Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (3)

Başörtüsüne bu toplum yabancı olmamasına rağmen başı kapatmak da başı açmak da dikkat çeker. Yazımın bu bölümünde bir zamanlar başı örtülü iken sonradan başını açanlardan iki örnek vermek istiyorum. Lisede görev yaparken kayıt zamanı bir kız çocuğu annesiyle birlikte okul hakkında bilgi almak için yanıma geldi. Anne birkaç şey sorduktan sonra kızı, bir şey sorabilir miyim dedi. Buyur kızım dedim. Bu okulda başı örtmek zorunlu mu dedi. Kendisine, olur mu öyle şey? İsteyen başını örter isteyen örtmez. Başı açık kızlarımız var. Sen de istemezsen örtmezsin. İleride kendi rızan ile örtüneceğini umuyorum dedim. Bu cevabım kızı rahatlattı. Ama annesi rahat durmadı. Koluyla kızını dürterek örteceksin örteceksin. Buna mecbursun dedi. Rahatlayan kızın morali bozuldu. Anneye, hanımefendi, bizde baskı yok, lütfen siz de baskı yapmayın çocuğunuza dedim.  Pazartesi okullar açıldı. Bu okuldan tayinim çıktığı için yerime bakacak yöneticiye, konuşmayı yapmasını istedim. Tüm öğrenciler  ilk gün tö

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (2)

Başörtüsü çözülmeye çözüldü. Kız çocukları istediği yerde okuyabiliyor istediği yerde çalışabiliyor. Ama geçmiş tahrifat, birçoklarında derin izler bıraktı. Bu yazımda da bunun üzerinde durmaya çalışacağım.  Kimi okurken başını açtı. Bir daha başını kapatmadı. Açanların bir kısmı psikolojik sorun yaşadı. İlaç tedavisi gördü. Belki hala ilaç almaya devam ediyor. Başını açmayıp görevinden atılanların bir kısmı travma yaşadı. Belki hala yaşıyor. Okulunu yarım bırakanlar bu muameleyi hiçbir zaman kabullenmedi. (Bunda da haksız sayılmazlar.) Yarım kalan eğitimini yurtdışında tanamlayanların ne tür sıkıntılar çektiklerini bir Allah bir aileleri bir de kendileri bilir. Ki bir kısmı da yabancı dil sorununu çözemediği için yurtdışındaki okulunu da bitiremedi. Mağdur olanların hepsinin mağduriyeti giderilmese de kimi mağdurlar ön plana çıkarıldı. Bu mağduriyetlerinin karşılığını fazlasıyla gördü. Başörtüsü ile birlikte katsayı kararı işin tuzu biberi oldu. Yüksek puanına rağmen b

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (1)

Başörtüsü bu ülkede hiç gündemden düşmedi. Bu konuda kısa kısa açıklama yapmak istiyorum. *Müslümanlar için başörtüsü dinin bir emridir ama dinin kendisi değildir. Dinin birçok emrinden bir tanesidir. Örtünen dinin bu emrinin gereğini yerine getirmiş, örtünmeyen ise bu emri yerine getirmemiş olur.  *Başörtüsü bu çağda gerekli veya değil meselesi değildir. Mantık aranmamalı. Nasıl ki Hz Adem'i Allah "Hepsi serbest, sadece şu ağaca yaklaşmayacaksın" şeklinde imtihan ettiği gibi kadınları da başörtüsü ile imtihan etmektedir.  *Başörtüsü bu ülkede hep tartışma konusu olmuştur. Laikliğe aykırı denerek kamuda başörtüsü yargı eliyle yasaklanmıştır. *Başörtüsü yasağı siyasi malzeme olarak kullanılmış. Laik, Kemalist, solcu ve sol partilerin çoğunluğu bu yasağı savunmuş, sağ partilerin çoğu özellikle muhafazakar ve İslamcı partiler bu yasağa karşı çıkmıştır. Her iki kesim de siyasette başörtüsü üzerine siyaset yaparak az veya çok ekmek yemiştir ve ekmek yemeye devam etmekt

Sözün ve Yazının Bir Anlamı Var mı?

