Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nasılsak Öyle mi Yönetiliriz? (2) *

“Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” cümlesinin kaynağı üzerine bir önceki yazımda bilgiler vermiş, halk arasında hadis diye bilinen bu sözün senet ve metin yönünden zayıf kabul edildiğine işaret etmeye çalışmış, zayıf hadisle amel edilebileceğini, inkarı halinde küfrü gerektirmediğini, bu yazımda da sözün içeriği üzerine değerlendirmede bulunacağımı ifade etmiştim. Bu hadisle ilgili değerlendirmeye geçmeden önce bu hadisle uyumlu ya da birbirlerini tamamlayan iki ayet mealine yer vermek istiyorum: “ Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez... ” (Rad 11). Diğeri, “Bu, bir topluluk iyi gidişini değiştirmedikçe Allah'ın da verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden ve Allah'ın işiten, bilen olmasındandır.” (Enfal 53) Bu iki ayet değişmez toplumsal iki yasadır. Toplum veya insanlar bir şey elde etmek istiyorlarsa o konuda yapılması gerekeni yapacaklar. Yani sebeplere sarılacaklar ve sebep-sonuç çerçevesinde sebepleri yerine getireceklerdir. Bunun için

Nasılsak Öyle mi Yönetiliriz? (1) *

“Nasılsanız, öyle idare olunursunuz” cümlesi halk arasında sıkça dile getirilen ve hadis diye ifade edilen bir söz. Bu söz hadis mi değil mi, bunu üzerinde durmak istiyorum: Bu “söz ana hadis kitaplarında (Kütübü Sitte denen altı hadis kitabında ve Kütübü Tis’a denen ilave üç hadis kitabında) yer almamakta, tali derecedeki hadis kaynaklarında 1 geçmektedir. “Şevkâni Fevâidu’l-Mecmûa adlı eserinde bu rivayetin senedinde hadis uyduran biri olduğunu ve ayrıca senette kopukluk olduğunu belirterek rivayetin zayıflığına işaret etmiştir. (Şevkani, Fevâidu’l-Mecmûa, s. 210, hadis no: 624)” “Son dönem hadis âlimlerinden Nâsıruddîn el-Albâni bu hadisin senet açısından “zayıf” olduğunu belirttikten sonra şu açıklamaları yapmıştır”: “Bu hadisi Deylemi, İbn Cemi ve Kadai “merfû” 2 olarak zikrederlerken Beyhakî ise bu hadisi “mürsel” 3 olarak kabul etmiş ve hadisin ravilerinden biri olan Yahya b. Hişâm’ın hadis uyduran kişiler arasında olduğunu zikretmiştir. İbn Tâhir, İbn Hacer de hadisi M

Eleştiri Görevi *

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”. (Ali İmran 104.ayet) “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a iman edersiniz…”. (Ali İmran 110.ayet) Yine bu çerçevede peygamber efendimiz, "Bir kötülük görüldüğü zaman el ile düzeltmeyi, buna güç yetmezse dil ile düzeltmeyi, buna da güç yetmezse -yapılan bu işten memnuniyetsizlik anlamında- kalp ile buğzetmeyi” emreder. Bunun da imanın en zayıf noktası olduğunu belirtir. Bu iki ayet ve hadis, dindar ve mütedeyyin insanların dilinden hiç düşmez. Ki düşmemeli de. Çünkü emri bil maruf ve nehyi anil münker (iyiliği emretme, kötülükten sakındırma) prensibi, fıkıhta, yerine getirilmesi gereken farzı kifaye bir görevdir. Bu vazife toplumun tamamına değil, toplum içinde bir grubun yerine getirmesiyle tüm Müslümanların üzerinden düşer. Bu görevi kimse yerine getirmezse bu prensip her müminin üzerine farzı ayın

Hediye Çıtası *

Son yıllarda vakıf, dernek ve STK’ler ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilere yönelik Hz Muhammed’in hayatı ile ilgili yarışmalar düzenliyor. Kimin hangi amaç ve niyetle yarışma yaptığını bilmiyorum ama bu yarışmalarla murat edilenin, öğrencilerin bizim için yaşantısı örnek olan Hz Muhammed’i daha iyi tanımalarını sağlamak olmalı diye düşünüyorum. Yarışmaya katılacak öğrenciler belirlenen bir kitaptan sınava tabi tutuluyor. Dereceye giren öğrencilere de çeşitli hediyeler veriliyor. Aynı şekilde değişik konularda ilçe ve il çapında yapılan yarışmalarda da okullar, kaymakamlıklar ve valilikler ödül veriyor. Yaz aylarında belediyeler de ödüle dayalı etkinliklere imza atıyor. Ne tür hediyeler veriliyor? Umre ziyareti, Kudüs İstanbul ve Çanakkale gezileri, altın, bilgisayar, tablet, bisiklet vs. Bir yerde yarışma ve etkinlik varsa teşvik olsun diye hediye de olmalı elbet. Burada değinmek istediğim hususlar var: Yarışmalar sıklıkla yapılıyor. Öğrenciler takipte zorlanıyor. H

