Tanıdığım idealist bir fen bilgisi öğretmeni var. Sanırım Ege tarafından olmalı. İlçeye en yakın mahallede görev yapıyordu. Sanırım ilk ataması bu okul olmalı.
Okulunun dışında, yakın ve uzak mahalle ve ilçe merkezindeki okullar olmak üzere hangi okulda kendisine ihtiyaç duyulmuşsa, uzak ve yakın demedi. Hepsine tamam dedi.
Fedakar bir öğretmen olarak görev yaparken okulunda sorun bir öğrenciyle biraz sıkıntı yaşamış. Öğrencinin, annesini doldurmasıyla, annesi ve babası öğretmene kafayı takmış. Belediye başkanına, kaymakama ve milli eğitime öğretmeni şikayet etmiş. Bu öğretmen burada durmayacak, gidecek demişler. Bunu da mahalleye yaymışlar. Anne zaman zaman okula öğretmenle çekişmeye bile gelmiş.
Bu süreçte anneyi, babayı ve öğrenciyi dinledim. Aileye çocuklarının problem olduğunu söyledim. Odamda otururken kendimi zor tuttum dedim. Lütfen çocuğunuza bakın, dolduruşa gelmeyin, yine de öğretmenle görüşeceğim. Öğretmeni o okuldan çekersek oraya vereceğimiz öğretmen yok. Çocukların dersi boş geçer dedim. Boş geçerse geçsin dedi anne.
Ardından, öğretmenin telefonunu bularak aradım. Müsait olduğu bir zaman görüşmek istediğimi, daireye uğramasını istedim.
Öğle arası bir arkadaşıyla odama geldi. Tanıştıktan sonra meseleyi bir de kendisinden dinledim.
Veli özellikle annesi o kadar sıkboğaz etmiş ki öğretmenliğinin baharında, çiçeği burnundaki hayat dolu bu öğretmeni hayatından bezdirmişler ve kendisini tedirgin ve karamsar gördüm. Ailemi aradım. Ben bu işi yapamayacağım galiba diye onları çağırdım türünden bir şeyler söyledi. Kendisine hoca hanım, öyle pes etmek yok, karamsarlığa yer yok. Bu işi başaracağına inanıyorum. Bu konuda her daim yanında olacağım. Bu işleri siz daha iyi bilirsiniz ama bu öğrenciye şöyle davranalım. Zira bu öğrenci dikkat çekmek istiyor. Yaptığı yaramazlıkları görmezden gel. Çünkü bu çocuk öğretmen bana kafayı taktı diye düşünüyor olmalı. Zaman zaman söz ver. Kazanmaya çalışalım. Bu süreçte aileyle muhatap olup yüz göz olma. Çünkü anne biraz çirkefe benziyor dedim.
Bu görüşmeden öğretmen memnun kaldı. Buraya gelirken beni bir de siz suçlayacaksınız diye düşündüm. Gördüm ki arkamdasınız dedi. Çok teşekkür ederim deyip ayrıldı.
Aradan biraz zaman geçti. Hoca hanımın çalıştığı okulu mesai arkadaşlarımla birlikte ziyaret yaptık. Öğretmenlerle toplantı yaptıktan sonra hoca hanımı bir kenara çekerek nasıl bir gelişme var mı dedim.
Gelişme var. Çok iyiyim dedi. Yüzünün gülmesi de belli. Haydi hayırlı olsun, geçmiş olsun dedim.
Hoca hanımın mutlu olması kendisi kadar beni de sevindirdi. Bu şekilde bir öğretmenin, öğretmenliğinin baharında öğretmenlikten soğumasının önüne geçmede bir nebze katkım oldu ise kendimi bahtiyar hissederim.
Bu öğretmenin bu derdinin arkasından derdi bitmedi. Bu sefer de mülki amire tosladı. Diğer yazımda da bu öğretmenin mülki amirle arasında geçen bir anekdota yer vermek isterim.
Merhabalar.
YanıtlaSilMilletin çocuğu ne kadar kıymetli oldu. Ne kadar kıymeyte bindi. Bizler de okullarda öğrenciydik. Ağzımızın işi miydi, öğretmenle takışmak. Öğretmen hep haklı ve doğru olmakla beraber, velinin de öğretmene güveni sonsuzdu. Ne zaman işte güvensizlik ortamı oluştu, eğitim ve öğretim diye bir şey kalmadı, işte her şeyler tersine döndü.
Öğretmenlerimizin öğrenci psikolojisini ve davranış eğilimlerini de iyi bilmek zorunda. Kısacası öğretmen öğrencisini iyi tanırsa, yazınızda bahsettiğiniz gibi sorunlar daha öğrenci-öğretmen arasında iken çözülür, sorunlar velilere sirayet etmez.
Siz de öğretmene yardımcı olmuş, ona yol gstermişsiniz ve destekçisi olduğunuza dair güveni vermişsiniz. Öğretmen de sizin önerileriniz doğrultusunda öğrenciyle arasındaki sorunu halletmiş.
Selam ve saygılarımla.
As. Eyvallah Recep Bey. Rehber öğretmenler sorun öğrenci yok, sorun veli var derler. Ne kadar da haklılar. Anne çocuğunun dümen suyuna girmese, çocuğuna kızsa bunların hiçbiri olmaz. Veli ve öğretmen sorunu birlikte çözer. Dediğin gibi ebeveyn gözünde çocuklar kıymetli. Elbette kıymetli olmalı ama veli ateşe körükle gitmemeli.
YanıtlaSil