Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Vantilatörüm ve Ben (1)

Hayatta hiç klimam olmadı. Çalıştığım yerlerde klima olduysa da serinlemek için ne yazın ne de kışın ısınmak için çalıştırdım. Benim için elektrik yakıyordu hepsi. Elektriğin ise şakası yoktu. Çünkü pahalıydı.  Bazıları soğuk olduğu için çalışma yerine ısıtıcı getirse de ben böyle bir şey yapmadım. Odayı nasıl bulduysam, öyle kullandım. Kalorifer arızaya geçse dahi böyle bir şeye yeltenmedim. Elektrik gider diye evimde kullanmadığım ısıtıcıyı çalışma ortamında da kullanmadım. Adana'dan sonra gördüğüm ilk klima, son katta oturan komşunun klimasıydı. O evinde serinlerken bense dışarı çıkarken klimadan üzerime damlayan su ile serinlerdim. Klimadan çıkan suyu ağlayan insanın gözyaşına benzetirdim. Klimasından bu şekil müstefit olduğum komşum hakkını helal etsin. Hoş, klimam olmasa da olur. Sahilde olsam neyse. Yaşadığım şehirde klimaya ihtiyaç yoktu bana göre.  Klimaya ihtiyaç hissetmesem de bir vantilatörümüz bari olsun. Çok sıcaklarda biraz çalıştırırız yönlendirmesine, ilk

Yersiz Endişe

Ekonominin gidişatıyla ilgili Hazine Bakanı, ''Dolar yükselince endişelenmeli miyiz?'' sorusuna,  "Dolarla mı maaş alıyorsunuz?” “ Dolar borcunuz mu var?” “ Dolarla bir işiniz var mı?" şeklinde cevap vermiş. Düşündüm. Bakan haklı. Bu ülkede kim dolarla maaş alıyor ki... Haliyle bu cevap gönlümüze su serpti.  Dolarla maaş almadığımıza ve dolarla da borçlanmadığımıza göre doların TL karşısında yükselişi yersiz bir endişe. Çünkü petrol istasyonuna bile gitsek kimse bize "Burada TL geçmez. Git, dolar getir" demiyor. Aynı şey altın için de geçerli. Altın yükseliyormuş. Bize ne? Hangi birimiz altınla maaş alıyor, altın borcu var? O yüzden istediği kadar yükselsin.  Hasılı, Bakanın açıklamaları beni ikna etti. Siz de vakit kaybetmeden ikna olsanız, çok iyi olur. Çünkü iyimserlik varken endişe içerisine girmek akıllara ziyan. Öyle ya yazık değil mi sağlığımıza. Sağlık elden gittikten sonra vara dolar yükselseydi de sağlığımız yerinde ol

Evden Eve/İlden İle Taşıma

Eskiden taşınmalarda eş dost bir araya gelir. Taşınacak olan kimsenin ev eşyasına el verilir. Eşya arabaya yüklenir ya da arabadan eve taşınırdı. Güçlü ve kuvvetliler ağır olanları, biraz zayıf ve yaşlı olanlar hafifleri taşırdı. Komşu, eş dost çay-yemek, soğukluk vs. getirir, ikramını yapardı. İş bitince hep birlikte taşınan ile helalleşilir, uğurlanırdı. Yeni gelene ise hoş geldiniz, hayırlı olsun denirdi. Eş dost ile ortaklaşa, imece usulü yapılan bu taşınmalarda ücret verilmediği gibi teklif dahi yapılmazdı. Taşıyan da ücret beklentisi içlerine girmezdi. Teklifi bile hakaret sayılırdı. Allah razı olsun denir. Herkes işine giderdi.  Bu şekil taşınma şimdilerde kalmadı. Her alanda olduğu gibi bu taşınma işinde de sektörler oluştu ve paralar dönüyor. İlden ile, evden eve taşımalar yaygın. Bundandır ki taşınmalarda kimse eşe-dosta haber vermiyor. Bir taşınma şirketiyle anlaşıyor. Veriyor parasını. Taşınıyor.  * Hayatım göçebe gibi taşınmakla geçti. Eskiden ben başkasının nasıl

