Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zirveden Dibe

*Vizyon *Misyon *Azim *Ekip ve ekip ruhu *Samimiyet ve göründüğün gibi olma *İbadet aşkıyla çalışma *Herkesi kucaklama ve olduğu gibi kabul etme *Tutumlu olma *Kim kendini ne şekilde tanımlıyorsa aksi ortaya çıkmadığı müddetçe kişi veya grupları öyle kabul etme  *Az konuşma ve çok icraat *Plan, program, hedef *Kendini sürekli yenileme ve geliştirme  *Başkasının derdiyle dertlenme *Halkı okuma vs zirveye çıkarır ve zirvede tutar.                                          *** *Kibir, gurur ve büyüklenme *Küçümseme ve basite alma *Hakaret etme, ötekileştirme ve kutuplaştırma  *Ekibini küstürme, kırma, incitme vs yollarla kaybetme ve ekip ruhuna önem vermeme *Kişi veya kurumları resmi adlarından ziyade hakaret içeren isimlerle anma  *Kendini tekrarlamaya başlama  *Eleştiri ve tenkide açık olmama  *Önüne gelene kızma ve ayar verme *Sağlıklı düşünememe  *Çok konuşma *Hata kabul etmeme *Çevreye korku salma *Kimseye güvenmeme, kimseyi beğen

Gönüllerde Kurduğun Tahtı Devam Ettirmek İstiyorsan...

●Güven vermelisin. ●Adil olmalısın. ●Kimsenin ekmeğiyle oynamamalısın. ●Kamu malını yetim malı bileceksin. Ne kendin yiyeceksin ne de etrafına. Ülkenin ürettiği katma değeri her bir bireye verdiği katkı oranında faydalandıracaksın. ●Kamuya eleman alımında tek kriterin ehliyet ve liyakat olmalıdır. Kamunun imkanlarından ülkenin tüm mozaiklerini faydalandırmalısın. ●Yaratılana Yaradan'dan ötürü değer vermelisin. ●Kimseye saygıda kusur etmemelisin. ●Küçümsememelisin. ●Hakaret etmemelisin. ●Nezaketi ve tatlı dili elden bırakmamalısın. ●Kimseyi ötekileştirmemelisin. Hep kucaklayıcı olmalısın. ●Kırdığın, küstürdüğün kişiler varsa gönüllerini almaya çalışmalısın. ●Ömrünü adam kazanmaya, gönülleri fethetmeye adamalısın. ●Az, öz ve yerinde konuşmalısın. Önüne gelene cevap vermemelisin. Dilin değil, vücudun, beynin çalışsın. ●Meydan ve ekranlarda çok görünmemelisin.  ●Kendini özletmelisin. ●Mikrofon, kalabalık, alkış ve güç afetinden korunmalısın.  ●Bir der

Beni Ciddiye Alsan İyi Olur

İnsanoğlu toplumsal bir varlıktır. Mutlaka bir arada yaşaması gerekiyor. Bu birliktelikte sorun çıkmaması esastır. Sorun çıkarsa da sorunun şiddete başvurulmadan çözülmesi gerekiyor. Bazı sorunlar konuşarak çözülse de çoğu çözülemiyor. Çözülemediği gibi işi husumete veya birbirine çelme takmaya kadar götürebiliyor. Aile kavgaları, ailenin fertleri arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkları örnek olarak verebiliriz. Aile bireyleri derken aralarında kan veya sıhriyet bağı olanlar olabileceği gibi aynı dünya görüşü ve siyasi düşünceye sahip olanlar da olabilir. Bunlar aralarında çok iyi anlaşırlarsa başkasına karşı bir güç oluştururlar. Şayet anlaşamazlarsa aynı düşünceden beslenen bu kişilerden beklenen, *Birbirlerini yok kabul etmemeleri, *Anlaşamazlarsa bile aralarında iletişimi kesmemeleri, dostlukları bırakmamaları, *Saygıda kusur etmemeleri, *Asgari müştereklerde anlaşabilmeleri, *Birbirlerini küçümsememeleri, *Birbirlerine kapıyı açık bırakmaları, kapılarının her daim açık ol

Kemal Bey'in Derdi Hiç Bitmeyecek mi?