Kutuplaşmanın had safhaya ulaştığı, Tarafgirliğin arttığı ve akılların hiç olmadığı kadar kiraya verildiği,  Doğruya doğru, yanlışa yanlış demekten çoğu  insanın kaçındığı, bunu ifade etmekten korktuğu, sosyal medyada bir konuda görüş bildirmekten kaçındığı,  İnsanların birbirlerine ve olup bitenlere karşı körler ve sağırlara oynadığı,  Başkasına yapılan eleştirinin makbul, kendisine ve ait hissettiği camiaya yapılanın tu kaka yapıldığı, Sözün doğru ve yanlışlığından ziyade sözü kimin söylediğine bakıldığı, İnsanların hiç olmadığı kadar oluşturulan algılarla yaşadığı, değerlendirmeyi de bunun üzerine yaptığı, mahallelerin kavgasını algılar üzerinden yaptığı,  İnsanların, yaşanan bütün dertlerden kurtaracak kurtarıcı beklediği, Ana babası ve kendisinden ziyade başkasının şakşakçılığını yaptığı, ölümüne savunduğu, karşı cepheye karşı orantısız saldırıya geçtiği,  Fikir ve düşünce bazında seviyeli tartışmanın yapılamadığı,  Bir fikrin kişiler üzerinden savunulduğu, k

Hayatın Zorluğu ve Kolaylığı *

Hayat zor olmaya zordur. Çünkü bir mücadeleden ibarettir. En kolayı yeme ve içmedir. Bunun için de çiğneme ve yutma eforu sarf etmek gerekir.  Hayat bize hiçbir zaman toz pembe hayat sunmaz. Sevinç ve mutluluk kadar üzülme de bu hayatın cilvelerindendir. Allah bir kulunu hep sevindirmez hep de üzmez. Bir konuda işimiz rast gider, seviniriz. Tersi olur, üzülürüz. Tüm bunlar hayatın doğasında vardır.  İşimizin rast gitmemesi hayatın sonu mudur? Değil elbet. Şayet son olsaydı, dünyada hiçbir canlı kalmazdı.  Hayat gül gibidir ve her mevsim açmaz. Bir bakmışsın solmuş bir bakmışsın açmıştır. Gül aynı zamanda dikeniyle müsemmadır. Dikenine elini batırmadan gülü koklayabilirsen, hayat denen şey ancak mutluluk ve huzur verir. Elini dikene batırırsan, acıma hisseder, üzülürsün. Bugün üzülen yarın güler, bugün gülen ise yarın üzülebilir. Kısaca hayat sürprizlerle doludur.  Tüm acısına rağmen yaşanmaya değer bu hayatı kolaylaştıran, mücadele ederken sebepleri işlemek, yapılması gereken

Şişede Durduğu Gibi Dursa

İnsana sarhoşluk verdiği ve aklı kullanmasının önüne geçtiği için yasaklanan içki; şişede kalsa, bağımlıları içemese, vitrinlerde bulunan birçok süs eşyası gibi vitrinlerde yerini alsa, bu içkinin kime ne zararı olur? İçilmediği için belki yasak da olmazdı. Adalet, doğruluk, güvenilirlik, ehliyet ve liyakat dediğimiz din umdeleri, uygulamaya yönelik olmadan bir söylemden ibaret olsaydı, söylemlerini pratiğe dönüştüremeyenlerin elini ne güzel rahatlatırdı. Böyle bir din tadından yenmezdi. Zira sadece konuşup mangalda kül bırakmaz, dini de kimseye vermezdi. Hz Ömer bir hutbe iradında, "Ben haktan ayrılırsam, ne yaparsınız" sorusuna, cemaatten birinin "Seni şu kılıcımla düzeltirim" demesine Hz Ömer'in, "Adaletten ayrıldığı takdirde kendisini düzeltecek bir cemaate sahip olduğundan dolayı ellerini açarak Allah'a şükrettiği” rivayet olunur. Rivayetin aslı var veya yok. Şayet adlı var ise amirin hatasını düzeltme işi sadece piyeslerde oynansa, seyircil

Bilen mi, Karışan mı?

Biri benimle ilgili "Bir insanın anladığı bir alan olur. Bu ise her alanda yazıyor. Yazmadığı konu yok" demiş.  Bunu diyen kişi belli ki yazılarımı takip ediyor. Takip etmekle kalmıyor, satır satır okuyor. Bilgi edinmek ve merak ettiği için mi okuyor? Burasını bilmiyorum. Belki de her satırı okuyarak ileride bir yerlerde veya aleyhimde kullanmak üzere arşiv oluşturuyor. Her ne sebeple olursa olsun, bilinçli bir okuyucuyla karşı karşıyayım ve yazılarımı takip etmesi beni ancak mesrur eder.  Bilinçli okuyucumun benimle ilgili tespitini bana yapmasını isterdim. Belki de gerek duymamış belki de zamanı olmamıştır. Kendi tercihidir. Varsın arkamdan konuşsun. Yalnız herkesi tenzih ederim ama bizim kültürümüzde bir kişi hakkında gıyabında konuşmak dedikodu sayılır. Bunu da hatırlatmış olayım.  Geleyim yazılarıma. Hemen hemen her konuda yazıyor muyum? Elhak doğrudur, bugüne kadar yazmadığım alan yok gibidir. Yazılarımı takip eden bir arkadaşım bir gün "Ağabey, her konuyla