Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nüfus sayımı

-Babacığım, TV’de işittim Türkiye’nin nüfusu 74 milyon oldu diye. Bunu nasıl biliyorlar. İnsanları tek tek sayıyorlar mı? -Eskiden sayarlardı. Saymaya göre nüfus belli olurdu. Ama şimdi adrese dayalı sistem var. Tek tek sayılmıyor. Veriler de çok sağlıklı. -Eskiden nasıl sayarlardı bu kadar kişiyi? Bu mümkün olur mu? -Evlat eskiden  sıfır ve beşle biten yıllarda her 5 yılda bir sayım yapılırdı. -Baba, kimse yerinde durmuyor, nasıl sayılacak bu kadar kişi? -O gün sokağa çıkma ilan edilirdi.Vatandaş evinden çıkamazdı. Görevliler gelir ahiret sorusu gibi sorular sorardı. Her sorduğunu da bir deftere yazardı. Türkiye’nin her 5 yılda bir nüfusu ortaya çıkardı böylece. -Peki sağlıklı mıydı bari? -Sağlıklı değildi ama maalesef böyle yapılıyordu.Yazılmayan yerler, gidilmeyen evler, tekrar tekrar yazılanlar, mezarda yatanlar bile yazılırdı. Hayali insanlar da yazılırdı. Her ilin valisinden, kaymakamına, belediye başkanından siyasisine kadar ilin ya da o bölgenin nüfusunu fazla

Bir Zamanlar Ayakkabıya Nasıl Sahip Olunurdu?

Kardeş! 05/11/2014 tarihinde Kapu Camisinden götürdüğün ayakkabı geri gelmedi. Başlangıçta yanlış götürdü, geri getirir diye birkaç gün sesimi çıkarmadım. Gerçi getirmediğine göre, sen bu ayakkabıyı çaldın. Yani gasp ettin. ”Bu ayakkabı senin değil” demeyen eşin ve çocukların da senin bu yaptığına ortak oldular. İnşallah bu yaptığın sen de meslek haline gelmemiştir. Yalnız bu yaptığın adi suça girer. Yakalandığın takdirde milletin yüzüne bakamazsın. Zaten ne devlet ne de millet böyle bir adi suçu sever. Hem ileride vekil, bakan vs. olmak istersen bu adi suç maalesef karşına çıkar. Benden sana kardeş tavsiyesi. Eğer illa çalıp gasp edeceksen, başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk kuracaksan bu işi kanun, kural ve nizam çerçevesinde yaparsan, asla burnun kanamaz ve sicilin kamu vicdanında lekelense de ben yaptım oldu türü mevzuat nezdinde kirlenmez. Hem sadece kendi ayakkabını yenileme, dost ve kardeşlerine de bu ayakkabılardan peşkeş çek. Böylece paylaşımcı olursun. Hasılı maşa var

A'dan Z'ye

Bak oğul! Size bir kaç defadır "Ey oğul" isimli paylaşımlarda bulundum, bizim nasihata karnım tok diyorsunuz biliyorum. Benim amacım nasihat etmek değil bilesiniz. İleride gereksiz bilgilerde ne var  ne yok diye merak ederseniz bakabilirsiniz diye, bir de yazdıklarımı  beğenen ya da yorum yazan olur mu? diye paylaşıyorum. Başkaca bir amacım yok...Bilesiniz. Bak evlat! Devlette hiç bir görev alma, kendi işinin patronu ol. Eğer devlette görev almak mecburiyetinde kalırsan;    a-Devlet işini ve malını yetim malı olarak gör, Yeme, içme, yedirme ve içirmede titiz ol.    b-Vazifene geç kalma, asla devamsızlık yapma, devlette özel sektör mantığı ile çalış.    c-Haketmediğin yere gelme, yaptığın görevin hakkını ver, kendini bulunmaz hint kumaşı sanma, yaptığın işi senden iyi yapacak kimseler de çıkabilir. Koltuğuna çakılıp kalma, ehil insana devret, hiç rızık endişesi taşıma, hiçbir zaman birden fazla koltuğu birarada götürme.    d-İşini yaparken adalet ve doğruluktan a

