Bir önceki yazımda kadrosu ilçeye yakın bir ortaokulda olan idealist bir öğretmenin problem bir öğrencinin sorun velisiyle ilgili problemine değinmiştim.
Öğretmen veli ve öğrenciyle ilgili problemini, yeteneğini kullanarak atlatmışken bu sefer karşısına ilçe kaymakamı çıkar. Bu yazımda da ilçe kaymakamı ile ilgili aralarında geçen bir diyaloğa yer vereceğim.
Okulundaki fen bilgisi derslerinin dışında ilçe merkezindeki lisede de kimya dersleri verilir kendisine.
Dersine kaymakam gelir. Kaymakam derste öğretmen ve öğrencilerle hasbihal eder.
Kaymakam çıktıktan sonra öğrenciler öğretmene, "kaymakam bir isteklerinin olup olmadığını sormadığı" yönünde dert yanarlar.
Aynı gün kaymakam bir başka öğretmenin matematik dersine girer. O sınıfa da bir isteklerinin olup olmadığını sormamış.
Ertesi gün kaymakam öğretmenleri makamına çağırmış. Matematik öğretmeni, kaymakamın taleplerini sormadığıyla ilgili öğrencilerin sitemlerini kaymakama iletir. Aynı sitemi fen öğretmeni de söyler. Kaymakam erkek matematik öğretmenine tepki vermezken kadın fen öğretmenine "Sen beni eleştirebilecek konumda mısın" tepkisini gösterir. Öğretmen bu tepkiyi beklemediği için haliyle şaşırır ve şok olur. Bir tepki vermez. Diğer öğretmenler başka konuları gündeme getirince olay kapanır.
Ardından, kaymakam konuşmaya devam eder: "Falan mahalleye gittiğini, köy okulunu gezdiğini" söyler. Sonra az önce tepki gösterdiği öğretmenin yüzüne bakarak "Ama siz benim çalışmadığımı düşünüyorsunuz" der. Öğretmen, "Kaymakam bey, sizi kırdım sanırım" diyerek özür diler. Özür dilenecek bir durum olmamasına rağmen kaymakam öğretmene dönerek "Sen beni kırabileceğini mi düşünüyorsun" tepkisini verir.
Özrü gerektiren durum olmamasına ve özür dilemesine rağmen bu tepkiyi de beklemeyen çiçeği burnundaki genç öğretmen bu tepkiye de şaşırır.
Az sonra kaymakam huzurundaki öğretmenler arasında müdür yardımcısı arayışına girer. Çünkü bu lisenin müdür yardımcısına ihtiyaç var. Arapça dersine giren bir öğretmen şu olsun diye bir öneride bulunur. Kaymakam, önerilen bu ismi not eder. "Bana yalan söylemeyeceksiniz. Bu ismi araştıracağım. Yalan söylediğinizi tespit edersem, sizi buraya gömerim" şeklinde bir şeyler söyler. Bu tehdidi yaparken işaret parmağını da sallar.
Bu tehdit sonrası fen öğretmeni az önce bir isim önerisinde bulunan Arapça öğretmenini, bize patlamasın diye susması için dürter. Bu dürtme de kaymakamın gözünden kaçmaz ve "Siz ikiniz orada konuşmayacaksınız" olur.
Tüm bu olup bitenlere öğretmen bir anlam veremez. Başkasına göstermediği tepkiyi kendisine göstermesi de garip. Ne yapmıştı halbuki? Tüm bu tepkileri, öğretmen kendi şahsına yapıldığını düşünür ilk başta. Bu tepki acaba kadın oluşuna mıydı? Çalıştığı mahalle okuluna mı tepkiliydi? Acaba kendisine ve okuluna karşı bir ön yargısı mı vardı? Çünkü erkek öğretmene göstermediği tepkiyi kendisine göstermişti.
Sonunda kaymakamın başka yerlerde bazı yaptıklarını da duyunca kaymakamın tavrının kendisinden ziyade mizacından kaynaklandığı kanaatine varır.
Sebep her ne olursa olsun kaymakam da olsa, bu onun mizacı da olsa hiçbir suçu ve faullü hareketi olmayan bir kadın öğretmeni, çalışma arkadaşlarının içinde rencide etmesi hiç hoş olmamış ve bir kaymakama yakışmamıştır.
Kendince verdiği cevaplar da makul değil. Sanki ona çalışmıyorsun diyen var gibi. Sanki ona müdür yardımcısı teklifi yaparken yalan söyleyen var gibi. Hele parmak sallaması hiç olacak şey değil. Öyle görünüyor ki bu mülki amir bilinçaltında gizlediklerini ortaya koyuyor.
Merhabalar.
YanıtlaSilSayın hocam, hani bir deyim vardı; "vali olmuşsun ama, adam olamamışsın" diye. İşte senin bu kaymakam da aynı kefede. Vali ve kaymakamlar, önce adam olacaklar; ondan sonra da vali ya da kaymakam olabilirler.
Selam ve saygılarımla.
Doğrudur. Önce adam olmak gerek. Bizde kaymakam olmuşsun ama adam olamamışsın sözü atasözü gibi kullanılır. İçlerinde devlet adamı ve halktan biri gibi olanları var ama bu şekil makamdan gücünü alarak kök söktürenler de var. Bugün vali ve kaymakamla devlet nezdinde dünün güçlü askeri pızisyonundalar. En ufak bir eleştiriye gelmiyorlar ve dediği dedik oluyor. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun gibi kaymakam ve valiler be çok ihtiyaç var.
YanıtlaSilKaymakam nereli acaba?
YanıtlaSilŞuralı, buralı. Ne fark eder ki memleketi. Bu ülke insanı olduğu kesin.
YanıtlaSil