Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İstismar elbiselerini çıkarma zamanı

Aldanma ve aldatmamanın yolu herkesin üzerindeki istismar elbisesini çıkarmasıdır... Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar: “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?” *** Derviş kendini savunur: “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.” *** Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve: “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?” der. *** Kuş kendini savunur: “Efendim, ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez diye düşündüm, kaçmadım.” Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “

Dini ve dini cemaatleri ne yapalım? *

Bedenin yeme, içme gibi  ihtiyacı olduğu gibi ruhun da gıdaya ihtiyacı vardır. Bedenin gıdası normal yeme ve içmedir. İyi, temiz, faydalı ve helal yiyecekler sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezlerindendir. Midenin de bir istiap haddi vardır. Aşırı gidenlerde hazımsızlık, obezite vb hastalıklar kendini gösterir. Ruhun gıdası da dindir. Tarih boyunca insan inanmaya gereksinim duymuştur. İnsanın ve insanlığın dine ihtiyacı olduğu konusunda herkes hemfikirdir.  Uğruna savaşlar yapılabilen bir değerdir. Ruhumuzu da tıpkı bedenin beslenmesi gibi sağlıklı beslemek gerekir. Dini bilgileri ehlinden ve doğru kitaplardan özümseyerek almak gerekiyor. İnsana dünyada ve ahirette huzur vermek için Allah'ın gönderdiği ilahi kurallar bütünü  olan din; sağlıklı yerden ve ehlinden, yeterince alınmaz ise iki tarafı keskin bıçak gibi olur, ya toplumları uyuşturan bir afyon, ya istismarcıların elinde kullandıkları bir bomba, ya da sapık -izmlerin kaynağı olur. Hastalandığımız zaman nasıl ki uygun

Hatalarımızla yüzleşebilmek *

Dünyada bana bir insan söyleyin ki hiç hata-yanlış yapmamış olsun. Benim bildiğim kadarıyla hatası olmayan mükemmel bir insan yeryüzüne gelmemiştir. Çünkü yaratılışı itibariyle insanoğlu hata ve yanlış yapabilecek şekilde yaratılmıştır. Kitabı Mübin’de ilk  peygamber Adem (as) olmak üzere Allah, peygamberlerin hatalarına işaret etmektedir. Kelam ilminde bizim 'zelle' diye ifade ettiğimiz hatalardan hiçbir peygamber beri olamamıştır. Her şeyiyle dört dörtlük olmak neredeyse insanın fıtratına aykırıdır. Hatta Fatır Süresinde bir ayette mealen Allah: " Yeryüzünde her bir canlı suç işlediği zaman Allah onu yok etseydi yeryüzünde canlı kimse kalmazdı " buyurmaktadır. İlk insan ve ilk peygamber dendiği zaman akla;  Adem ve Havva'nın tövbesi, özür dilemesi ve öz eleştirileri gelir hemen. Hal böyle iken biri kalkar da ben hayatımda hiç hata yapmadım derse boyundan büyük laf etmiş olur. Kur'an, iki tipten bahseder: Âdem ve İblis.  İblisin iğvasıyla, yasaklanan a

Üç yumuşak karnımız *

Son olaylar bize gösterdi ki, eğitim-öğretim, din alanı ve kadrolaşma  bir başkasına ihale edilmeyecek kadar önemli üç alandır. Devletin oldum olası dine soğuk bakması nedeniyle insanımız bu ihtiyacı gidermek için merdiven altı diyebileceğim cemaatlere yöneldi. Devlet yoluyla yapılan eğitim ve öğretimin içinin boşaltılması sebebiyle halkımız eksikliği telafi etmek için dershane, etüt merkezi gibi alternatif yollara para döktü. Sonunda din cemaatlere, eğitim de özel sektördeki para avcılarına ve gizli ajandası olanlara ihale edilir oldu. Ayrıca her iktidarın ajandasında ise kadrolaşma var. Kısaca; Eğitim-öğretim, din eğitim-öğretimi ve kadrolaşma bizim üç yumuşak karnımızdır. Niyetim sorumlu aramak değil. Ama bir sorumlu arayacaksak dine soğuk yapan yapı, okulları sadece diploma veren kurumlar haline getiren ve tek tip kadrolaşan zihniyetler baş sorumludur. 15 Temmuz menfur olayı sebebiyle devlet ve millet tüm paydaşlarıyla birlikte hiç olmadığı kadar birlik mesajları vermektedir.

