Ana içeriğe atla

İptal Edilen KPSS Üzerine (1) *

Merkezi sınavlarda alınan sıkı tedbirlerle bina içinde ve bina dışında bireysel kopya çekilmesine geçit verilmediğini; sınava girenler, sınavlarda görev yapanlar ve çocuğu sınava giren anne babalar çok iyi bilir. Bırakın kopyayı, teşebbüsü bile mümkün değil.

ÖSYM'de soru hazırlama faslının nasıl olduğunu kamuoyu yeterince bilmemekle beraber bu tür komisyonlarda görev alıp isminin açıklanmasını istemeyen bir akademisyenin bu konuda yazdıklarına kulak verelim:

"2015-2017 yıllarında özellikle de 15 Temmuz’dan sonra birkaç defa ÖSYM’de soru hazırlayan ekipte yer alan biri olarak yazıyorum:

-Soruları hazırlayanlar kesinlikle üniversite hocalarıdır.

-ÖSYM binasına girişte göz id’si alınır. Onunla tüm şifreli kapılar açılır. -Telefonlar teslim alınır. 

-Üzerinizdeki kağıt kalem hepsi toplanır ve bir dolaba kilitlenir.

-Saat 10.00 ile 16.00 arası sadece zihinlerde olan sorular üretilir.

-Bu hazırlanan sorular bir üst komisyon tarafından dil ve diğer tüm yönleriyle ikinci defa onaylanır.

 -Soru hazırlayanlar her dönemde değişir.

 -En önemlisi; bir sonraki imtihanda soru hazırlayanların yakınlarının bu tür imtihanlara girip giremeyeceklerine dair yazılı etik onayı alınır. 

-Soru hazırlarken kullanılan kağıtlar, çıkışta kağıt öğütme makinasında öğütülür.

-Soru havuzundan kura ile soru seçilir. Eğer sizin hazırladığınız soru, sınavda sorulmuşsa yani değerli bulunmuşsa size telif ücreti ödenir. 

Kısaca çok sıkı kurallar var. Soru hazırlayan kendini afişe etmediği sürece hiç kimse bilmez. 

Bu son olayda; soru hazırlayan kişilerden birisi daha önce yayınlanmış soruları ezberlemiş ya da hazırlayıp yayınladığı soruları zihninden soru veri tabanına yazmış olabilir. 

Ya da en son editörlük yapanlar bir hinlik yapmış olabilirler..."

Görüleceği üzere soru hazırlama faslında sorular zihinde üretiliyor. Kullanılan kağıtlar da öğütülüyor. Yani burada da sıkı tedbirler var. İçeriden dışarıya sorunun çıkması, dışarıdan içeriye sorunun girmesi de söz konusu değil. Çünkü sınav sonrasında ortaya çıkacağı kuvvetle muhtemel olan bu işe yeltenmek cesaret ister. O zaman sorun nerede? İptal edilen KPSS sınavı ile ilgili inceleme ve soruşturma sonuçlandığı zaman sorunun nereden kaynaklandığı ortaya çıkacak. Biz yine de ihtimaller üzerine fikir jimnastiği yapalım. Bunu da diğer yazımızda ele alalım.

*12/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde