Ana içeriğe atla

Gönüllerde Kurduğun Tahtı Devam Ettirmek İstiyorsan...

●Güven vermelisin.
●Adil olmalısın.
●Kimsenin ekmeğiyle oynamamalısın.
●Kamu malını yetim malı bileceksin. Ne kendin yiyeceksin ne de etrafına. Ülkenin ürettiği katma değeri her bir bireye verdiği katkı oranında faydalandıracaksın.
●Kamuya eleman alımında tek kriterin ehliyet ve liyakat olmalıdır. Kamunun imkanlarından ülkenin tüm mozaiklerini faydalandırmalısın.
●Yaratılana Yaradan'dan ötürü değer vermelisin.
●Kimseye saygıda kusur etmemelisin.
●Küçümsememelisin.
●Hakaret etmemelisin.
●Nezaketi ve tatlı dili elden bırakmamalısın.
●Kimseyi ötekileştirmemelisin. Hep kucaklayıcı olmalısın.
●Kırdığın, küstürdüğün kişiler varsa gönüllerini almaya çalışmalısın.
●Ömrünü adam kazanmaya, gönülleri fethetmeye adamalısın.
●Az, öz ve yerinde konuşmalısın. Önüne gelene cevap vermemelisin. Dilin değil, vücudun, beynin çalışsın.
●Meydan ve ekranlarda çok görünmemelisin. 
●Kendini özletmelisin.
●Mikrofon, kalabalık, alkış ve güç afetinden korunmalısın. 
●Bir derdin olsun. Bu derdin çözüm mercii isen dert yanmamalısın ve şikayet etmemelisin.
●Kimseye korku salmamalısın. Korku imparatorluğu kurmaya kalkmamalısın.
●Sakin ve soğukkanlı olmalısın. Basireti, feraseti ve sağduyuyu elden bırakmamalısın. Kızgın ve sinirli isen konuşmamalısın. Çünkü kızgınlığın seni senden eder, seni bir başkası eder. Meydan okumamalısın. 
●Etrafında seni öven değil, aynı zamanda seni eleştirebilecek kişilere yer vermelisin. Dost acı söyler, yüze söyler sözünü hiç unutmamalısın. Her eleştireni düşman bellememelisin. Hata yaptığın zaman karşına dikilebilecek ve sana doğruları haykıracak dostların olsun.
●Her hareketini doğru mu yanlış mı sorgulamadan her daim seni savunan, şakşakçılık yapan, senin adına racon kesen kişileri bir denemeye tabi tutmalısın. O değilden bir kızağa al, tavrını bir test et. 
●Ekibini iyi belirlemelisin. Ekibine görev ve sorumluluk vermelisin. Ekibin yüzünü ağartmalı. Her işi sen üstlenmemelisin. Her işe sen koşmamalısın. Ekibini çalıştırmayı bileceksin.
●Zaman zaman yapamadıklarını itiraf etmeli ve yüzleşmelisin. Bir işi olduğundan farklı göstermeye çalışmamalısın.
●Özgür basının olmasına önem vermelisin.
●Yargıyı emrine almamalısın. Yargı seni değil, yaptığın yanlışlıklar olursa sana fren olsun. Mağduriyetler oluşturmamalısın. Oluşursa da herkes hakkını adalette arasın. Adaletin kestiği parmak acıtmasın. Yargı bağımsız olsun. Ne senden ne de başkasından emir alsın.
●Hep hakkı savun ama hakkı savunurken ne getirir ne götürür, şimdi zamanı mı diye düşünmelisin.
●Çok kıyas yapmamalısın. Çok tekrarlamamalısın. Başa kakmamalısın. Çünkü bunların fazlası bezdirir.
●Bir icraatın diğeriyle, bir sözün öncekiyle çelişmeyecek şekilde prensip sahibi olmalısın. Şayet değiştireceksen bunu "Bu konuda daha önce şundan dolayı şöyle diyordum. Şu an itibariyle o görüşümden şundan dolayı vazgeçiyorum" sözünü ilk sen söylemelisin.
●Bir konuda gittiğin yolun yanlış olduğu ortaya çıkmışsa dönmesini bilmelisin. Çünkü hatadan dönmek erdemliliktir. Hatada ısrar etmek intihar etmek gibidir.
●Asla kin gütmemelisin. Dostluk ve düşmanlıkta ileri gitmemelisin. İnatçılık asla yanından geçmesin.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Bunları yaparsan gerisini getirirsin. Gönüllerde kurduğun taht artarak devam eder. Tersi seni bir müddet zirvede tutsa da bir müddet sonra gözden ve gönülden düşmeye başlarsın ve bir daha toparlayamazsın. Bu durum sadece sana değil, seni seven, sana umut bağlayanlara da zarar verir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde