—Baba, sen eskiden çok sevdiğin üçü bir pakette, yulaflı bisküvi alırdın. Evde hiç eksik olmazdı. Ne oldu, sevmez mi oldun artık? Haliyle biz de nasiplenemez olduk. —Sevmez olur muyum evlat. Eksikliğini her geçen gün daha çok hissediyorum. —O zaman niye almıyorsun? Bak, yeni marketten geldin. Unutuyor musun yoksa? —Yok evlat. Unutur muyum hiç. Az önce ve diğer gittiklerimde bisküvi reyonuna varıyorum. Elime de almadan bakıp bakıp hasretini gideriyorum. —O zaman niye almıyorsun? —Almıyorum değil, alamıyorum. —Niye ki? —Yanına varılmıyor da ondan. —At ile deve mi sanki? Pahalı olsa ne kadar olur? —5,25 gibi bir fiyata alıyordum daha bir iki ay önce. Geçen hafta üç harfliler adı verilen markete girdim. Fiyatı 8,50 olmuş. Annah, alınır mı bu fiyata dedim. Almadım. İkinci bir gidişimde geçen gördüğüm etiket yanlış olmalı, düzeltilmiştir dedim. —Aynı duruyor mu fiyatı? —Nerede? Keşke aynı fiyata kalsaydı. Yeniden fiyat güncellemesi yapılmış. Yeni fiyatı 10,90