Ana içeriğe atla

Kayıtlar

17-25 veya Bozacı-Şıracı Davası

Nasıl bir ülkede, kimlerle yaşadığıma hayret ediyorum bazen. Ne kadar haini bol bir ülkeymişiz. Yedirip içirmişiz, devlette görev vermişiz. Karşılığında bize hizmet yerine başkasına hizmeti vazife edinmişler. Toprağımızdan mıdır, suyundan mıdır, bizim yetiştirmemizden midir bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. İnsan sarrafı değiliz. Çok safız. Kimdir, necidir demeden gelenle-gidenle iş tutmuşuz. Normal devlet görevlisi değil üstelik bunlar. Kimi polis, kimi asker, kimi savcı, kimi hakim. Yolgeçen hanı bu ülke. Devletin kılcal damarlarına kadar girmelerine izin vermişiz. Mahrem kalması gereken bilgileri onlar eliyle saklamışız. Onlarla operasyon yapmışız. Devleti bunlara teslim etmişiz. Devlet adına iş tutan bu hainler, ne zamanki gerçek yüzleri ortaya çıkınca bir yolunu bulup soluğu dışarıda aldılar. Daha önce bizden görünüp bizim adımıza iş yaptığını sandıklarımız; şimdi ABD’nin, Batı’nın kucağına oturmuş, bizim aleyhimize tanıklık yapıyor. Son güncel olay ABD’de gö

Düzgün olmaya herkes kendinden başlamalı

İki  âmâ üzüm yerken biri diğerine üzümleri "çifter çifter yeme "demiş. Diğeri, "Kardeş! Sen âmâsın, nasıl gördün çifter yediğimi" deyince, diğer âmâ, "Ben de çifter yiyorum" demiş. (iyi kopye çeken kopye çekeni hemen yakalar; çalan, çalanı bilir... Nasıl mı bilir? insan kendini tanımaz mı? (Kim bilir belki de tecrübe konuşuyordur) "Ey İman edenler! Siz kendinize bakınız.(kendinizi düzeltiniz) Şayet siz doğru yolda iseniz başkalarının sapıklığı size zarar veremez. Hepinizin dönüşü  Allah'adır. O zaman Allah size yaptıklarınızı haber verecektir.Maide 135 17.12.2014

Çocuklarının Dümen Suyuna Giren Ebeveynler

Günümüz anne ve babaları çocuklarının köleleri, onların emir erleridir diye düşünüyorum. Çocuklarımız için yaşıyor, onları memnun ve mutlu etmek için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. Tarihte hiçbir anne ve baba günümüzdeki gibi çocuklarının dümen suyuna bu şekilde girmemiştir. Görüşüme katılır veya katılmazsınız. Ben durumumuzu böyle okuyorum. Çocuklarımızın üzerine titriyor, onları himaye üstüne himaye ediyoruz. Onlara hiçbir sorumluluk vermiyoruz. Daha doğmadan çocuğumuzun geleceğini endişe etmeye başlıyor, doğmamış çocuğa don biçiyoruz. Odasını hazırlıyor, eşyalarını alıyoruz. Oyuncağın her türlüsüyle odasını dolduruyoruz. Daha hayatı bilmeden eline tablet vererek başlıyoruz işe. Cep telefonunun en iyisini alıyoruz. Giyim-kuşam alırken tam vücuduna göre beğeniyoruz. Birkaç ay içinde gelişince daraldı veya modası geçti diye ya birine veriyor, ya evde bekliyor, ya da çöpe koyuyoruz. Menüde ne varsa değil, çocuğumuz neyi seviyorsa sofraya onu koyuyoruz.  Okula yazdıracağım

Çocuklarımızı Okullara Heba Etmeyelim!

Kendilerine okul disiplin kurulu tarafından uzaklaştırma cezası verilen iki öğrenci, okul müdürünü öldürmüş.  Çocukların eğitim hakkı engellenmiş burada. Öğrenciye nasıl ceza verilir? Yazık çocuklara! Şimdi de müdürü öldürmekten ıslah evine gidecekler. Eğitim hayatları bitecek.  Müdür her halükarda bulunur. Nasılsa bir kriteri yok. Ayrıca bu öldürme kararı, eğitimcilerin, okul disiplin kurulunun ve ilgililerin kulağına küpe olsun. Siz kim oluyorsunuz da bizim saçımızı süpürge ettiğimiz çocuklarımıza ceza verirsiniz. Karışmayın çocuklarımıza! Bırakın ne yaparsa yapsınlar. Devlet de bu okulların uyguladıkları eziyetlere bir çözüm getirmeli artık. Ne çekecek veli ve öğrenciler bunların elinden. Devlet hiçbir şey yapamıyorsa en azından öğrencilerin, öğretmen ve idarecilerini dövme, öldürme hakkını yasal hale getirebilir ilk önce... 15.12.3017 Ramazan Yüce

