Ana içeriğe atla

Parti Kurmalısın *

Şu kadar yıl çalışıp çabaladım. Hepsinde de başarılı oldum sayılır. Bunca yıl tecrübe edindim. Bu tecrübelerimi taçlandırmak istiyorum. Bana ne önerirsin, hangi alanda boy göstereyim?

Tecrübelerin hangi yönde ise o alana yönel. Hangisinde daha iyisin?

Hepsinde.

Özelliklerinden biraz bahsedebilir misin?

İyi bir laf cambazıyım. Dilim her tarafa döner. İyi bir hatibim. Kavgacıyım. Saldırır ve iyi savunma yaparım. Bugüne kadar kimse beni yenemedi. En beğendiğim yönüm, insanları ikna kabiliyetim var. Kitleleri ardımdan sürükleyecek kadar Allah vergisi lider özelliğim var. Nabza göre şerbet veririm. Konuşmayı çok severim.

Dini yönün nasıl?

Mükemmel. Tüm referanslarım dindir. İyi Kur’an okurum. Bildiğim baya ayet ve hadis var. Neden sordun?

Referans aldığın bu dini sosyal, siyasi ve ekonomi alanında kullanabilir misin?

Bu tam benim işim. Neden sordun?

O zaman siyasete atılmalısın. Çünkü bu vizyonunla bu alan tam sana göre.

Ama çok parti var. Çoğu da tabela partisi hüviyetinde. Büyükler ise bir kliği temsil ediyor. Buradan bana ekmek çıkar mı?

Çıkar hem de çok çıkar. Bir ömür boyu buradan ekmek yersin. Dini yönün nasıl diye ondan sordum.

Beni bu durumda hangi parti kabul eder?

Bir partiye girmene gerek yok. Kendin bir parti kur.

Başarılı olur muyum?

Yüzde 100

Nasıl olacak bu?

Bildiğin dini siyasete sokacaksın. İki sözünün biri din, iman, ahlak, maneviyat, Kur’an, ayet, hadis, nass, Allah, peygamber olacak. Slogan ve hamaseti hiç elinden bırakmayacaksın.

Ne işe yarayacak bu?

Bu halk bu tür söylemlere bayılır. Bir de dini eğitime ağırlık ver. Camiler aç, halkın arasına gir, ara sıra Kur’an oku. Bazı sembolleri ağzından hiç düşürme. Tüm dertlerin çözümünde dini referans göster. Karşı çıkan ya da cevap veren olursa onları din düşmanı ilan et. Kurduğun bu parti kısa zamanda iktidara gelir ve iktidarı elinden kimse alamaz. Böylece sen de tecrübelerini taçlandırmış olursun.

Çok teşekkür ediyorum.

*23/03/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde