1 Ben bir
dereye abdest almaya gidiyorum.
2 Bu dere hangi dere?
3 Kanlı elma...
4 Evleneceğin eşte hangi özelliklerin olmasını istersin: Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm...
5 Elmanın Ağırlığı
6 Elmanın diyeti
7 İmtihanın Sonu
8 Boğazdan haram lokma geçerse...
9 Numan'ın gelişi...)
2 Bu dere hangi dere?
3 Kanlı elma...
4 Evleneceğin eşte hangi özelliklerin olmasını istersin: Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm...
5 Elmanın Ağırlığı
6 Elmanın diyeti
7 İmtihanın Sonu
8 Boğazdan haram lokma geçerse...
9 Numan'ın gelişi...)
"İmam-ı Azamın
babası Sabit küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi bir şahsiyet
idi.
Bir gün dere kenarında abdest alırken suda bir elma gördü. Elma suda çürüyüp gidecekti. Abdestini aldıktan sonra elmayı yedi. Elmayı yerken tükürüğünde kan gördü. Daha önce hiç başına gelmemiş bir durum idi. Bunun sebebini yediği elmanın şüpheli olmasına yorarak elmanın sahibini bulup helallik istemek üzere yola düştü.
Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmalar toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler.
Helallik istemek üzere yola düşmüştü anlatılanlara rağmen fikrini değiştirmedi Sabit. Elmanın sahibini bulup meseleyi anlattı. Ya hakkını helal et ya da parasını ödeyeyim dedi.
Bahçe sahibi tek şartla hakkını helal edeceğini o şartın da kızı ile evlenmesi olduğunu söyledi.
Fakat kızının özellikleri ha deyince kabul edilebilecek özellikler gibi durmuyordu. Bahçe sahibi kızını kör, sağır, dilsiz ve kötürüm diye tarif etmişti.
Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızla evlenme karşılığı helal edilecek elmanın diyeti ağır gibi gözükse de, öbür dünyaya kul hakkı ile gitmek istemeyen Sabit tamam diyerek teklifi kabul eder.
Sabit hazretleri düğünden sonra gelinin duvağını açınca neye uğradığını şaşırır. Odada dünya güzeli bir kız vardır. Hemen kayınpederine koşup, Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok der. Kayınpederi tebessüm ederek, Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah’ü Teâlâ mübarek ve mesut etsin der.
Velhasıl İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin anne ve babasının vasıfları böyleydi..
Bizim temel sorunumuz şu: Ahlakın başlangıcının titizlik bahsi olduğunu unutuyoruz. Titizlik bahsini kendi nefsimiz üzerinden değil başkalarının davranışlarını denetlemek üzere devreye sokuyoruz." Fatma Barbarosoğlu 19/06/2015
Bir gün dere kenarında abdest alırken suda bir elma gördü. Elma suda çürüyüp gidecekti. Abdestini aldıktan sonra elmayı yedi. Elmayı yerken tükürüğünde kan gördü. Daha önce hiç başına gelmemiş bir durum idi. Bunun sebebini yediği elmanın şüpheli olmasına yorarak elmanın sahibini bulup helallik istemek üzere yola düştü.
Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmalar toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler.
Helallik istemek üzere yola düşmüştü anlatılanlara rağmen fikrini değiştirmedi Sabit. Elmanın sahibini bulup meseleyi anlattı. Ya hakkını helal et ya da parasını ödeyeyim dedi.
Bahçe sahibi tek şartla hakkını helal edeceğini o şartın da kızı ile evlenmesi olduğunu söyledi.
Fakat kızının özellikleri ha deyince kabul edilebilecek özellikler gibi durmuyordu. Bahçe sahibi kızını kör, sağır, dilsiz ve kötürüm diye tarif etmişti.
Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızla evlenme karşılığı helal edilecek elmanın diyeti ağır gibi gözükse de, öbür dünyaya kul hakkı ile gitmek istemeyen Sabit tamam diyerek teklifi kabul eder.
Sabit hazretleri düğünden sonra gelinin duvağını açınca neye uğradığını şaşırır. Odada dünya güzeli bir kız vardır. Hemen kayınpederine koşup, Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok der. Kayınpederi tebessüm ederek, Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah’ü Teâlâ mübarek ve mesut etsin der.
Velhasıl İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin anne ve babasının vasıfları böyleydi..
Bizim temel sorunumuz şu: Ahlakın başlangıcının titizlik bahsi olduğunu unutuyoruz. Titizlik bahsini kendi nefsimiz üzerinden değil başkalarının davranışlarını denetlemek üzere devreye sokuyoruz." Fatma Barbarosoğlu 19/06/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder