Markete girerek iki tane beşer litrelik su aldım. Kasaya yanaştım. Gözlüklü kasiyer kızımız suyun barkodunu okuttu. Ama makine okumadı. Şu diğer sudan okut dedim. Kızımız bu önerime önce sıcak bakmadı. Aynı suyu tekrar okuttu. Yine olmadı. Sonra diğerini denedi. Onu da okumadı. Küçük yazılmış o kadar rakamı tek tek yazmak istedi. Göremiyorum ki dedi. Getir ben okuyayım dedim. Amcanın zoruna bak. Bu yaşımda ben okuyamıyorum. Yaşına başına bakmadan ben okuyayım diye atlıyor. Zaten işim başımdan aşkın demiş olmalı ki hiç pas vermedi. Öyle ya, gepegencecik kendisi okuyamıyorsa 60'ındaki ben nasıl okuyacaktım. Cebinden cep telefonunu çıkardı. Kamerasını açtı. Barkoddaki rakamları büyüterek fotoğrafını çekti. Çektiği rakamları yazdı. Makine yine okumadı. Bulduğu çözüm de işe yaramadı. Ben bekliyorum, kızımız bekliyor. Ardımda kuyruk uzadı. Kızımız ne yapacağını şaşırdı. Patronu çağırsa, barkodu okuyamadım dese olmazdı. Fotoğrafını büyüterek çektiği barkodu tekrar tekrar yazdı. Tüm bunlar