Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sokağın kardan mı kapandı? Al sana yol-yöntem...***

Kar yağmaz, bir yağsa dedik. Hele şükür yağdı. Üstelik istemediğimiz kadar. Şimdi başka bir sorunumuz var. Sorun ne diyebilirsiniz. Sanal aleme bir göz atarsanız sorunun farkına varırsınız. Haydi siz sanal aleme bakmadan ben yazayım. Zaten yazmazsam çatlayacağım. Kar yağdı yağmasına. İyi de bu karı kim temizleyecek şimdi? Çoğu yollar, özellikle ara sokaklar kapalı. Vatandaş arabasına binecek. Yolun açılması gerekiyor. Hemen herkes bu işi belediyenin yapmasını bekliyor haklı olarak. Ama belediyeden çıt yok. Mevcut kepçe, greyderler nereye gitti, hangi talihlinin yolunu açmaya gitti kim bilir? İyi niyetinizi bozmadan olayı böyle düşünün. Geçen seneden beri kullanılmayan bu araçlara ihtiyaç olunca belki çalışmadı vs. sorunlar da olabilir. Yıllardır doğru dürüst kar yağmayınca belediyeler bu görevin kendilerine ait olduğunu unutmuş olabilir. Zaten belki de bu yüzden kendilerine yeni iş alanları buldular. Kimi kelebek yetiştiriyor, kimi de gül. Yetiştirdikleri güllerle gül gibi geçinip

Yaptığımız ibadeti saymak doğru mu?

Bir gün bir derviş, bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rastlamış… Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları... “Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?” Diye sormuş derviş. Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız: “Sevdiğim çalışıyor orada… Ona elma götürüyorum.” “Kaç tane” diye soruvermiş derviş. Kız şaşkın: “İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?” deyivermiş.. Ve usulca koparıvermiş derviş elindeki tespihin ipini... 21.12.2016

Necip Fazıl KISAKÜREK’ten hazır cevap örnekleri

Üstat  her zamanki gibi odasında günlük makalelerinden birini yazıyormuş... Yanına bir talebesi gelmiş ve bir rüyasını anlatmaya başlamış: -Üstadım rüyamda bütün otlar Allah'a(c.c) secde ediyordu ama tütün etmiyordu. Üstat talebesine bakmış ve demiş ki ; -O zaman getirin o kafiri yakalım. *** Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar: -Osmanlı emperyalist değil miydi? Cevap dikkate şayandır: -Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil türkçe sorardın. *** Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış... Çıkıp her zaman ki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş... Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Prefesör, Necip Fazıl'a 'Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz... Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir... bu ne demek oluyor? ' Necip Fazıl'ın cevabı: 'Benin geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurc

Saatlerce bizi ekrana mahkum eden diziler *

Teknolojiyi üretenler insanın işini yapmasını kolaylaştırırken onu nasıl oyalayacağını, nasıl kul-köle yapacağını da iyi biliyor. Bir nevi morfin vurup uyuşturuyor. Bu çağın şeytanı bol maalesef. Yediden yetmişe oyalayacak oyuncağı var. TV, sanal alem, internet, dijital oyunlar, cep telefonları vb teknolojik icatlar peşimizi bırakmıyor hiç. Bağımlısı yapıyor insanı bir müddet sonra. Bizi ekranlara kilitleyen, saatlerce yerimizde robot gibi oturmayı sağlayan, aşağı yukarı günün her saatinde evimize misafir olan diziler var. Hastalık derecesinde insanları ekran karşısına mahkum ediyor. Bir filme baksan daha iyi. Çünkü 1-2 saatin gider bazı günlerde. Ya bir de diziye bakmaya başlamışsa bizim ekran sever, bir hafta boyunca o diziyi bekler durur artık. Öncesinde geçen haftanın özeti saatlerce gösterilir. Ardından yeni bölüm başlar. Akşamın geç vakitlerine kadar sürer. Sıkılsa da, sıkışsa da insanı yerinden kaldırmaz. Wc ve lavabo ihtiyacını bile reklamlara göre ayarlar insanımız. Ail