Olmasalardı Ne Yapardık *

— Mesleğin nedir? — Muhtarım. — Mesleğini sordum. Zira muhtarlık meslek değil. — Ticaretle uğraşıyorum. — Tamam, şimdi oldu. — İki iş bir arada zor olmuyor mu? — Esas işimi yapıyorum. Muhtarlığı ise ek gelir ve itibar olarak yapıyorum. — Ticaretinde sana helalinden bol kazançlar. — İtibar derken? — Herkes bana muhtarım diyor. Muhtarlığı kaybetsek bile adımız eski muhtar kalıyor. Ayrıca tanışmalarda hep muhtarımız diye tanıtılıyorum. Ne de olsa seçilmiş kişiyiz. — Muhtar olarak ne yapıyorsun? — İşi çok muhtarlığın. Yapılacak iş değil. — Hem işin hem muhtarlık, iki ayrı yerde nasıl bulunabiliyorsun? — Benim ticarethanem aynı zamanda muhtarlık. İkisini aynı yerde götürüyorum. — Muhtarlık ofisin var mı? — Var ama oraya pek uğramıyorum. Zaman zaman öylesine açıp kapatıyorum. — İşi çok dedin muhtarlığın. Ne iş yapıyorsun? — Tüm yük üzerimizde. — Mesela? — Vatandaşı evinde bulamayan kargo ve benzeri yazışmaları firmalar bize bırakır. Vatandaş bizden alır.

Haspaya Yakışıyor *

—Hayırdır, canın sıkkın? —Niye sıkılmasın. Bu insanları anlamak zor. Anlamıyorlar bir türlü. Nankör mü nankörler. Akıl, feraset yok. Gözleri de görmüyor üstelik. —Neyi görmüyorlar, niye nankörler? —Enflasyon var diyorlar. Tamam var ama dünyada da var. Hayat pahalı diyorlar. Evet var ama dünyada da böyle. Akaryakıt fiyatlarına sürekli zam geliyormuş. Her ülkede zam geliyor. Sonra bizim petrol kuyularımız yok ki. Buna rağmen zammı en az yansıtan ülkeyiz. Bizdeki yakıt fiyatını EURO’ya vur bakalım. Bizde ne kadar ucuz olduğunu görürsün. Enerjide dışa bağımlıyız. Buna rağmen biz yine iyi altından kalkıyoruz. Üstelik devlet doğalgazda süspansiyon yapıyor. Başka ülkeler gibi hepsini yansıtsa o zaman ne yaparız. O yüzden halimize şükretmek lazım. Kiralar yüksekmiş. Dünyada böyle değil mi sanki. Bu devirde ev alınamazmış. Tamam alınamaz ama dünyada da böyle. —Nereye gelmek istiyorsun verdiğin bu örneklerle? —Tamam, zor durumdayız ama dünya böyle. —Anladığım kadarıyla haspaya yakışıyor diyorsun

Başarı Belgesinde Toptancı Anlayış *

Diğer bakanlıklar ne yaptı ne etti bilmem. Bildiğim, Milli Eğitim Bakanı’nın 2021-2022 öğretim yılının her bir döneminde tüm çalışanlarına başarı belgesi verdiği. Böylece bir öğretim yılında bir personel disiplin cezası ile tecziye edilmemişse iki başarı belgesi almış oldu. Bir de kaymakamlık veya valilik vermiş ise bir yıl içerisinde üstün başarı belgesi almaya hak kazandı. Bazıları da önceki yıllardan bir belge almışsa, bunlar da üstün başarı belgesi alabilecekler.  Başarı belgesi hangi hallerde verilir, kriterlere bir bakalım: "Olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle; *kamu kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında,  *kamu zararının oluşmasının önlenmesinde ve önlenemez kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında,  *kamusal fayda ve gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında veya sunulan hizmetlerin etkililik ve kalitesinin yükseltilmesinde somut olaylara ve verilere dayalı olarak katkı sağladıkları tespit edil