Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bu, sağlıklı bir üslup olmasa gerek

Sanal alemde bazı kişilerin fotoğraflarına yer verilmiş ve adı geçen kişilerin  görüşlerinden birer cümle seçilerek ok işaretiyle gösterilmiş ve ‘Sapık görüşlerinden bazısı’ denerek sosyal medyada paylaşıma sunulmuş, resmin altında da adı geçen kişilerin görüşlerine yer vererek haklarında hüküm verilmiş. Yani bu kişilere anladığım kadarıyla sapık denmek isteniyor. Baştan söyleyeyim resimde olan kişileri ve görüşlerini savunma gibi bir niyetim yok. Ayrıca bu resimde gördüğüm bazı kişilerin bırakın fotoğraflarını, isimlerini anmayı bile zül addederim. Bazıların görüşlerine katılmadığım gibi görüşlerinden de hiç hazzetmem. Görüşün doğruluğunda ve yanlışlığında değilim. Bu sözleri söylemişse bu kişiler mutlaka kendi zaviyelerince bir açıklamaları  vardır. İster katılır, ister katılmazsınız. Katılmazsınız olur biter. Üzüldüğüm, bu resmi oluşturup bu kişileri hedef gösterenler ve bu resmi alıp paylaşanlar ne yapmak istiyorlar? Niyetleri nedir? Üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi? Sonr

Hayat pahalılığı dedikleri bu olsa gerek

Üniversite ikinci sınıfta iken evlendim, fakülteden  hane sayısını beşe çıkartarak mezun oldum. Evlendiğim 88 yılından itibaren ailemin yükü üzerime binmişti. Ömrüm yaz dönemlerinde inşaatlarda çalışarak geçti, ailemi geçindirebilmek için.  Göreve başladığım 1992 yılından itibaren 2000'li yıllara kadar maaşlı olmama rağmen kıt kanaat geçindim. Hayat pahalı mı pahalı idi. Çünkü çift haneli enflasyonlarla yaşıyorduk. Kiralar yüksek, gıda, giyim ve beyaz eşyayı bir öncesinde aldığın fiyata alamıyordun. Hükümetler zam verirken % 30-40 civarında zam vermesine rağmen geçinmeye yetmiyordu. Bir beyaz eşya alan kimse bir yıl boyunca sağılmaktan başka bir alış veriş yapamıyordu neredeyse. Çünkü belini doğrultamıyordu. Öncesinde 95, ardından 99 ve 2001 ekonomik krizleri freni patlayan bir kamyon misaliydi. Maaşlar yatacak mı yatmayacak mı endişesi yaşanmadı değil o yıllarda.  2001 krizinden sonra kendi kendime "Bugünkü aldığım bir şeyi yarın aynı fiyattan alacağım günler gelecek

Küresel ısınma dedikleri bu olsa gerek

Haziran ayında yaz mevsimini yaşamamız gerekirken kışı yaşıyoruz adeta. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Çoğu zaman doluya çeviriyor, çoğu yerde su baskınlarına sebebiyet veriyor, sebze ve meyveler zarar görüyor. Ekin-harman işleri olması gerekirken hasat işine girişilmedi. Çünkü havalar serin ve yağışlı geçiyor. Yarım asrı devirdim haziran ayında böylesi bir iklim görmedim. İstemediğimiz ve görmediğimiz kadar kar gördük bu yıl. Hiç olmadığı kadar ısınma için doğal gaz parası verdik. Ramazan geldi, havalar serin gidiyor, gitsin. Çünkü orucu rahat tutarız, serinlik iyidir dedik. Ramazan bitti neredeyse. Havalar bugün ısınır, yarın ısınır derken kışı beklemeye başladık dense yeridir. Daha balkonlara çıkıp oturamadık soğuktan. Kışlıkları utanmasak yeniden çıkaracağız bu gidişle.  Coğrafya dersine pek ilgi göstermezdim okurken. Bu dersim ne kadar vasat olsa da en azından iklim özellikleri nedir biliyorum. Liseden öğrendiklerimden aklımda kaldığı kadarıyla İç Anadolu'da,

Mevzuat değişikliğinde devlet niçin kamuoyunun gerisinde?