1978’den günümüze öğretmen alımı ve yetiştirme serüvenimiz

1.Başta Fen Bilgisi ve Matematik öğretmeni ihtiyacını karşılamak için 1978 yılında 76.000  lise mezunu  gencin 45 günlük eğitime tabi tutularak öğretmen olarak atanması.(O yılda atanan bu şekildeki öğretmen sayısı toplam öğretmenin %40’na tekabül ediyordu.) 2.Öğretmen okulundan mezun olanların öğretmen olarak atanması. 3.Liseden sonra 3 yıl üniversite eğitimi ile öğretmen olunabilirken sonra  4 yıla çıkması,şimdi de 5 yıla çıkmış olması.             4.2 yıllık ön lisans ile sınıf öğretmeni olunurken eğitim yılının 4 yıla çıkarılmasıyla birlikte    1996 yılından itibaren   sınıf öğretmeni ihtiyacını karşılamak için her türlü fakülte mezununu sınıf öğretmeni olarak alınması. 5.Her yıl yinelenen alan değişikliğinin yapılması.(Önce öğretmen alanı dışında istihdam edilir, dilediği kadar orada çalıştıktan sonra esas alanına geçer.) 6-4+4+4 eğitim sisteminden dolayı fazlalık veren sınıf öğretmenliği fazlalığını eritmek için sınıf öğretmenlerin- Fen Bilimleri,Matematik,İngilizc

Kişinin hayatını bitiren yüzdeler

"Yüzde 1 adamı bitirir" Referandum sonrasına bir fıkra ile başlayalım. Cumhuriyet Halk Fırkasından  milletvekili olan birisi yaklaşmakta olan genel seçimlerde yeniden vekil seçilmeyi istemektedir. Fakat genel başkanı İsmet İnönü ile arası bu aralarda biraz limonidir. Partisinden aday adaylığına müracaat eder. Vekilliği garantilemek için  İnönü ile arası iyi olan bir dostunu da İsmet İNÖNÜ'ye gönderir. Ertesi sabah milletvekili aday listesi açıklanacaktır. Dostu, Başbakan İnönü ile kendisinin vekilliği için görüştükten sonra geç vakit telefon eder. Telefona vekilin oğlu çıkar: -Oğlum, babana söyle onun vekil adaylığı yüzde 99 garanti der. Çocuk babasına: "Babacığım, arkadaşının selamı var, adaylığın yüzde 99 garanti imiş" der. Yatağına yatan adam, sağa sola döner ama bir türlü uyuyamaz. Çocuğu, "Babacığım, ne oluyor, niye uyuyamadın? Yat artık, bu sıkıntı niye, zaten vekilliğin de yüzde 99 garanti" deyince, adam: -Oğlum, o

Yoğurdu üfleyerek yemek

Her türlü töhmetten kaçınılmalı (mı) dır? Kurum, kuruluş, tüzel kişilikler, vakıf, dernek ve STK'lar zaman zaman yemekli toplantılar düzenlemektedirler. Bu tür organizasyonlar güzel ve yararlı olduğu kadar -benim gibi kötü düşünceye sahip insanların- dedikodu, iftira ve sû-i zan yapabileceği hesaba katılarak: 1.Zorunlu olmadıkça yemek verilmemelidir. 2.Yemek verilecekse mutlaka sponsor olan kişi açıklanmalıdır. (Sponsor, çoğu zaman riya ve gösteriş olmasın diye isminin açıklanmasını istemez. Herkesin her şeyden nem kaptığı günümüzde kurum, kuruluş vb yerler töhmet altında kalabilir.) 3.Bu tür vakıf, dernek vb kuruluşlar halkın yardımlarıyla görev icra etmekte olabilirler. Amacı dışında kullandırılmamalı, adı geçen tüzel kişiliklerin emvalı, yetim malı olarak değerlendirilmelidir. 4.Bu tür organizeler yapılacak ise lüks, yıldızlı, isim yapmış, pahalı yerler yerine fiyatı makul yerler seçilmelidir. 5.İl içinde ya da il dışında yapılacak seminer, sempozyum, kurs

Teksas durağı

Konya'da yaşayanlar bilirler. Burada otobüs durak isimleri, cadde ve sokak isimleri pek bilinmez. Bilinenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Belediye bir isim verir, halksa başka bir isim... Sadede gel Ramazan ne demek istiyorsun? İşime giderken toplu ulaşım araçlarını kullanıyorum. Otobüste konuşmalara kulak veriyorum. (kulak vermeme gerek yok, beynimi zonklatırcasına duy beni diyor zaten.) Konuşmalardan seçmeler: -Nerede ineceksin? -Teksas 'da -Teksas Durağında Neredesin? -Teksastayım... Burası neresi diye sormuyorsun. Çünkü bilmeyenimiz yok. 7 'den 70 'e herkes Alaaddin Durağını Teksas diye biliyor ve telaffuz ediyor: Kapalımız, açığımız, yaşlı, genç ve çocuğumuz, kadınımız, kızımız... NEDİR BU TEKSAS? 70 'li ve 80'li yıllarda Alaaddin durağının yanında bir pavyonun adı idi. Bu gün esamesi yok ama adı kaldı. İşin garibi bu gün 25 yaşlarındaki neslimiz levhasını dahi görmedi bu pavyonun... Bu durağın önünde Alaaddin Tepes