"Kendinizi kutlarım"

2000'li yıllarda görev yaptığım ilçede  Cum'a namazını eda etmek için evimin yakınında bulunan camiye gitmiştim. Caminin içi, yeterince ışık almayan,  yarı aydınlık bir durumdaydı. Hocamız hutbeye çıktı. Başladı elindeki hazır hutbeyi okumaya. Ertesi günü kandil olarak belirlenen gecelerden biri idi. Haliyle gecenin öneminden bahseden bir okuma i'rad etti. Yazıyı daha önce okumadığı, ilk defa okuduğu her halinden belliydi. Çünkü zaman zaman da okurken tekledi.  Kendisine çok güvenmenin ve caminin loş ışığının azizliğine uğradı. Cümlesini şu şekilde bitirdi: "Bu mübarek kandil vesilesiyle kendinizi kutlarım." Ne diyeyim? Vardır bir hikmeti. 22.12.2015

Dikkat! Kaygan zemin!*

Eskiden bina yapımında, kaldırım döşenmesinde, evlerin önünün peyzaj çalışmasında, okul merdivenlerinin planlanmasında uzun ömürlü, evladiyelik, sağlam ve kullanışlı olmasına dikkat edilirdi. Sağlamlık ve sağlık ön plandaydı. Yeni yapılaşma ve planlamalarda ise sağlamlık, kullanışlılık ve sağlıklı olmasından ziyade görselliğe önem verilmektedir. Bakanı hayran bırakan bir görüntü. Hz Süleyman’ın sarayını ziyarete gelen Belkıs’ın ıslak diye eteklerini topladığı güzel görüntü hakim şimdi, aklınıza gelebilecek insanın adım attığı her yerde. Ne zararı var diyebilirsiniz bu görselliğin. Adı geçen kullanım yerleri sadece seyirlik ise itirazınızda haklı olabilirsiniz. Şimdiki göze hitap eden ve güzelliğin her türünü gösteren bu kullanım yerlerine döşenen fayans, mermer, karo vb malzemeler hep kaygan. Büyük riskler taşıyor. Bu riski kar, buz ve ıslak olduğu zamanlarda daha iyi test edebilirsiniz. İsterseniz bir deneyin. Denemesi bedava. Kazara buralardan geçmeniz ve yürümeniz gerekir de

Eğitim nefes alsın ve nefes versin deniyorsa...

Ülkede ne zaman kötü bir şey olsa, işler tersine gitse  hemen eğitime suç bulunur. Bu kadar kötü insanlar okullarda "İyi yetişmiyor, mezun olunca da başımıza iş açıyor" diye düşünenlerimizin sayısı az değildir. Doğrudur, her şeyin başı eğitimdir. İnsanların suçlu olarak eğitimi sorgulaması doğaldır. Çünkü her şey eğitimden beklenir. Eğitim, iyi davranışların kazandırılması diye de tarif edilebilir. Şimdi kafamızdaki yargıları bir tarafa bırakarak arkamıza yaslanıp konuyu bir müzakere edelim. Eğitimde başarının gelmesi ve kalitenin yakalanması isteniyorsa yapmamız gereken basittir. Sorumluluğu herkese yaymak. Sorumluluğa göre yetki vermek, hedefi olmayan kişilerin okuma-yazma, iletişim ve görgü kurallarını öğrendikten sonra belli bir sınıftan sonra eğitim ve öğretimin dışına çıkarılmasıdır. Okullarda hedefi olmayan, okumamak ve sınıf geçmemek için direnen kişilerin okul dışına çıkarılıp yeteneğine uygun bir yerde meslek öğrenmesi sağlanmalıdır. "Zorla güzellik olmaz&quo