Basından okuduğumuza göre devlet, memurlarla ilgili kılık kıyafet Yönetmeliğinde değişiklik yapmak için düğmeye basmış. Buna göre memura sakal serbest olacakmış, kravat zorunlu olmaktan çıkarılıyormuş, memurlar kot pantolon giyecekmiş...  Hayırlısı diyelim ama zaten bu sayılanları kaç yıldır memur serbest olarak kullanıyor. Çoğu kimse sakallı olarak kurumuna gidiyor, herkes istediğini giyiyor, kravatı zaten görmez olduk. Zannedersem bugün memurun fiili hale getirdiği giyim kuşamın mevzuata uydurulmasından ibaret olacak bu değişiklik. Neden böyle oluyor bu işler? Niçin devlet kılık kıyafette değişiklik yapmada memurun ardından hareket ediyor? Halbuki yetkililer halkın, memurun, kamuoyunun isteklerini daha önce okuyarak onların önünü açma yoluna gitmeli değil miydi? Devletin kılık kıyafette serbest düşünebilmesi ve karar alabilmesi için illaki memurların eylem mi yapmaları gerekirdi? Yönetmelikte yasak olduğu halde kaç yıldır bu ülkenin memuru kot giydi, kravat takmadı, sakal ko

MEB, 'Öğretmen Strateji Belgesi' hakkında bilgilendirme yapacakmış!

09 Haziran 2017 günü Resmi gazete'de yayımlanan Öğretmen Strateji Belgesi üzerine basında epey bir yorum yapıldı. Genelde eleştirel bir bakış açısı vardı bu değerlendirmelerde. Belgede geçen öğretmen yeterlilik sınavı ve performans değerlendirme ile ilgili yapılan yanlış değerlendirmeler üzerine Bakanlık 19/06/2017 günü yani Belgenin yayımlanmasından tam on gün sonra öğretmen ve idarecileri saat 10.00'da bilgilendirme yoluna gideceğini açıkladı. Bakanlığın bilgilendirme yapması kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü yanlış anlaşılan ve yanlış anlaşılmaya müsait, sağa ve sola çekilen yanlışlar varsa mutlaka yetkililer tarafından giderilmelidir. Kanaatimce Bakanlık açıklama yapma konusunda biraz geç kaldı gibi geldi bana. Yetkili ve yetkisiz herkesin Resmi Gazete'de yayımlanan Belge üzerine doğru ve yanlış yorum ve değerlendirmeler yapmasından sonra Bakanlık, yanlışların önüne geçmek için harekete geçti. Keşke Bakanlık hakkınca onca şeyler yazılıp çizilmeden önce personelini

Aşağıdaki yazının başlığı ne olsun?

1 Ben bir dereye abdest almaya gidiyorum. 2 Bu dere hangi dere? 3 Kanlı elma... 4 Evleneceğin eşte hangi özelliklerin olmasını istersin: Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm... 5 Elmanın Ağırlığı 6 Elmanın diyeti 7 İmtihanın Sonu 8 Boğazdan haram lokma geçerse... 9 Numan'ın gelişi...) "İmam-ı Azamın babası Sabit küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi bir şahsiyet idi. Bir gün dere kenarında abdest alırken suda bir elma gördü. Elma suda çürüyüp gidecekti. Abdestini aldıktan sonra elmayı yedi. Elmayı yerken tükürüğünde kan gördü. Daha önce hiç başına gelmemiş bir durum idi. Bunun sebebini yediği elmanın şüpheli olmasına yorarak elmanın sahibini bulup helallik istemek üzere yola düştü. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmalar toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Helallik istemek üzere yola d

İmam dediğin böyle olmalı!

Yan taraftaki yazı bir caminin duyuru sayfasına görevlinin yazdığı bir duyuru. Herkesin dikkatini çekmiş olmalı ki sosyal medyada epey ses getirdi. Sizin ne kadar dikkatinizi çekti bilmiyorum ama bana enfes bir duyuru geldi. Böyle bir yazıyı akıl edip duyuru sayfasına yazan   görevliyi tebrik etmek lazım. Durumumuzu en güzel şekilde ifade eden bir yazı. Kimseyi kırmadan, dökmeden, kimseyi suçlamadan ince bir gönderme imamın yaptığı. İnce bir zekanın ürünü desem çok abartmış olmam. Helal olsun bu görevli kardeşime. Nazik bir üslup. Özellikle din görevlilerinde olması gereken bir bir dilin yazıya dökülmesi. Buram buram zeka kokuyor.  Bu görevli kimdir, necidir, hangi ilin hangi camisinin görevlisidir, cemaatiyle arası nasıldır, dini bilgisi, satıcılığı ne kadardır bilmem ama sadece gördüğüm bu yazı bana bu cami cemaatinin çok şanslı olduğunu anlatıyor. Ramazan ve cumalarda camileri dolduran bizlere ince bir gönderi var bu yazıda. Sekiz cümlede anlatmış maksadını.