Deniz Baykal'ın bir kaset operasyonuyla genel başkanlığı bırakmak zorunda kalmasının ardından 2010 yılında yapılan olağanüstü kongrede CHP genel başkanlığı koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerde gözle görülür bir başarı gösterememesine rağmen koltuğunu korumayı bildi. Aşağı yukarı her seçimden sonra ya genel başkanlık ya da tüzük kurultayı toplandı. Her kurultayda karşısına aday olarak çıkan Muharrem İnce'yi yenerek güven tazeledi. Kurultay sonrası muhalifleri egale etmeyi bildi. Muhalif olarak kalan Muharrem İnce'yi cumhurbaşkanı adayı göstererek saha dışına itti. Seçim sonrası aldığı oya güvenerek Muharrem İnce, el altından olağanüstü kongre için imza toplamaya kalkışması ve toplanan imzanın delege sayısının yarısını bulması Sayın Kılıçdaroğlu'nu zor durumda bıraktı. Parti içindeki gücünü kullanarak yeni bir kurultaya geçit vermedi. Çünkü yakında 31 Mart seçimleri vardı. Kozlar 31 Mart sonrasına bırakıldı. 31 Mart seçimlerine CHP Millet İttifakıyla gir

Hakim Olmayı İster miydiniz?

Yeri geldiği zaman şimdiki aklım olsaydı falan mesleği seçerdim. Maaşı ve imkanları çok iyi. Üstelik bu işi yapanlar yorulmuyorlar deriz. Bakmayın siz ne iş yapıyorlar ki dediğimize. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. İçine girmeyince hiçbir mesleğin kolay mı zor mu olduğu anlaşılmaz. Bize görünen sadece davulun sesinin gür çıktığı. Aslında sorumluluk isteyen her bir meslek zordur. Bu açıdan bakınca kolay meslek yoktur.  Hakimlik mesleği mesela... Belki de çoğumuza kolay gelen mesleklerden biridir hakimlik. Bu mesleği icra eden hakimlerin özlük hakları iyi. Emrinde çalışan onlarca personelleri var. Ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmiyorlar. Şunu getir dediklerinde emir ve ricaları hemen yerine getiriliyor. Devletin kendilerine tahsis ettiği korumalı lojmanlarda oturuyorlar. Çoğunun altında makam aracı, emirlerinde şoförleri var. Makamlarına önüne gelen elini kolunu sallayarak çat kapı giremiyor. Saygıda kusur edilmiyor kendilerine. Geçiyorlar sanık veya zanlının karşısına. So

Sevdiklerimizle İmtihanımız *

Malumunuz bu dünya bir imtihan dünyası. Bu imtihan cenderesinden her birimiz geçiyor. Kimseyi es geçmiyor. Bu sınavda kimseye torpil yok, kopya çekmek yok. Kimseye de gücünün üzerinde bir yük yüklenmiyor.  Sırası geleni Allah sınava tabi tutuyor. Sınava tabi tutarken en sevdiklerimizle imtihan ediyor. Kim, neyi, en çok seviyor veya istiyorsa başının belasıdır. (imtihanıdır) Er veya geç gelir bulur. Kimini eşiyle, kimini çocuklarıyla, kimini işiyle, kimini dış görünüşüyle, kimini zenginlikle, kimini fakirlikle, kimini şöhretle, kimini makam vs ile imtihan ediyor; bazen vererek bazen vermeyerek... Birbirine benzer ama hiçbir imtihan aynı değildir. Mal vermişse başa kakmadan fakirin hakkı verilmeli. Evlat vermişse iyi yetiştirilmeli. Şöhret ve makam verilmişse altında kalınmamalı, şımarmamalı. Güzellik verilmişse kibir ve gurura kapılmamalı. Çirkinlik verilmişse isyan edilmemeli. Yukarıda verdiğim örneklere topluca nimet diyebiliriz. Çünkü Allah'ın bahşettiği her şey bizim

Konya İyi Bir Sınav Vermedi ***

Sosyal medyada bir arkadaşın paylaşımından Prof. Dr. Mehmet Okuyan’ın 14/04/2019 günü Konya’da “Kur’an ve Hayat” konulu bir konferans vereceğini okudum. Nasip olup konferansa gidemedim. Gidemedim ama sonradan duydum ki konferansın veya Mehmet Okuyan’ın veya onu dinlemeye gidenlerin başına gelmeyen kalmamış. Çünkü konferansın yapılmaması için ne yapılması gerekiyorsa o yapılmış. Konferansı, adını ilk defa duyduğum Ahde Vefa Turan Birliği organize etmiş. Konferans yeri olarak önce Konya Ticaret Odasının konferans salonu ayarlanmış. KTO, tadilat yapılacağını gerekçe göstererek salonu vermekten kaçınmış. Bunun üzerine konferansın Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği salonunda yapılacağı duyurulmuş. Her ne hikmetse daha önce oluru verilen bu salon da KONESOB tarafından yine bir gerekçe ileri sürülerek iptal edilmiş. Ardından Okuyan ve onu dinlemek isteyenler soluğu Konya Selçuk Oteli konferans salonunda almışlar. Dinleyicilerin çoğunun ayakta dinlediği konferans adı geçen otelde n