Bir Neslin Cinneti *

İzmir'in Ödemiş ilçesinde Çok Programlı Lise adı verilen bir lisenin müdürü, okuldan uzaklaştırma cezası alan iki öğrencisi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Ödemiş'te görev yapan okul arkadaşımın sosyal medyadaki paylaşımından anladığıma göre bu öğrenciler "Her gün elindeki silahla poz veriyor ve öğretmenine parmak işaretiyle görürsün sen..." diye tehditler savuruyormuş. Anlayacağımız bu feci ölüm göstere göstere gelmiş. Üstelik bu işi, okul dışında müdür okula giderken, gelirken tenha bir yerde yapalım bile düşünmemişler. Okula, müdür odasına ellerinde silahla geldiklerine göre bu işi planlayarak yapmışlar ve karakola giderek teslim olmuşlar. Olayın iç yüzünü bilmiyoruz. Haberlerde detaya yer verilmemiş. Çünkü olay tazeliğini koruyor. Olan bir eğitimci daha öldü. Bu son olur mu? Sanmıyorum perşembenin gelişi, çarşambadan belli. Gelmekte olan büyük tehlikenin öncü kuvvetleri bunlar. Lokal bir olay hiç değil. Belirli periyotlarla Türkiye’nin değişik okul

Kadınlar da Cuma Namazına Gitseler Ne Olur!

Derse girdigim, namaza gittiğim zamanlar telefonumu sessize alırım genelde. Hele cemaatle namaz için camiye girdiğimde hep sessize alırım. Ne zaman ki unutur, ya da bu saatte kim arayacak diyerek ihmal ettiğim telefonumu sessize alma işi beni hiç yanıltmadı. Tam namaza durduğumda 'Ya bir arayan olursa' diye içime damar dammaz mutlaka biri arar. Sabah 07.30'dan itibaren girdiğim dersim cuma namazı öncesi bitti. Bu zaman diliminde ne arayan oldu, ne de soran. Her teneffüste arayan soran var mı diye telefonuma bir göz attım. Rutin cuma mesajları geliyordu sadece. Hem de resim formatında olanı. Dersten sonra abdestimi alıp camiye girdim. Telefon Ramazan! Yok ya, kim arayacak cuma vakti dedim kendi kendime. Yeter ki aklıma gelsin. Namaz kılarken çalmaya başladı. Ne yapacaktım şimdi? İmam bir taraftan okudu, benim telefon bir taraftan çaldı. Bereket kısa bir çalmadan sonra kesildi. Hele şükür! Arayan insafa geldi, çaldırmayı bıraktı dedim. Namaza devam ettim. Ama kimdi b

Müslümanların Başat Sorunu

Müslümanların bugünkü içler acısı durumunun baş sorumlusu halkı Müslüman ülke liderleridir. İslam’ın ve Müslümanların önündeki en büyük engel bu liderlerdir. Topu taca atarak sağdan soldan sorumlu veya düşman aramaya gerek yok. Dünyaya dizayn veren, dünyayı sömüren ileri ülkeler, İslam dünyasının güçlü olmasını, birleşmesini, bir araya gelmesini istemez. Zaten bu yüzden bölüp parçalamışlar bizi. Bunda herkes hemfikirdir. Parçaladıkları her bir toprak parçasının başına menfaatlerini devam ettirecek bizden görünen liderlere emanet etmişlerdir. Zira kendileri yönetmeye devam etse hem tepki çeker, hem de maliyetlidir. Durum bu iken bizler çoğu zaman Batı ülkelerine, ABD’ye ve İsrail’e kızar köpürürüz. Kızalım kızmasına. Çünkü bizi bize bırakmayanlar bunlardır. Ama bunlardan daha fazla kendi liderlerimize kızmamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bize düşman olanlar bizi zayıf düşürmek, bölmek, daha kolay yönetmek için her yolu deneyecektir. Bu aşamada içimizden lider seçilmiş veya