Bir Trolün Dünyası

2022 yılında oturduğum evden bir başka eve taşınırken kitaplığı kolilemeye başladım gecenin bir vakti. İki kişinin elleşerek kaldırmakta zorlandığı büyük 9-10 koli kitap oldu. Bir koliye de ayırdığım kitapları koydum. İki büyük koliye de yaramaz dediğim kitap, kırtasiye vb. doldurdum. Bol miktarda ajanda vardı. Kimi geçmişte kullanılmış, kimine el sürülmemiş. Öylesine içine bakıp yazılı olanları ve yazılı olmayanları ayırdım. Yazılı olmayanları bağışlayacağım okul kolisine koydum. Öğrencilere verip günlük ya da karalama olarak kullansınlar diye. Yazılı olan ajandalara göz attım. Önemli bir not var mı diye. Gece gece uyku semesi ne kadar bakabildiysem artık. Ajandaların biri 2014 yılına ait. Boş bir sayfaya yazdığım not dikkatimi çekti. O yıl büyük oğlanın evliliği için bir iki beyaz eşyacıya uğramıştım. Bir tanesinin verdiği teklifi not almışım. Aradan 8 yıl geçmiş. Benim için bir hatıra olmuştu artık. Fotoğraflayıp cep telefonumdaki fotoğraf arşivime eklenmiş oldu. Aldığım nota

Eskilerin Dünyası

Evimin yakınında yol üzerinde işlek bir market var. Şehrin değişik yerlerinde şubeleri olan mahalli zincir market. Zaman zaman alışveriş için bu markete giderim. Bu marketi diğer marketlerden ayıran özelliği, alışverişinin zorluğu. Zira çetin mi çetin. Alacağını alıp çıkamıyorsun bir türlü. Düzenini kim yapmışsa, aralardan bir kişi ancak bir alışveriş arabasıyla zoraki geçebilir. Karşılıklı iki kişi karşılaşsa, ikisi birden yan yana dönerek geçebilir. Önlerinde araba varsa birinin centilmenlik yapıp geri geri gitmesi gerekir. Mümkün değil iki arabanın yan yana geçebilmesi. İki kapısı var. Hem giriş hem çıkış olarak kullanılmakta. Her ikisinde iki kasiyer var. Bir kapıdaki kasa çoğu zaman kapalı olur. Tek kasiyerin önünde uzun sıra olur. Kazara ilerideki ürünlerden alacağın olursa yanlarından geçemezsin. Ancak müsaade istersen, ilerideki bir boşluğa kadar geçerse öyle geçebilirsin. Sırada durdukları yerin sağında ve solunda ürünler var. Buralardan bir ürün almak zorunda kalırsan,

İşsizlik Oranını En Doğru Tespit Etmenin Yolu

TÜİK'in açıkladığı işsizlik oranına inanıyor musun? İnanmayıp da ne yapacaksın? Eldeki veri bu. Hem sonra doğrusunu öğrenip de ne yapacaksın? İşsizlere iş mi vereceksin? Vereceğimden değil de benimki merak işte. Sen hiç merak etmiyor musun? Merak etmeye gerek kalmadan merakımı gideriyorum. Nasıl? Boş ver benim nasıl tespit ettiğimi. Sen en iyisi GSM operatörlerine git. Hem merakını giderirsin hem de bu konuda en doğru bilgiye ulaşırsın. GSM operatörleri ne alaka. İşsizlik oranlarından bahsediyorum. Ben de onu diyorum. İşsizlik oranlarını GSM operatörleri de mi tutuyor? Tutmuyor efendim ama bir düğmeye bassalar, Türkiye'deki işsizlik oranını en sağlıklı bir şekilde ortaya koyarlar. Nasıl yapacaklar bunu? Çok kolay efendim. Türkiye'de kaç operatör varsa bunların genel merkezine ulaşacaksın. Ulaştım diyelim. Onlardan, haftada bir hiç sektirmeden cuma mesajı gönderenlerin sayısını alacaksın. İşsizlerin sayısını diyecektin galiba. Hayır efendim. C

Cuma Tatil Olmalı mı?

04.08.2023 tarihli Cuma hutbesinin konusu, CUMA: HAFTALIK BAYRAM GÜNÜMÜZ başlıklı yazı idi. Cumaya gidenler bu hutbeyi dinledi. Namazını kılan işine gücüne dağıldı. Bu hutbenin ardından bir cuma daha geçti ama taraflar arasında bu hutbenin yankıları devam ediyor. Bir kesimin tepkisini diğer kesimin göğsünü okşayan hutbenin son paragrafında geçen şu cümleler idi. “İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını Cuma namazının vaktine göre düzenleyelim”.  Bir kesim, iş yeri ve okulların cuma namazına göre ayarlanması isteğinin bir ileri aşamasının cuma gününün tatili olacaktır demek suretiyle tepkilerini dile getirirken diğer kesim ise “ Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yanındayız! Başkanın cuma günleri öğrencilerin ve çalışanların namaz vecibelerini yerine getirebilmeleri için çalışma ve ders saatlerinin düzenlenmesine yönelik teklifini destekliyoruz. Bu konuda verilen tepkileri doğru bulmuyoruz ." paylaşımıyla sosyal medyada Sayın Erbaş'a destek