21 Aralık 2016 Çarşamba

Eğitim nefes alsın ve nefes versin deniyorsa...

Ülkede ne zaman kötü bir şey olsa, işler tersine gitse  hemen eğitime suç bulunur. Bu kadar kötü insanlar okullarda "İyi yetişmiyor, mezun olunca da başımıza iş açıyor" diye düşünenlerimizin sayısı az değildir. Doğrudur, her şeyin başı eğitimdir. İnsanların suçlu olarak eğitimi sorgulaması doğaldır. Çünkü her şey eğitimden beklenir. Eğitim, iyi davranışların kazandırılması diye de tarif edilebilir. Şimdi kafamızdaki yargıları bir tarafa bırakarak arkamıza yaslanıp konuyu bir müzakere edelim.

Eğitimde başarının gelmesi ve kalitenin yakalanması isteniyorsa yapmamız gereken basittir. Sorumluluğu herkese yaymak. Sorumluluğa göre yetki vermek, hedefi olmayan kişilerin okuma-yazma, iletişim ve görgü kurallarını öğrendikten sonra belli bir sınıftan sonra eğitim ve öğretimin dışına çıkarılmasıdır. Okullarda hedefi olmayan, okumamak ve sınıf geçmemek için direnen kişilerin okul dışına çıkarılıp yeteneğine uygun bir yerde meslek öğrenmesi sağlanmalıdır. "Zorla güzellik olmaz" ama yine de okuması gerekir deniyorsa eleme ve yaptırımdan öğrenci payını almalıdır. Okullarda ders akışını bozan kişilere mutlaka müeyyideler gelmelidir. Öğrenci ve arkasındaki aşırı korumacı veli işin ciddiyetini alıp gereğini yapmalıdır. Okula gelen herkesi hiç elemeye tabi tutmadan mezun etmek, iyi ve hedefi olan nice çocukları heba etmemize zemin hazırlar. Herkesi okumuş yapacağız, eğitim seviyesini yükselteceğiz, sınıfta kalan bir öğrencinin devlete şu kadar maliyeti var, bu yüzden kalma yok deniyorsa o zaman hiç kimse eğitimde kalite beklemesin. Çalışanla-çalışmayanın ayırt edilmediği bir ortamda öğrencilerden istendik davranışlar beklemeyelim.

Sosyal hayatta kurallar olmaz ise oralarda kaos ortaya çıkar. Bir an için trafik kurallarını kaldıralım, trafik ihlali yapanlara ceza uygulamayalım. Trafiğin ne hale geldiğini aklınıza bir getirin isterseniz. Allah: "Ahiret de herkes yaptığının karşılığını almayacak, öbür dünyada hepiniz Cennet hayatı yaşayacak, bu dünyada ne yaparsanız yapın, hesaba çekilmeyeceksiniz" dese varın dünyanın halini düşünün. Bugün eğitimde uygulanan sistem 2000 öncesi ehliyet almamıza benzer. Sürücü kurslarına parayı yatıran, istenen evrakı gönderen hiç kurs görmeden, aracı sürüp sürmediğine bakılmaksızın ehliyeti hazırlanıp sürücüye gidiyordu. Bugün okullara kayıtlar otomatik yapılıyor, öğrenci ve veli   ilkokul ve ortaokulda kayıt alanına göre adrese dayalı bir şekilde daha okulu görmeden kaydı yapılıyor. Lise de ise TEOG sonuçlarına göre tercih edilen okullardan birine yerleştiriliyor, yine burada da öğrenci ve veli okula uğramadan kaydı yapılmış oluyor. Okul açıldığında eğer lütfedip okula gelirse okuldan mezun oluyor. Bu durumun hiç istisnası yok. Tıpkı ehliyet alan sürücüler gibidir okullar. Hatta okulun altını üstüne getirenleri okul idareleri ve öğretmenler -ellerinde yetki olsa- birden fazla sınıf atlatarak -bir an evvel başımızdan gitsin- diye mezun edecekler.

Düşüncemiz ne olursa olsun, eğer bu ülkeyi sevenlerin ülke gibi bir dertleri varsa, ülkelerini seviyorlarsa, eğitim diye bir dertleri varsa  eğitimde başarıyı ve kaliteyi yakalamak için eğitime bir neşter vurup eleme ve kalma sistemini getirelim. Bu sistemi getirin; eğitimciler sizden ne akıllı tahta, ne malzeme, ne de donatım ister. Eski kara tahtalar yeter onlara. Gelin hep birlikte eğitim ve öğretime gelmiş iyileri, hedefi olmayanların elinden kurtaralım. Sınıfta kalan öğrenci de kurtulur bu sistemde. Bakar ki kalma var, pabuç pahalı, bir musibet bin nasihatten iyiymiş diyerek dört elle sarılır okuluna. 21/12/2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder