddia sosyal medyada yer aldı. Dakika bir, gol bir türünden, tepki çeken bir icraata imza atmıştı Belediye bu iddia ile.  Belediyenin bu tasarrufu sosyal medyada paylaşıldı durdu. Paylaşanlar arasında mürekkep yalamış kimseler çoğunlukta idi. Yani cahil, cühela kesimden değildi.  Okudum bu paylaşımı. Ama içime sinmedi bu haber.  Güya Belediye halk eğitim sübyan kurslarını kapatıp öğreticilerinin de işine son vermişti. Verdiğiniz dersi görün şeklinde yorum da yazılmıştı bu habere.  Birkaç tanesine, halk eğitimler belediyeye değil, milli eğitime bağlı. Açılıp kapanmasına MEM karar verir. Belediye karışamaz. Denetimini bile MEM yapar. Haber asparagas olmalı yorumunu yazdım. Bazıları bu yorumum üzerine paylaşımını sildi. Bazıları hiç oralı olmadı. Paylaşımını da silmedi.  Gariplik şurada

Hemhal Olmak İstemez misiniz?

Cümlenin hepsini söylemeyecek, cümlenin tümünün söylenmesini de beklemeyecek. Leb demeden leblebiyi anlayacak. Şipşak yani canı tez olacak. Ağır canlı olmayacak. Hız, pratik adına ne varsa ortaya koyacak.  Espri yapabilecek ve espriden anlayacak. Anlatılan espriden sonra eee demeyecek. Bön bön bakmayacak. Kıssadan doğru çıkarımda bulunacak. İzah istemeyecek. Anlayamadığına saçma demeyecek. Hep konuşmayacak. Dinlemesini de bilecek. Yerinde ve kıvamında içi dolu konuşacak İşten kaçmayacak. Mazeret ve gerekçe üretmeyecek. Kırk dereden su getirmeyecek. Kaçak güreşmeyecek. Taşın altına elini koyacak. İşine kendini verecek. İşinde titiz olacak. Kıvrak bir zekaya sahip olacak.  İmadan, gizemden anlayacak. İmadan çıkarımda bulunacak. Bakışından anlam çıkaracak.  Aradığın zaman yanında olacak.  Yola çıktığın zaman yoldaş olacak. Gerekirse çiğ tavuk yiyecek. Görgü, nezaket ve zarafet üzerinde buluşacak. Gelişi pozitif enerji verecek, gidişi üzecek.  Geldiği ve bulunduğu yer