Devesiniz vesselam!...

Bu memleketi ve bu dini kurtarıcılardan kurtarmak lazım. Hep beraber sürekli kurtarıcılar bekliyoruz. Biri çıktı. Baba dendi ona: "Düşün peşime, ben sizi kurtaracağım" dedi. Ülkeyi bir zamanlar yetmiş cente muhtaç etti. Ardından  "Ben size iki anahtar vadediyorum" dedi biri. Kurtar bizi ana derken 5 Nisan kararlarıyla ülkeyi en büyük ekonomik krizlere düçar etti. Artık ne babadan ne anadan  hayır var, bir de abi ve ablaları deneyelim dendi. Onların da  kendisini 'Kainat imamı' diye adlandıran bir başkasının maşası asalak bir kişiye 'Adanmışlık' adı altında kul-köle olduklarını, avladıklarını da aynı yolun hizmetine adadıkları ortaya çıktı. Ülkeyi dar boğaza götüren siyasiler belki ceplerini doldurdu ama en azından halkın diniyle uğraşmadılar. Bu son kesim ise ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri kaba pisleyerek had bilmezlik örneği gösterdiler. Eli kalem tutan, beyni bilgi yüklü, ağzı dualı sandığımız bu bel'am  tipler ise kendilerini besleyen in

Yumuşak Karnımız-2 *

Din konusunda gizemli dünya insanımızın çok hoşuna gider, hep bu konularda konuşulsun ister. Din bezirganları da bu alanı iyi değerlendirip hep kendilerine pay çıkartabiliyorlar. Her şeyden önce insanımızın bu konulardaki merakını giderecek bir çalışma içine girilmelidir. Yapılacak çalışmalar istismarcıların bir daha kullanamayacağı netlikte olmalıdır. Bunun için: 1.Dinin ve konularının bir takım kesimler tarafından istismar edilmemesi için öncelikli olarak tartışmalı konular belirlenmeli, hatta vuzuha kavuşturulması gereken konular halka sorulmalı. (Mehdi, Mesih, İsa, cin, müceddit, gaybın bilinmesi.. vb ) 2. Belirlenen konular Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde kurulacak, sahasında uzman kişiler tarafından enine boyuna mütalaa ve müzakere edildikten sonra kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. (Uzman heyet konuları incelerken Kur'an, sünnet ve sahih hadisi esas almalıdır.) 3. Din eğitim ve öğretimi devlet okullarında verilmelidir. 4. Din eğitim ve öğretimi devlet gözetimin

15 Temmuz gecesinden öğrendiklerimiz **

-Her Allah, peygamber, din, iman diyenin doğru yolda olmadığını, -Devletin kurumlarının yönetiminin aynı düşüncedeki insanlara ihale edilmemesi gerektiğini, -Her sakallının amcamız, her başörtülünün annemiz, her askeri elbiseyi giyenin bu toprağın askeri olmadığını, her başına sarık-cübbe geçirenin dini anlatmadığını, -Allah birin dışında bir araya gelmeyecek şekilde ayrışan bu toplum kesimlerinin "Konu vatansa gerisi teferruat" diyebileceğini, -Ülke savunmasında yediden yetmişe aynı anda organize olup seferberlik ilan edebileceğimizi, -Ölümü göze alacak şekilde vatansever insanların çokluğunun yanında bu vatanı yaşanmaz kılacak şekilde içimizde hainler barındırdığımızı, -Halen Mekke dönemini yaşıyoruz. Bu yüzden ilk önce insanların imanını kurtarmak gerekir diye çıkan içimizdeki şer odaklarının kastının imanımızdan etmek olduğunu, -Kökü dışarıda olan bir ihanet şebekesinin kırk yıldır hak-hukuk dinlemeden devletin hücrelerine sızmak için nasıl soruları çaldığ