Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İptal Edilen KPSS Üzerine (1) *

Merkezi sınavlarda alınan sıkı tedbirlerle bina içinde ve bina dışında bireysel kopya çekilmesine geçit verilmediğini; sınava girenler, sınavlarda görev yapanlar ve çocuğu sınava giren anne babalar çok iyi bilir. Bırakın kopyayı, teşebbüsü bile mümkün değil. ÖSYM'de soru hazırlama faslının nasıl olduğunu kamuoyu yeterince bilmemekle beraber bu tür komisyonlarda görev alıp isminin açıklanmasını istemeyen bir akademisyenin bu konuda yazdıklarına kulak verelim: "2015-2017 yıllarında özellikle de 15 Temmuz’dan sonra birkaç defa ÖSYM’de soru hazırlayan ekipte yer alan biri olarak yazıyorum: -Soruları hazırlayanlar kesinlikle üniversite hocalarıdır. -ÖSYM binasına girişte göz id’si alınır. Onunla tüm şifreli kapılar açılır. -Telefonlar teslim alınır.  -Üzerinizdeki kağıt kalem hepsi toplanır ve bir dolaba kilitlenir. -Saat 10.00 ile 16.00 arası sadece zihinlerde olan sorular üretilir . -Bu hazırlanan sorular bir üst komisyon tarafından dil ve diğer tüm yönleriyle ikinc

Kim Demiş Bu Araba Muayeneden Geçmez Diye *

İki seferdir ağır kusurlu muameleye maruz kalan aracım, cebimde sıkışan fazlalığı sanayiye bırakmanın ardından muayene tekrarıyla hafif kusurlu olarak trafik vizesi alabilmişti. Eski modeldi ama her seferinde gıcır gıcır yıkamıştım halbuki. Gönlümden, bu model bu arabayı bu yıla ve buraya kadar getirmiş, üstelik bize değer vermiş, ele güne karşı ayıp olur demiş, aracını da bir güzel temizlemiş. Kendisinin ahı gidip vahi kalsa da bu garibi daha fazla üzmeyelim, ahir ömründe biraz sevindirelim, hafif kusurla gönderelim derler mi diye geçmedi değil. Ama acımadılar. Neyse geçen geçti. Şimdi gelelim günümüze. İki seneyi çok uzun sanırdım. Meğer göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Aracın muayenesi tekrar geliverdi. Bir hafta öncesinden randevumu aldım. Bereket geçen seferlerde olduğu gibi plakamı, adımı, soyadımı çifter çifter yazmadı sistem. Tek seferde randevumu alabildim. Aracıma hiç bakım yaptırmadan, sol çamurluğa vurup izini kaybettirenin bıraktığı izi kaportacıya götürmeden, arabamı

KPSS Önerim *

Öğretmenliğimin son yirmi yılında yaptığım sınavlar için şöyle bir yol izledim: 1. İki hafta öncesinden sınav tarihini öğrencilerime duyuruyorum.  2.Sorumlu tutacağım üniteleri açıklıyorum. Şu sayfadan, şu sayfaya sorumlusunuz. Sınava bir hafta kala sınava hazırlık soruları vereceğim diyorum. 3. Duyuruyu yaptıktan sonra her akşam veya hafta sonu bilgisayarın başına oturuyorum. Bir Word sayfası açıyorum. Sayfayı iki sütuna bölüyorum. Başlığına da girdiğim sınıfların şubelerini yazarak X, Y, Z üniteleri tarama testi yazıyorum. Bir sayfaya daha çok soru sığdırmak için sayfa yapısını düzenliyorum. Yazı puntolarını da yerine göre 9-10'a düşürüyorum.  4. Başlıyorum ders çalışmaya. Açıyorum kitabı (son yıllarda bilgisayardan kitabın PDF'ini). Kitabı bir güzel tarıyorum. Sorumlu tuttuğum kısımları satır satır okuyorum. Her paragraf sonrası buradan nasıl bir soru çıkarabilirim üzerine düşünüyorum. Öyle paragraflar var ki o paragraftan 8-10 kadar soru çıkardığımı hatırlıyorum. Çı

