Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Geri Kalmış ve Gelişmekte Olan Ülkelere Biçilen Rol

Üretmeyeceksin. Üreteceksen de ürettiğin marka değeri olmayacak. Başka ülkelerde üretimi pahalı gelen ürünleri üretip o ülkelere daha ucuza ihraç edeceksin. Ülke, bir uçtan diğer uca çok uluslu şirketlere teşvik verilerek üretim ve ticaretle uğraşacak. Ülke insanı olarak bu şirketlerin işinde işçi olarak çalışacaksın. Bir buluşa imza atmayacaksın. Başkasının imza attığını alıp kullanacaksın. Kendi kendi yetmeyeceksin. Gelir ve giderin denk olmayacak. Hep açık vereceksin. Daima borçla yaşayacaksın. Hep faiz ödeyeceksin. Enflasyon, hayat pahalılığı ve yüksek faiz hep kaderin olacak. Vergi adaleti olmayacak. Gediği kapatmak için vergi oranlarını hep yüksek tutacaksın. Hiçbir sorunu kökünden çözmeyeceksin. Bir kısmını sumen altı yapacaksın. Bir kısmını da pansuman tedbirlerle geçiştireceksin. Paraları daima pul olacak. Döviz hep geçer akçe olacak. Hep kutuplaşma ve gerilim olacak. Hep kurtarıcı beklenecek. Kurum ve kurallarıyla işleyen bir sistemleri olmayacak. Devletleri kişiye

Takdire Şayan İki Güzel Davranış

Sanal alemde ne var ne yok diye bakarken önüme bir video düştü. Farklı bir video olunca izlemeye koyuldum. Kapıdan biri giriyor: "Hoca, özür dilerim. Küt diye mi açtık? Bölebilir miyiz biraz" diyor videoda. Öğrenciler ayağa kalkıyor. Öğretmen kendini tanıtıp hoş geldiniz diyor.  Beş dakikalık videoda sınıfa giren kişinin Gaziantep  Valisi  Kemal ÇEPER olduğu anlaşılıyor.  Okulun adı da Gaziantep, Şahinbey, Ayıntap Anadolu Lisesi. Vali özellikle bu okul ve bu sınıfı seçmiş.  Vali'nin bu sınıfı seçmesinde, bu sınıfta okuyan Ahmet Okçu isimli lise öğrencisi sebep olmuş.  Ne yapmış da Vali'yi ayağına getirmiş bu öğrenci?  Ahmet dersten çıkar, evine gitmek için toplu taşıma aracına biner. Dolmuştan indikten sonra bir çanta gözüne ilişir. Merak edip çantanın içine bakar. Çantanın içinde 150 gram altın ve 200 TL paranın olduğunu görür. 112'yi arayarak bulunduğu yere polisi çağırır. Polisle beraber karakola giderek çantayı teslim eder ve ifadesini verir.  Çantanın sahibi

Etkisiz Elemanın Ardından

Makamından aldı gücünü. Makamına bir şey katmadı.  Devletin bütün imkanları elindeydi.  Etrafa hep gülücükler dağıttı.  Sessiz, sakin ve nazik bir görüntü verdi.  Etkili ve yetkili kişilerin yanında el pençe durdu. Köylü Ahmet ağa profili gibi bir profil çizdi.  Ne taşın altına elini koydu ne de yaralı parmağa işedi.  Gözle görülür bir hizmete imza atmadı. Aldığı emirleri yerine getirmekten ibaret oldu tüm hizmeti.  Belki de tek hizmeti, gece 22.00 sularında açıklanan yeni mesai saatini, gece 00.00'da yayımladığı genelgeyle o günün sabahında uygulamak oldu. Bu yönüyle emsallerine büyük fark attı. Çünkü en yakın emsali bir gün sonra başlatabildi. Görevliler iş başına gidemez diye düşünmedi. Emir demiri keserdi çünkü.  Hiç inisiyatif almadı.  Dönemi sönüktü. II. Bayezid ve son Padişah Vahdettin dönemleri gibi.  Herkese gülücük dağıtmayı, herkese şirin görünmeyi ve mütevazı bir görünümü iyi becerse de becerdiği en iyi şey, meslek dayanışması idi. Kendisi gibi aynı mesleği deruhte eden

Çene Çene Çene

Bir insan hep mi konuşur? Sadece çenesi mi çalışır? Bu çene hiç mi yorulmaz? Bu çene hiç mi  arızalanmaz? Bu çenenin hiç mi pili bitmez? Bu çene yoruldum, biraz dinleneyim de mi demez?   Bu çenenin TV düğmesi gibi bir kapatma düğmesi olmaz mı?  Bu çene, hiç mi benden bu kadar demez? Bu çeneye destek veren organlar hiç mi yeter deyip isyan etmez?  Bu çene hep mi boş konuşur?  O ağızdan hiç mi faydalı bir şey çıkmaz?  Bu çeneden boş, lüzumsuz ve gereksiz söz mü çıkar hep?  Bu çenenin çene dövmekten başka bir işlevi yok mu?  Hep mi çene dövecek bu çene?  Bu çenenin tek işlevi kafa ütülemek mi hep?  Bu çenenin hiç mi insafı yok?  Bu çene, çenemin zekatı susmaktır, biraz da zekât vereyim demez.  Bu çene, çene çalmaktan ziyade susmanın da bir nimet olduğunu niçin düşünmez?  Bu çene ne yer ne içer de bu kadar yavan konuşur?  Bu çene niçin susma orucuna niyetlenmez? Bu çenenin niçin çenesi düşük böyle? Çenenin açılmasına büyük destek veren iki dudak, bu çenenin emellerine alet olmaya daha be k

Ahilik ve Meslek Odaları

Geçmiş fütüvvet ve ahilik teşkilatından bahsederiz. Haftası geldiğinde ahilik teşkilatı üzerine etkinlikler ve programlar düzenlenir. Ahilik şöyleydi, böyleydi, esnaf ve zanaatkarlar için şu anlamı ifade ediyordu. Bunları şöyle eğitiyor, denetliyor, içlerindeki çürük çarıkları barındırmıyor, temizliyordu diyoruz.  Okullarda ahilik haftası kutlanıyor, derslerde ahilikten bahsediyoruz. Seçmeli ders olarak ahilik okutuyoruz.  Tüm bunlardan ahilik geçmişte önemli bir işlev gördüğünü anlıyoruz. Tüm bunlara eyvallah. Belli ki ahilik teşkilatının içerdiği ve yerine getirdiği işlevi bugün de görmek istiyoruz.  Yalnız tüm bu anma, çaba, ders vs. ahiliğin bir zamanlar yerine getirdiği işlevi yerine getirmek için yeterli olur mu? Bence yeterli olmaz.  Niçin derseniz? Ahiliği anmaya, ders olarak okutmaya, ahiliğin önemini anlatmaya devam edelim.  Bunlara ilaveten esnaf ve zanaatkarı eğiten, onları denetleyen, sahte mal satan, insanları kandıran esnaf ve zanaatkara müeyyide uygulama yetkisine sahip