Bir ÖSYM Klasiği Daha *

MEB’in yaptığı birkaç sınav dışında bu ülkede merkezi sınavları ÖSYM yapar ve yapacağı sınavların kılavuzunu yayımlar. Bu sınavlara milyonlarca gencimiz girer. Hepsinin umudu ve amacı kamuda bir görev almak. Kim bu sınavlara girmek için müracaat etmişse günler ve aylar öncesinden hazırlanmaya başlar. Çoğunluğu kurs merkezlerine kayıt yaptırır. Buralara dünyanın parasını öder. Kimileri de değişik yayınevlerinin hazırlamış olduğu konu anlatımlı ve soru bankalarını alarak evinde hazırlanır. Her sınavın kılavuzunda ve sınav giriş belgelerinde ÖSYM’nin katı kuralları göze çarpar. Bunlar yasaklar listesidir. Adayların sınav salonlarına kaçta, ne şekilde, nasıl gireceği, cebinde nelerin olmayacağı bir bir anlatılır. Sınav salonlarına giren adaylar tek tek alınır, kontrolden geçer. Tabir yerinde ise elbisesi dışında her şey sınav salonunun dışında kalır. Salona giren adayın hangi sırada oturacağı bile bellidir. Soru kitapçıkları sadece A ve B kitapçığından oluşmaz. Ön, arka ve yan taraftakin

Hekim Göçü *

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) yayımladığı tabloya göre 2012 yılından 2022 yılı ağustos ayına kadar yurtdışında çalışma vizesi sayılan iyi hal belgesi alan hekim sayısı 6731 kişi. Tablo incelendiği zaman 2012-2013 yıllarında 100’ün altında belge alan hekim sayısı 2014’den itibaren artmaya başlamış, 2019 yılında 1000 rakamını geçmiş. 2021 yılında 1400 sayısını aşarken 2022 yılı temmuz itibariyle bir önceki yılın toplam belge alan hekim sayısını yakalamış. Bu yılın sonu itibariyle bu rakam nerelerde durur, bilinmez. Ama tüm yılların rekorunu kıracağı yılın ilk yedi ayından belli.  TTB'nin açıklamasına göre hekimlerin iyi hal belgesi almasında; - "Sağlıkta şiddet olaylarının artması, çalışma şartları ve artan kira fiyatlarının etkili olduğu, -Yurtdışına gitmek isteyen hekimlerin de genellikle Avrupa Birliği ülkelerini, İngiltere'yi ve ABD'yi tercih ettiği, -Bu belgeyi alanların içerisinde sadece pratisyen hekimlerin olmadığı, uzmanlığını almış doktorların da oldu

Hiçbiri *

SONAR Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bayrakçı, 16 araştırma şirketinin anket ortalamasını baz alarak bir sonuca varıyor. Buna göre; -Mevcut partiler içerisinde yüzde otuzu geçen parti yok. -En yüksek yüzdeye sahip iktidar partisi bile yüzde 30’un altında. -İktidar adayı CHP'nin oyu yüzde 25 civarında. -İYİ Parti yükselişte.  -HDP yüzde 10 dolaylarında.  -Mevcut aday ve partilere oy vermem diyerek hiçbiri seçeneğini işaretleyenlerin ortalaması ise yüzde 29-30 civarında. Bayrakçı’nın ortaya koyduğu veriler ne derece gerçeği yansıtıyor, bilinmez. Ama eldeki veri bu olunca ben de bu veriler üzerine değerlendirmede bulunmak istiyorum: Bu verilere göre seçmenin üçte birine yakını hiçbiri seçeneğini işaretlediğine göre Türkiye'nin halihazırdaki en büyük partisi yüzde 29-30 ortalaması ile kararsızlar partisi. Bu demektir ki seçmen mevcut siyasi partilerden sıdkını sıyırmış; iktidardan memnun değil, iktidar alternatifi diğer partilere de güvenmiyor ve tüm partilere kırmızı

Özden Önce Söz *

Eski Türk filmlerinin bazı sahnelerinde din görevlilerine yer verildiğini, bu sahnelerde din görevlileri için genelde "çember sakallı, iri göbekli, menfaatçi, üfürükçü, problem çıkartan, kaba-saba..." şeklinde bir profil çizildiğini, yabancı filmlerdeki papaz ve rahip sahnelerinde ise "nazik, kibar, yardımsever, göbeksiz" bir profile yer verildiğini hepimiz biliriz. Din görevlilerine ait bu iki farklı sahneye İslamcı camia itiraz eder: "Türk filmlerinde din görevlileri kötü gösteriliyor. Görevliler üzerinden halk İslam'dan soğutulmaya çalışılıyor. Niyetleri İslam düşmanlığı" şeklinde eleştiri getirirdi.  Din görevlilerini kötü gösteren sahnelere yön verenlerin niyetlerinin olumsuz din görevlisi imajı vermek olup olmadığını bilemem ama filmlerimizdeki din görevlilerine verilen rol hoşuma gitmezdi. Kilisede yapılan nikah merasimlerinde Hristiyan din adamlarının verdiği evrensel mesaj da hoşuma gider, bizim hocalara biçilen rol niye böyle olmaz derdim.